Taraftar ister, kulüpler alır!..
Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, koşullar kendileri açısından uygun olduğunda transfer yapmak durumunda olduklarını söylerken taraftarlarının talebinin ise bu konuda birinci sırada olduğunu dile getirdi. Bir anlamda transfer konusunda taraftarların isteği doğrultusunda hareket ettiklerini itiraf etmiş oldu. Bu itiraf aynı zamanda kulüplerin neden batak durumda olduklarını da açıklıyor…
Kulübün bütçesinin uygunluğu taraftarın umurunda mı? Onlar devasa borca karşın bir şekilde kaynak yaratılarak takımlarının en iyi oyuncularla takviye edilmesini ve sonra da zaferden zafere koşmasını isterler…
Yöneticiler sürekli olarak Avrupa ile ilgili büyük hedeflerden söz ededursun, taraftarın asıl derdi kendi liginde şampiyon olmaktır. Gerçekleri kavrama, algılama yeteneği körelmiş seviyede fanatik birisi değilse daha mütevazı hedeflerle yetinir. Çünkü televizyonda üst düzey yabancı takımların maçlarını izlediğinde aradaki büyük farkı ve mevcut koşullarda onlarla başa baş mücadele edebilmenin hiç de kolay olmadığını görür. Üstüne, ülkenin UEFA şemsiyesi altındaki yaklaşık 60 yıllık macerasına bakar. Orada da bir tane UEFA ve Süper Kupa şampiyonluğu dışında kayda değer bir başarı yoktur. Bu nedenle yöneticilerin Avrupa kupaları ile ilgili hedeflerini, atıp tutmalarını inandırıcı bulmaz. Uzun vadeli çalışmanın ürünü olabilecek yeni bir Avrupa başarısı beklemektense ülke içindeki rakipleri alt ederek mutlu olmanın tadını yaşamayı tercih eder. Yaşı geçkin “yıldızları” ısrarla istemesinin sebebi de budur. O “yıldızların” ancak Türkiye’de iş yapabileceğini, Avrupa’da fazlaca bir etkisinin ol(a)mayacağını gayet iyi bilir.
İzlenen transfer politikalarına bakıldığında yöneticilerin transfer konusunda taraftarlardan farklı düşündüğü söylenemez. Büyük miktarlarda parayı, kısa vadede kendilerine büyük katkı yapacaklarına inandıkları yıldız etiketli oyuncuların transferi için harcarlar. Tabii transferleri Avrupa hedefleriyle ilintilendirmekten geri durmazlar. O, işin süsüdür!..
Bu gidişatın sonunda borç batağına saplanınca ise bu kez de devlete, kendilerini kurtarması için yardım çağrısında bulunurlar. Tam da Mustafa Cengiz’in yaptığı gibi…
Mustafa Cengiz, devletin devreye girip borçların yapılandırılmasına önayak olmasını şükranla karşılıyor ve yapılandırmanın bir an önce tamamlanmasını beklediklerini söylüyor. Avrupa’daki rakiplerle mücadele edebilmek için de kulüp bütçelerinin daraltılmaması gerektiğinin altını çiziyor. Tersine, devletin de desteğiyle bütçeleri büyütmek gerektiğine dikkat çekiyor. Ona göre Türk futbolu daralarak bir yere gelemezmiş!.. Bunu söyleyen, geçtiğimiz haziranda 3.2 milyar lira borcu olduğu açıklanan kulübün başkanı…
Oh ne ala!.. Taraftarların gönlünü hoş tutmak adına paraları hesapsız kitapsız harcayarak borç krizine gir, sonra devlet gelip uygun geri ödeme planı hazırlasın ve seni kurtarsın. Bunun adı da “büyümek” olsun… İronik sayılabilecek şekilde, böylesi bir “büyümeyle” kulüplerin dünyanın tepesine çıkabileceğinden söz ediyor Cengiz…
Sonra takım değerlerini kıyaslamak üzere Ajax’ı örnek gösteriyor. Genç takım diye lanse edilen Ajax’ın değerinin, Galatasaray’ınkinin 4 katı olduğunu söylüyor. Ajax’ın bu değeri nasıl kazandığının farkında değil herhalde. Hollanda ekibi, bilgiyi ve oyuncu yetiştirmeyi temel alan sistemli bir çalışma sayesinde elde ettiği başarılarla bu değeri kazandı. Söylediklerine bakılırsa, Mustafa Cengiz ise bir takımın transfere para harcadıkça yani oyuncu aldıkça değer kazanacağını sanıyor. Başarıya ulaşmadan değer kazanılmaz. Transferci zihniyetle de Avrupa’da başarı kazanılmaz…
Diğer kulüplerdeki anlayış da Galatasaray’ınkinden farklı değil. Transferde öncelikle taraftarların talebini dikkate alarak hareket etmek, adeta bir ilke haline getirilmiş durumda…
Kulüpler, yeni oyuncular yetiştirecek ve mevcut oyuncuları geliştirecek yöntemleri temel alan bir sistemi hayata geçiremedikçe, asla bellerini doğrultamaz!..
Evrensel'i Takip Et