'Sağır sultan' meselesi
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Yüce Tanrı’nın kim bilir hangi fi tarihinde “ol!!!” deyip tek kelimelik iradesiyle oluşturduğu uçsuz bucaksız evrenin yanı sıra, keza mini, minnacık dünyamızda da o ilk andan itibaren başlayan “yaşam” veya onun zıt kardeşi olan “ölüm” kulvarında, “Kimler Geldi, Kimler Geçti” şarkısı eşliğinde bu kubbede hoş seda bırakanların bir kısmı, sırat köprüsünü rahatlıkla aşıp ardından da salına salına cennetin kapısını aralarken, buna mukabil yaşamları boyunca şeytanların, iblislerin peşine takılıp, dolayısıyla her türlü naneyi yiyip, her türlü haltı karıştırdıkları için ister istemez cehennemin kökünü boylayanların hali ahvali muamma! Birbirine eklene eklene nihayet günümüze kadar gelip dayanan zaman diliminin bu halkalarının, bundan kellim hangi menzillere doğru uzayıp hangi şerait altında sürüp gideceğini veya zincirin hangi zayıf halkasından itibaren kopup kopmayacağını belirleyen yüce Tanrı’nın işine gücüne tövbe tövbe bulaşmamamız gerekirken, tam aksine burnumuz her haltın, affedersiniz her bilmem neyin içinde!
Nitekim şu ölümlü, şu yalan dünyada kimilerimiz kervansaraylarda, kimilerimiz de harabelerden farksız hanlarda bir müddet oyalandıktan sonra meçhule, dönüşü olmayan bu ummana doğru dümen kıracağımızı, bu kuralın asla değişmediğini, üstelik bunu da; “Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden, bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden” dizeleriyle kayıt kuyut altına alan şairin mısralarından sular seller gibi ezbere bildiğimiz halde, yine de günün birinde ya da gecenin bir vaktinde bu “mecburi göç”ten, kaçıp kurtulmanın inceden inceye hesaplarına dalıyoruz...
Aslında elimizde olmadan şu kırtıpil aleme ayak basıp, yine elimizde olmadan geçip gideceğimiz zaman boyunca, kimilerimiz birer “hancı” veya “yolcu” olarak eninde sonunda son seferimizi belki de bir musalla taşında noktalayacağımızı bilmemize rağmen, yine de her birimiz kendi çapımızda “dümen” tutturup, şu veya bu minvaldeki entipüften hesaplarımızla oyalanıp dururken, bu arada hasretle bizleri bekleyen, “gel, gel” diye çağıran toprak anamızın sesini duymayan sanki birer “sağır sultan” kesilmişiz Kirvem!..
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30