İçeride ve dışarıda barışa daha çok ve daha acil ihtiyaç var
Fotoğraf: Envato
Halkların kardeş olmasını, insanların barış içinde yaşamasını isteyen herkes; bugün yani 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde yine barış taleplerini yineleyecek.
İnsanlığın “barış içinde bir dünya” talebi en eski taleplerden birisidir. Bu yüzden hemen bütün dinler, bütün önemli siyasal akımlar, krallar dünyayı “daha barış içinde bir yer” yapacaklarını ileri sürmüşlerdir. Bu iddia etrafında insanların saygı ve sevgisini kazanmayı amaçlamışlardır.
Geçtiğimiz yüzyıla baktığımızda, 20. yüzyılın başlarında kapitalizmin emperyalist aşamaya girmesiyle birlikte;
* Savaş yıkıcılığı cepheleri aşarak tüm toplum kesimlerinde açlık, yokluk-yoksulluk ve hastalıkların yaygınlaşmasına neden olmuştur.
* Öte yandan savaşların kendiliğinden çıkmadığı, vatanın ve milletin varlığını savunmaktan ziyade egemen sınıfın çıkarlarının savunulması için çıkarıldığı daha yaygın görülmüştür. Buna bağlı olarak barış mücadelesi daha kitleselleşmiş ve sınıfsal karakteri daha belirginleşmiştir.
Bu nedenle 1. Emperyalist Dünya Paylaşım Savaşı’nın büyük yıkım ve acılara yol açtığı bir dönemde; “barış”ın Ekim Devrimi’nin üç başlıca talebinden biri (*) haline gelmesi de bir rastlantı değildir. (*)
SAVAŞA VE SAVAŞ TEHDİDİNE KARŞI BARIŞ MÜCADELESİ
Elbette barış için mücadele, sadece büyük emperyalist savaşlar ve onların sonuçları üstünden yürütülen bir mücadele değildir. Tersine emperyalist ülkelerin ve her ülkedeki iş birlikçilerinin, gerici odakların savaş tehdidine karşı da bir mücadeledir. Bu nedenle işçi sınıfı ve halkların, barıştan yana güçlerin birleşmeleri; uluslararası tekellerin, emperyalist güç odaklarının ve her türden gericiliğin savaş kışkırtıcısı politikalarına karşı durmaları bugünkü barış mücadelesi için de vazgeçilmez bir şarttır.
Bugün dünyada henüz büyük bir emperyalist savaş yoktur. Ama emperyalist ülkelerin ve onların yerli uzantısı gerici odakların silahlanma, kendi çıkarları uğruna ülkelerde iç savaşlar kışkırtmaya varan girişimleri vardır. Korkunç silah yığınağı ile birlikte insanlığı büyük bir emperyalist savaşa doğru sürükleyen girişimler ise giderek artmaktadır.
Bütün bu gelişmeler, dünyada emperyalist savaş tehdidinin büyüdüğünü, dolayısıyla savaşa karşı barış mücadelesinin önemi ve aciliyetinin de arttığını göstermektedir.
Bölgemizde ise savaş bugün muhtemel bir tehdit olmaktan da öte; Suriye, Irak, Yemen, Afganistan gibi ülkelerde sıcak savaşlar olarak sürmektedir. Barış mücadelesi ise bölgemizde daha fazla önem kazanmaktadır.
TÜRKİYE’DE BARIŞ MÜCADELESİ TALEPLER ETRAFINDA SÜREN BİR MÜCADELEDİR
Bugün ülkemizde devam edegelen barış mücadelesi, pek çok ülkeye göre çok daha acil ve önemli bir mücadeledir.
Türkiye halklarının etinde kemiğinde hissettiği acılar, içeride ve dışarıda sürdürülen askeri operasyonlar, silahlanma girişimleri, ülkenin önemli bir bölümünün “askeri bölge” haline getirilmesi, savaş bülteni haline getirilen haber bültenleri, ha bire şehitlik ve gaziliğin kutsanması, doğusuyla batısıyla ülkeyi her gün yeniden savaş rengine boyayan propagandalar... evet bütün bunlar barış mücadelesini daha da önemli hale getirmektedir. Bugün Türkiye’de barış mücadelesi;
- Kürt sorununun demokratik çözümünü savunmaktan,
- Türkiye’nin bölge ülkelerine rejim dayatmamasını ve bölge halklarının kendi kaderini tayin etme hakkına saygı göstermesini istemekten,
- Türkiye’nin ulusal güvenliği için yeniden ülke sınırlarının içine çekilmesini savunmaktan,
- Bölgedeki emperyalist müdahalelere, bölge gericiliklerinin bölgesel egemenlik ve “yayılmacı” girişimlerine karşı halkların eşit, adil ve gönüllü birliğini, kardeşliğini haykırmaktan,
- Ve nihayet silahlanmaya, silah yatırımlarına karşı mücadele etmekten geçmektedir.
BARIŞ MÜCADELESİ DAHA DA ACİLİYET KAZANDI
Bugün, 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle pek çok yerde barış mitingleri, paneller, konferanslar, basın açıklamaları yapılıyor. Ama gazetemize de yansıdığı gibi; barış mitinglerine izin verilirken emniyet güçleri “Savaşa, kayyuma, doğa talanına karşı birlikte kazanacağız”, “Kayyuma, darbeye hayır; Yaşasın hak, hukuk, adalet mücadelemiz” gibi afiş, pankart, döviz veya aynı anlama gelebilecek sloganları yasaklayabiliyor. Ki, bu bile kendi başına barış mücadelesinin ne kadar önemli hale geldiğini göstermektedir.
Gerekçe ise daha ilginç: “Toplumun farklı görüşe mensup kısmının tepkisine yol açabilme ... ihtimali!”
Geçen yıl, 1 Eylül günü bu köşede barış mücadelesi ile ilgili yazının başlığı, “İçeride ve dışarıda barışa daha çok ihtiyaç var” idi.
Bu yılki yazının başlığı da küçük bir “ek”le birlikte aynıdır: “İçeride ve dışarıda barışa daha çok ve daha acil ihtiyaç var!”
Barış mücadelesinin önemi arttığı gibi bu mücadelenin aciliyeti de artmıştır.
(*) 1917 Ekim Devrimi’nin en yakıcı üç talebinden oluşan “Ekmek, Barış, Özgürlük” sloganı Ekim Devrimi’nde Rusya halklarını birleştiren başlıca slogan olmuştu.
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47