Türk-İş işçiyi sattı da Memur-Sen memuru satmadı mı?
Fotoğraf: Envato
Memur-Sen yöneticileri artık geceleri rahat rahat uyuyor olmalı. Çünkü kucaklarındaki alev topunu, Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna (KGHK) attılar!
Böylece Türk-İş ve onu genel başkanı Ergun Atalay’ın yönelen “İşçiyi sattı!” öfkesinin versiyonu olacak olan “Kamu emekçisini sattılar” suçlamasının hedefi olmaktan korktukları için, Hükümetin sunduğu yüzde 4+4, 3+3 biçimindeki teklifinin altına imza atamadılar. Böylece kamu emekçilerinin öfkesinden kendileri sıyırmış oldular! Hatta “iki saatlik bir grev” yaparak, sonraki yıllarda “Grev yapmayı da biliriz” diyecek bir bahane bile edindiler.
KGHK’de hükümetin ağırlığı var. 11 kişilik KGHK’nin 6 üyesi hükümetin temsilcisi 5’i ise Memur-Sen’in. Dolayısıyla KGHK hangi rakamın altına imza atarsa atsın, Memur-Sen’in sorumluluğu olmayacak!
Daha ilginci sözleşme KGHK’ya gitti diye, Memur-Sen ve öteki sendikalar da ipin ucunu bırakmış, KGHK ne verirse ona eyvallah demeye hazır görünüyorlar. KESK de 27 Ağustos’da iş bırakacak. Tabi o zamana kadar KGHK işi bitirmemişse!
Başka bir söyleyişle salı gününden beri, 3.2 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon emeklisi boyunlarını KGHK’nin kılıcına uzatmış, tevekkül içinde bekliyorlar. KGHK kılıcı nereye indirecek diye!
Aslına bakılırsa;
TİS’deki ücret ve maaş zamları TÜİK’in enflasyonuna bağlandığı,
TİS görüşmelerinde çalışma koşulları, iş güvencesi, esnek çalışma dayatmaları, performans vb gibi konular da pek önemsenmeden geçirildiği için sendikaların TİS yapıp yapmaması da hızla önemini kaybediyor.
Bunun bir adım sonrası ise kamu emekçisinin, “Sendikaya ne lüzum var hükümet zaten enflasyona göre ücretlerimize zam yapıyor” demesidir. Ki, buna da çok zaman kaldığı da söylenemez.
Türk-İş’in hükümetle yaptığı TİS görüşmeleri tıkandığında, Türk-İş’in Başkanı Ergun Atalay ve Türk-İş Bakanlar Kurulu’nun 16 üyesi, işçiye gidip, durumu anlatarak, “Hep birlikte haydi mücadeleye” demek yerine Cumhurbaşkanına giderek “8 puana evet densin bitirelim” diye “zam dilenmeyi” tercih etmiştir. Yani Türk-İş, tıkanan TİS’i Cumhurbaşkanından “inayet” dileyerek aşmaya çalışmıştır. Memur-Sen ise, TİS tıkandığında, yani hiç olmazsa Hükmet 3.5+3 ve 3+3’le masaya geldiğinde kamu emekçisini TİS masasında ağırlığını hissettirecek biçimde mücadeleye çağırarak hükümetin direnişini kırmak yerine TİS’i KGHK’ye göndererek, kendisini kurtarmayı tercih etmiştir.
Olanlar yenidir ama bu durum, sınıf işbirlikçisi, sendikal mücadeleyi sendika bürokratlarıyla ve hükümet arasında al gülüm ver gülüm sendikacılığına indirgeyen sendika anlayışının geldiği yerin, sınıf işbirlikçisi sendikacılık çukurunun “dibi”ne gelindiğinin göstergesidir.
Ama biliyoruz ki, sosyal olaylarda “dip” “kritik nokta” bir son değildir ve her zaman “dibin de dibi” vardır. Hele de söz konusu olan sendikacılıksa, dibin de dibi hep vardır.
Örneğin eğer sendikal hareket işçiyi, emekçiyi sendikal mücadelenin temel gücü olarak örgütleyen bir çizgiye dönerek kendisini yenileyemezse, bundan sonraki TİS’ler “dibin dibi”, daha sonrakiler de “dibin dibinin dibi”... olarak cereyan edecektir!
Evet, Memur-Sen Hükümetin 4+4, 3+3’lük teklifine imza atmayarak kendisini teknik olarak kurtardı ama bu, elde edilen sonucun Memur-Sen’in eseri olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz.
Çünkü Memur-Sen, “en çok üyeye sahip” ve tek yetkili sendika merkezi bir hükümet sendikası olarak, bütün öteki sendika merkezlerinden çok daha fazla bugünkü sonucun sorumluluğu altındadır.
Çünkü Memur-Sen ve onun hükümete tamamen biat etmiş sendikacılığı olmasaydı, en azından Memur-Sen belirleyici sendika olmasaydı bu sözleşme kamu emekçilerinin isteğine daha yakın bir sözleşme olarak imzalanabilirdi.
Ancak diğer konfederasyonların günahlarının daha az olması; kamu işçi sendikaları gibi kamu emekçisi sendikalarının da sınıf sendikacılığı çizgisinden eleştirisine ve kamu emekçilerinin gerçek örgütleri olarak yeniden inşasına girişmeden; kamu emekçileri sendikalarının Memur-Sen’in önderliğinde kazılan “çukurun dibindeki sendikacılık”tan kurtulmasına olanak sağlamayacaktır.
- Metal TİS'i ve bir kez daha sendika bürokrasisine karşı mücadele sorunu 08 Şubat 2020 00:08
- Şimdi gözler 5 Şubat’ta başlayacak metal grevinde! 31 Ocak 2020 00:12
- Grev komiteleri etrafında örgütlenme günleri 25 Ocak 2020 00:30
- Örgütsüzlük bir işçi sağlığı sorunudur! 22 Ocak 2020 00:21
- Şimdi zaman, gerçek bir grev için birleşme zamanıdır 18 Ocak 2020 00:00
- Din ve milliyetçilik istismarcılığı artık eskisi kadar etkili değil 15 Ocak 2020 00:40
- İşçiler siyasetle uğraşmadan kazanılmış haklarını bile savunamaz! 07 Ocak 2020 23:31
- İşçiler, iki 2020’den birini tercih edebilir! 03 Ocak 2020 00:29
- 2021 asgari ücretinde de aynı oyun sahnelenmesin diyorsak... 28 Aralık 2019 00:45
- "Asgari ücret"te bu yıl da aynı oyun sahnede! 21 Aralık 2019 00:36
- Ya işçiler devreye girerek kazanacak ya da hiçbir şey! 14 Aralık 2019 00:42
- MESS’in TİS’i YHK’ye götürmesi önlenmek isteniyorsa... 11 Aralık 2019 00:45