25 Ağustos 2019 23:40

Demokrasi kıyımı

Demokrasi kıyımı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Haftaya daha sabahın erken saatlerinde İçişleri Bakanlığı kararı ile HDP’li Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediye eş başkanlarının görevden alınması, onların yerine aynı illerin valilerinin görevlendirilmesi açıklaması ile başlamıştık. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Ahmet Türk, Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Bedia Özgöçke Ertan 31 Mart 2019 tarihinde gerçekleştirilen yerel seçimlerde yüksek oy oranlarıyla kazanmış, mazbatalarını aldıktan sonra da bu belediyelere 11 Eylül 2016 tarihi itibarıyla 674 sayılı KHK ile el konulduktan sonra yapılanları bizlerle paylaşmışlardı hatırlarsanız. AKP iktidarı, bu kez açıklamasında eş başkanlar için haklarında devam eden soruşturma ve kovuşturmaları ve yasal düzenleme ile kabul edilmiş eş başkanlık uygulamasını suç gibi tanımlayıp gerekçe göstermiş ancak önceki iddialarında da yer verdiği gibi, belediye başkanlarının belediye hizmeti yerine kaynakları dağa gönderdiğini, atanan kayyumların ise kentlere hizmet getirdiğini iddia etmeye devam etmiştir.

Bütün bunların yalan olduğu devletin kendi belgelerine bakarak dahi anlaşılmaktadır oysa. Maliye ve İçişleri müfettişleri 1999’dan kayyum atamalarının yapıldığı güne kadar geçen süre içinde sürekli olarak belediyelerde kalmışlar, bütün hesapları ve işlemleri didik etmişlerdir. Bütün bu araştırmaların ve Sayıştay raporlarının sonuçlarından da görüleceği gibi, usulsüz tek bir işleme ve hizmet dışında harcanmış tek kuruşa rastlanmamıştır. Neredeyse bütün belediyeler ürettikleri hizmetlerin yanında, ekonomik çöküntü halinde devraldıkları önceki yönetimlerin borçlarını ödemişler ve kasalarında para bırakmışlardır. AKP’nin iddialarının tam tersine, kayyum sonrası belediyelerin taşınmaz mülkleri haraç mezat yandaşlara peşkeş çekilerek satılmış ve sadece 2 yılda belediyeler yine borç batağı içine itilmiştir.

OHAL döneminde HDP’li 94 belediye başkanı görevden alınmış ve bu belediyelere el konulmuştu. Başta Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak olmak üzere 66 belediye eş-başkanı ile yüzlerce belediye ve il genel meclis üyeleri tutuklanmıştı. 31 Mart yerel seçimleri ile bu belediyelerden 56’sında halkın oyu ile yeniden HDP’li siyasetçiler başkan oldu, böylece halk bu şekilde görevden alma ve el koymalara açıkça itiraz etti. Kamuoyunda “kayyum dönemi” olarak adlandırılan bu dönemle ilgili HDP raporunda; belediyelerin ne kadar kötü yönetildiği ve halkın kaynaklarının ne kadar savurganca kullanıldığı ayrıntısıyla yer almaktadır. Bu el koymaların ne anlama geldiğini görmek için raporu yeniden okumakta yarar var. 

Bu demokrasi kıyımı sonrasında ve son kıyım öncesinde de, 31 Mart yerel seçimlerinde YSK eli ile çok sayıda anti demokratik karar alınmıştı. Bunların en önemlisi aday olmalarına onay verilerek seçime girmeleri sağlanan Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi, Van’ın Edremit, Tuşba ve Çaldıran ilçeleri ile Erzurum’un Tekman ilçesinin 5 HDP’li belediye başkanı adayının seçimi kazanmalarına karşın mazbatalarının verilmemesiydi. YSK bununla da yetinmemiş, aday olmalarına onay verdiği ancak belediye meclis ve il genel meclis üyeliklerine seçilen HDP’li kişilerden OHAL KHK’leri ile kamudan ihraç edilenlerin mazbatalarını da iptal etmiş, mazbataları verilmeyen HDP’li başkanlar yerine onlardan sonra en çok oyu alan AKP’li adayları belediye başkanı yapmıştı.

Son 4 yılda AKP seçimle alamadığını zorla alma, demokrasiyi kıyıma uğratma çabasını güçlendirmiştir.  Önceki dönemde atanan kayyumların ayyuka çıkan yolsuzluklarının yanında yaptıkları ilk hamlelerden biri de, unutulmamalıdır ki, bu yerel yönetimlerde kadınların güçlendirilmesi için oluşturulan mekanizmaların ortadan kaldırılması olmuştu. Bugün tüm yetkili ağızlardan peş peşe gelen kadın cinayetlerinin gerekçesini kadının güçlenmesi ile açıklama utancı, yerel yönetimlerin onurlu çabalarından duydukları rahatsızlığı ve demokrasi kıyımının gerekçelerinden birini daha önümüze sermektedir. Türkiye’nin dört bir yanından bu kıyıma çıkan seslere dönük saldırgan tutumu, sokak ortasında işkence uygulamalarını görmeli ve bu demokrasi kıyımına daha da güçlü bir şekilde ses çıkarmalıyız. Bizleri içine kapatmaya çalıştıkları tencereler, tavalar hazır mı?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa