06 Ağustos 2019 00:00

"Fırat’ın doğusuna operasyon", sorunların üstünü örtmenin operasyonudur!

"Fırat’ın doğusuna operasyon", sorunların üstünü örtmenin operasyonudur!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

31 Mart seçimi öncesi Erdoğan (ve Bahçeli) “Türkiye’nin beka sorunu vardır”, “Fırat’ın doğusuna bugün yarın gireceğiz” diyerek, gün vererek siyasi gündemi gerebilecek kadar germiş, her sorunu bağlayabileceği kadar “beka sorunu”na bağlamıştı.

Ama 31 Mart seçimi, bu politikanın, halk indinde eskisi kadar prim yapmadığını açıkça gösterdi. Ancak son haftalarda, ülkeyi sürükledikleri açmazlar karşısındaki çaresizliklerinden olacak, Erdoğan ve Bahçeli başta olmak üzere Cumhur İttifakı yeniden, “Türkiye’nin bekası” ve onunla bağlantılı olarak da, “Güvenli bölge oluşturma” amaçlı olacağı iddiasıyla, Fırat’ın doğusuna askeri harekatı yeniden gündeme getirdiler.

Tabii bu paslı silahı;

Rusya’dan S-400 füze sistemi alınması; ABD’nin Türkiye’ye yönelik ekonomik yaptırımları ve Türkiye’nin F-35 projesinden çıkarılması,
Doğu Akdeniz’deki doğal gaz ve petrol yataklarının paylaşımı üstünden bütün bölge ülkeleriyle gerilimin artırılması,
Sığınmacı sorununun çözüleceği iddiası, Irak Kürdistan Bölgesi topraklarına yönelik “Pençe 1-2” askeri operasyonları gibi yeni sorunlarla da besleyerek!

7 BAŞLIKTA ACİL ÇÖZÜM BEKLEYEN EN ÖNEMLİ SORUNLAR

ABD ile bir aydan fazla bir süredir sürdürülen görüşmelerden sonra, ABD ile anlaşmanın zorluğu ortaya çıkınca, “Türkiye güvenli bölgeyi kendisi oluşturacak” açıklamasına kadar gelindi.

Pazar günü Bursa-İzmir Otoyolu’nun açılışında konuşan Erdoğan, “Afrin’e, Cerablus’a, el-Bab’a girdik. Şimdi de Fırat’ın doğusuna gireceğiz. Biz bunu Rusya ile de ABD ile de paylaştık. Taciz atışları devam ettikçe bizim sessiz kalmamız mümkün değildir. Biz bir yere kadar sabrederiz. O sabrın bir sonu var” diyerek, bölgedeki gerilimi yükselten ve gündemi ısıtan mesajlar vermeye devam ediyor.

Bu hafta ise, ABD’den bir heyet daha gelecek. Dolayısıyla bu heyetle yapılacak görüşmelerden sonra Erdoğan ve Hükümetin ne yapabileceği ya da neleri yapamayacağı daha açıkça ortaya çıkacaksa da; şunlar da şimdiden çok açık:

  1. Hükümetin “iki kırmızı çizgili”  Suriye politikası, tam bir açmaza sürüklenmiştir. Bu açmazın bir ayağını İdlib’de gelinen, cihatist gruplarla Rusya-İran-Suriye ittifakı arasında kalma, öteki ayağını ise, ABD’nin Suriye politikası ile Kürt sorununu çözmemeye dayanan kadim Türkiye politikası arasında sıkışmışlık oluşturmaktadır. Türkiye Rusya-İran arasındaki ilişkilerde, İdlib’den bir adım sonra Türkiye’nin Cerablus ve Afrin’den çekilmesinin istenmesi gelecektir. Bu yüzden de Türkiye İdlib’de çözümün değil çözümsüzlüğün sürmesinin unsuru olarak hareket eden bir pozisyona düşmüştür.   
  2. Türkiye ile NATO-ABD ilişkileri bir yol ayrımına doğru gitmektedir ve Rusya Türkiye’ye bu yol ayrımına doğru gitmesini hızlandıracak girişimler yapmaktadır.
  3. Suriyeli sığınmacılar sorunu, iktidar için artık iç ve dış politikasında prim yapan bir sorun olmaktan çıkıp, kendisi için bir asayiş, dahası milliyetçi odaklarla arasında bir soruna dönüşmeye başlamıştır.
  4. İçeride ve dışarıda Kürt güçlerine yönelik askeri operasyonların, özellikle de Irak Kürdistan bölgesinde “Pençe 1-2” adı altında sürdürülen operasyonların, bölgede yeni toprakların askeri olarak kontrol altına alınması amaçlı bir askeri harekata dönüşmüş olması, “Kürt sorununun barışçıl çözümü” tartışmalarını da yeniden gündemin ön sırasına çıkarmıştır.
  5. Doğu Akdeniz’de hemen bütün Doğu Akdeniz ülkeleri yanında ABD, AB, Yunanistan, İtalya, Fransa gibi ülkelerle de karşı karşıya gelen Türkiye, politikasını silah göstererek dayatmayla yönelmiştir.
  6. Derinleşen ekonomik kriz ve krizin halkın geçinme koşullarını olağanüstü biçimde ağırlaştırmasının getirdiği hoşnutsuzluk, bu hoşnutsuzluğun kitlesel tepkilere yol açma ihtimalinin işaretlerinin çoğalmaya başlaması, hükümeti, silahlanma harcamaları ile yeni vergiler ve zamların bağlantısını kabul etmeye zorlamıştır.
  7. Bu sorunların aşılması için hükümette ve bürokraside revizyon, tek adam rejiminde geri adım bekleyenler de hayal kırıklığına uğramışlardır. Erdoğan-Bahçeli İttifakının, sorunları az çok muhalefetle tartışarak değil, muhalefeti boyun eğmeye zorlayan, tek adamın yetkilerini artırarak çözme tutumunda ısrar edeceği ortaya çıkmıştır.

SORUNLARI "ÇÖZMEK" DEĞİL İÇ KAMUOYUNA YÖNELİK OPERASYON!

Toplam açısından bakıldığında, “Fırat’ın doğusuna operasyon” etrafındaki girişimler ve tartışmalar, yukarıda yedi başlık altında toplanan, çözülmemesi artık yeni sorunları da tetikleyecek olan sorunların üstünü örtmenin girişimi olarak görmek, gerçeğe en yakın değerlendirme olacaktır.

Çünkü AKP iktidarı, “ülkenin bekası” olarak gösterdiği ama gerçekte sadece “kendi bekası” haline gelen Türkiye’nin iç ve dış politikasında, ekonomik politikasının sorunlarını çözme gücünü ve inisiyatifini yitirmiştir.

Bu yüzden de ister ABD ve Rusya ile uzlaşarak, medyada sözü edildiği gibi sınırlı, ister “Güvenli bölgeyi biz kurup yöneteceğiz” iddiasının gereğine uygun bir askeri girişim olsun, “Fırat’ın doğusuna operasyon”, bu sorunları çözmek yerine daha da büyütecektir. Çünkü, “Fırat’ın doğusu”nda atılacak böyle bir hamle, Erdoğan ve Hükümetinin iç ve dış politikada açmazlarını herkesin önüne serileceği yeni gelişmeleri de tetikleyecektir.

Hafta içinde, ABD ile yapılacak görüşmelerden sonra da tartışmayı sürdüreceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa