Erdoğan-Albayrak ekonomisine karşı 'halkçı bir ekonomi' mücadelesi
Fotoğraf: Envato
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, önceki gün yaptığı basın toplantısında, Hükümetin ekonomideki bir yıllık icraatını değerlendirdi.
Bakana göre işler tıkırında, her gün daha iyiye gidiyor ve gidecek!
Yani, enflasyon ve faizler düşecek, işsizlik de azalacak!
Bu sözleri Hazine Bakanı nerdeyse her ay yaptığı ekonomi toplantılarında söylüyor ve aralıksız Bakan’dan “Ekonomi iyiye gidiyor” müjdesini izliyoruz. Çarşı pazarda işçinin, emekçinin ev kadınlarının feryatlarını umursayan ekonomiden sorumlu Bakan Albayrak, “Tünelin ucundaki ışık büyüyor”, “En kötüsü geride kaldı” sloganlarını daha da yüksek sesle dile getiriyor. Hiçbir inandırıcılığı kalmamış olan bu sloganlar, yandaş medyada manşetlere çekiliyor. Ama enflasyon can yakmaya; işsizlik ve geçim sıkıntısı emekçilerin dayanma sınırlarını zorlamaya devam ediyor.
ALBAYRAK EKONOMİ BİLMİYOR MU? YOKSA...
Hükümetin sözünü ettiği ekonomi ile halkın ekonomisi arasındaki ilişki ters orantılı! Çünkü birisi ne kadar iyiyse öteki o kadar kötü oluyor.
Bu farklılığa bakan muhalefet sözcüleri, “Erdoğan ve Albayrak’ın ekonomi bilmediklerini” iddia ediyorlar. Burada, “Erdoğan ve Albayrak’ın ekonomi bilmediklerini” söylemek her halde Albayrak ve hükümetini aşarı küçümsemek, hatta “Mazur görmek” olur. Tersine onlar ekonomiyi biliyorlar; belki herkesten de iyi biliyorlar, ama kimin ekonomisini, hangi sınıfın ekonomisini biliyorlar, kritik soru bu.
Kuşkusuz burada “halkın ekonomisi”nden söz ederken, hükümetin ekonomisinden bağımsız olmayan, tersine hükümetin izlediği politikanın halkın cebine, sofrasına yansıyan sonuçlardan söz ediyoruz.
Dolayısıyla burada asıl soru; “Hükümetin izlediği politikanın hangi sınıfın politikası” olduğudur. Bu soru ve bu ve bu soruya verilecek yanıt sadece onların ne demek istediklerini değil ama aynı zamanda onların ekonomi politikasına karşı nasıl mücadele edileceği açısından da belirleyici olacaktır, olmaktadır da.
Berat Albayrak ve Hükümetinin ekonomisi ile halkın ihtiyaçlarının tamamen farklı olduğu ortadadır. Zira Albayrak’ın sözcülüğünü yaptığı politika; patronları kurtarmak için halkın ezilmesi, cebindeki son kuruşun da alınmasının politikasıdır. “Faiz-enflasyon-döviz fiyatları” üçgenine sıkışan Albayrak-Erdoğan ekonomisi, 17 yıllık iktidarı boyunca aldığı 500 milyar dolarlık dış borç ve KİT’lerin tasfiyesi anlamına gelen özelleştirmelerden elde edilen 60 milyar dolarlık özelleştirme geliri, Hazinenin yandaş firmaların yağmasına açılması ekonomisidir.
Bu işler de öyle, “ekonomi bilmezlik”ten yapılmış işler değildir. Tersine uzun uzun planlanarak, bilinçle oluşturmuş bir programın hayata geçirilmesidir.
Yani apaçık bir ekonomik tercihtir.
AKP, HALK KARŞITI EKONOMİ POLİTİKASINDA ISRAR EDECEK
Diyebiliriz ki, AKP iktidarı bu ekonomik politikayı sürdürdüğü ölçüde iktidarda kalabilecektir. Bu yüzdendir ki, son yıllarda daha açıkça sermayeden yana kararlar almak, emekçilerin talepleri karşısında da umursamaz davranmak zorunda kalmaktadır. Yani, AKP iktidarının maskesinin düşmüş olması, izlediği ekonomi politikanın sınıfsal niteliğinin halk tarafından çıplak gözle görülür hale getirmiştir.
Son yıllarda, özellikle de krizle birlikte bu politikanın sürdürülebilmesi için;
Krizin faturasının işçilere, emekçilere çıkarılması,
Hazinenin tüm imkanlarının sermayeye tahsis edilmesinde daha fütursuz davranılması,
İşsizlik Fonu, BES, “Varlık Fonu” üstünden ulusal banka ve firmaların sermayenin hizmetine sunulması, büyük sermaye firmalarının borçlarının yapılandırılması, vergi affı ve vergi borçlarının yeniden yeniden yapılandırılması, Merkez Bankasındaki “yedek akçe”nin büyük sermaye firmalarına aktarılması gibi uygulamaların devreye sokulması nedensiz değildir. Zira bu kararlar Hükümet ekonomisinin en önemli dayanakları durumundadır.
Albayrak’ın önceki günkü konuşmasında; “Kıdem tazminatını fona bağlama” girişiminin kesintisiz sürdürülmesi ve sonbaharda “vergi reformu”yla halka yeni vergiler salınacağı dikkate alındığında; AKP’nin krizin faturasını emekçilere çıkarmayı da aşarak ülkenin bütün kaynaklarının sermayenin hizmetine sunan tarihsel misyonunu sürdürme kararlılığında olduğu apaçıktır.
HALKÇI BİR EKONOMİ MÜCADELESİ İÇİN OLMAZSA OLMAZ
Albayrak’ı “ekonomi bilmezlik”le suçlayan muhalefetin eleştirileri, “faiz-enflasyon-döviz” üçgenine sıkışmış olduğu için, “Faiz öyle düşürülmez”, “Enflasyonla böyle mücadele edilemez” çıtasını aşmamaktadır.
Oysa ihtiyaç olan şey halkçı bir ekonomiyi amaçlayan, işçi ve emekçilerin acil talepleri etrafında birleşen bir mücadelenin örgütlenmesidir. Ki bu taleplerin öne çıkanları şunlardır:
Krizin yükünü reddetme,
Ülkenin yer altı ve yer üstü servetlerinin, halkın refahını artıracak alanlara yapılması,
“Ulusal savunma ihtiyacı olmayan askeri harcamalara son verilmesi, ekonomik imkanların barış ve halkların kardeşliğine yönetilmesi vb.
Böyle bir mücadele, sadece belirli taleplerin elde edilmesinin ötesinde; halkçı bir ekonomi için mücadeleye yönelen güçlerin örgütlenmesinin de başlıca dayanağı olacaktır. Çünkü halkçı bir ekonomi için asıl olan bu taleplerin arkasında olacak güçlerin örgütlenmesidir. Ki, bu güçler ancak böyle bir mücadele etrafında oluşturulabilecektir.
Bu nedenlerledir ki, gazetemiz, krizin yükünün reddedilmesi ve ekonomiye dair öteki taleplerden söz ederken, hep işçilerin, emekçilerin talepleri etrafında birleşerek mücadele etmesinden söz etmektedir.
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52