Atalay, itiraflarıyla ‘bize nasıl sendikalar lazım’ tartışmasını yeniden açtı!
Fotoğraf: Envato
Türk-İş’in Hükümetle yaptığı “çerçeve TİS” kadar, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ın bu görüşmeler sırasında ve sonrasındaki açıklamaları da sendikacılığın geldiği yerin itirafı oldu.
İşçilerden ve kimi sendikaların şube yönetimlerinden tepkiler de gelmeye başladı. Gazetemizden bunları izliyoruz.
Özellikle Eskişehir’de yaptığı basın açıklamasında konuşan T. Harb-İş Şube Başkanı Hasan Atak, Türk-İş’in imzaladığı çerçeve anlaşmasıyla ilgili olarak; “Türk-İş kamuda çalışan ve TİS kapsamında olan yaklaşık 200 bin işçi adına hükümetle anlaşarak yine yapmıştır yapacağını. Vergi diliminin yüzde 15’te sabit tutulma vaatleri, reel anlamda enflasyona ezdirmeme sözleri tutulmamış hatta bugüne kadar kazanılmış haklar da geriye götürülmüştür. Varılan anlaşma işçi sınıfına hakaret ve saygısızlıktır” diyerek, Türk-İş Genel Başkanı Atalay’ın günlerdir, “Yapılabilecek olanın en iyisi buydu” diyerek savunduğu sözleşmeyi nasıl gördüklerini açıkça ifade etmiştir.
Türk-İş Genel Başkanının, “açık mikrofon skandalı”, sözleşmenin oldubittiye getirildiğinin itirafı ve sözleşmenin tıkanması karşısında işçilere değil Cumhurbaşkanına giderek yüzde 8’i onun inayetiyle aldığını açıklaması, sözleşmenin arkasındaki zihniyeti de göstermiştir.
Ama Türk-İş Genel Başkanı, TİS’e neden imza attığına yönelik eleştirilere yanıt verirken, başında bulunduğu sendikaların ve seçkin bir temsilcisi olduğu hükümetle ve patronlarla içli dışlı olmayı esas alan sendikacılık anlayışının geldiği yeri de itiraf etmiş bulunmaktadır.
Kimi sendika şubelerinden ve emek kamuoyundan gelen, “Neden bu satış sözleşmesine imza atıldı?”, “Neden gerekirse grev silahı kullanılacak dendiği halde greve çıkılmadı?” eleştirilerine tepki göstererek kendisini savunan Atalay, bu sefil sözleşmeye neden imza attığını şu iki gerekçeyle açıkladı:
1- “Bu TİS’e taraf olan Türk-İş’e bağlı 16 sendikanın başkanları, yüzde 8’i bulan TİS’in imzalanması konusunda karar aldılar. Ben bu kararın gereğini yaptım.”
2- “Sendikaların bir grevi yürütmek için gerekli parası yoktur. GMİS’in kasasında 10 bin TL parası vardır. Nasıl greve gidecekti?”
Bu 16 sendikadan, aradan geçen dört beş gün içinde Atalay’ın sözlerine bir itiraz gelmediğine göre, demek ki Atalay doğruyu söylemiştir! Yani, bu satış sözleşmesinin altında sadece Atalay’ın imzası varsa da gerçekte bu sözleşme Türk-İş’e bağlı 16 sendikanın genel başkanlarının da eseridir!
Elbette Atalay’ın “Neden greve çıkılmadığı”na dair öne sürdüğü gerekçe çok daha vahimdir.
Çünkü işçiler ve onların sendikaları greve çıkarken (Elbette sendikaların grev fonları olmalıdır), paralarına bakarak çıkmaz. Tersine sendikalar, greve üyelerinin ve sınıfın haklarını savunmak için çıkarlar ve ellerindeki her imkanı da elbette greve çıkan işçilerin ihtiyaçları için kullanırlar ama bu onlara düzenli maaş ödeyecekleri gibi bir bütçeye sahip olmalarını gerektirmez. Nitekim ülkemizde aylarca süren grevler olmuştur ama bugüne kadar hiçbir grev de sendikanın parası tükendiği için bitmemiştir.
Burada elbette dikkat çekilmesi gereken sendikacıların sendika kasasını, “yağma hasanın böreği” olarak kullanmalarıdır. Sendikacıların dolgun maaşları, israf, işçinin aidatlarından oluşan birikimin har vurup harman savuran tutumları belirleyici önemdedir. Ki, sendikaların gelir ve giderlerinin şeffaflaştırılması ve işçi aidatlarının nasıl harcandığının işçilere açık olması gerçek bir sendika olmanın başlıca şartlarındandır. Çünkü sendika bürokrasisinin beslendiği kaynaklardan en başlıcası da sendika kasası üstündeki denetimsiz hakimiyetleridir.
Gazetemiz kuruluşundan beri, sendikaların gelir giderlerinin şeffaflaştırılması, işçilere açık olması sendikaların ana ilkelerinden birisi olmasını savunmaktadır.
Türk-İş’in Başkanı, bu satış sözleşmesini savunayım derken, “Bize nasıl sendikalar lazım?” sorusu etrafındaki tartışmayı yeniden gündeme getirmiştir. Bu tartışmayı sürdürmek, sendikaların işçi sınıfının örgütlenme ve mücadele merkezleri olması için nasıl sendikalar olması gerektiği tartışmasını işçiler arasında yaygınlaştırmak her ileri işçinin ve mücadeleci sendikacıların ertelenemez görevi olmuştur.
- Metal TİS'i ve bir kez daha sendika bürokrasisine karşı mücadele sorunu 08 Şubat 2020 00:08
- Şimdi gözler 5 Şubat’ta başlayacak metal grevinde! 31 Ocak 2020 00:12
- Grev komiteleri etrafında örgütlenme günleri 25 Ocak 2020 00:30
- Örgütsüzlük bir işçi sağlığı sorunudur! 22 Ocak 2020 00:21
- Şimdi zaman, gerçek bir grev için birleşme zamanıdır 18 Ocak 2020 00:00
- Din ve milliyetçilik istismarcılığı artık eskisi kadar etkili değil 15 Ocak 2020 00:40
- İşçiler siyasetle uğraşmadan kazanılmış haklarını bile savunamaz! 07 Ocak 2020 23:31
- İşçiler, iki 2020’den birini tercih edebilir! 03 Ocak 2020 00:29
- 2021 asgari ücretinde de aynı oyun sahnelenmesin diyorsak... 28 Aralık 2019 00:45
- "Asgari ücret"te bu yıl da aynı oyun sahnede! 21 Aralık 2019 00:36
- Ya işçiler devreye girerek kazanacak ya da hiçbir şey! 14 Aralık 2019 00:42
- MESS’in TİS’i YHK’ye götürmesi önlenmek isteniyorsa... 11 Aralık 2019 00:45