İçme suyundan, kara: Mikroplastikler her yerde!
Fotoğraf: Pixabay
2015 yılında dünya çapında yaklaşık 407 milyon ton plastik üretildiği biliniyor. Her ne kadar doğada plastik parçalayan mikroorganizmalar keşfedilmeye başlansa da, yaygın olarak kullandığımız plastikler biyobozunur değil.
Plastikler biyobozunuma uğramıyor, küçük plastik parçacıklarına (mikroplastiklere) parçalanıyor. Mikroplastikler, boyu 5 mm’den küçük plastik parçacıkları olarak tanımlanıyor. Son yıllarda yapılan çalışmalar dünya çapında plastik kullanımının arttığını gösteriyor. Bununla birlikte, çevre ve ekosistemimizde biriken mikroplastiklerin seviyeleri de kaygı verici seviyede artıyor.
Mikroplastiklere deniz ve okyanuslarda, tuz göllerinde, içme suyunda dahi rastlandığını belirten çalışmalar var. Bu mikroplastiklerin kaynağı çok çeşitli olabiliyor: Çevremizde kullandığımız tüm plastik malzemeler (bunların üretim süreçlerinde açığa çıkan atıklar ve bunların bireysel kullanım sonucu çevrede atık olarak birikimleri), evde ve sanayide kullanılan deterjanlar, kozmetik ürünleri (özellikle şampuan ve ovma (scrub) ürünlerinin içindeki mikroboncuklar (bunlar losyon vb. ürünlerde de bulunabiliyor).
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) 22 Ağustos 2019’da duyurduğu son raporlarından biri de mikroplastikler konusunda. Çünkü mikroplastikler, örneğin ağız yoluyla sistemimize aldığımızda, teorik olarak dolaşım sistemine geçebilir. Ancak “Bu durum gerçekten gerçekleşiyor mu? Gerçekleşiyorsa bunun insan sağlığı üzerinde kısa ve uzun vadeli etkileri neler?” soruları henüz cevapsız. WHO raporuna göre bu parçacıklar üç olası yolla insan sağlığı üzerinde etkinlik gösterebilir:
Fiziksel: Mikroplastikler vücuda girerek iç yapılara hasar verebilir.Kimyasal: Plastikleştiriciler gibi plastik katkıları içme suyuna karışabilir. Biyofilm: Mikroplastiklere tutunan mikroorganizmalar burada büyüyerek sağlığımızı tehdit edebilir.Rapora gore, bu üç yolun olasılığı da düşük ancak bunlardan ilkinin oluşma olasılığı diğer ikisine göre daha fazla. Raporda, 150 mikrometrenin üzerindeki mikroplastiklerin vücuda girmediği, giren daha küçük parçacıkların ise muhtemelen sisteme geçmediği yönündeki görüş hakim. Nano boyuttaki parçacıkların emiliminin daha yaygın olduğu ancak bu yöndeki verilerin henüz sınırlı olduğu biliniyor. Hayvan deneyleri ise yüksek derişimlerde, çok küçük miroplastiklerin vücut tarafından emildiğini gösteriyor. Ancak deneylerde kullanılan bu seviyeler içme suyundaki seviyelerden şimdilik çok daha yüksek. Parçacıkların toksikliği konusunda yapılan deneyler de daha çok bunların yüksek seviyelerde kullanımıyla ilgili. Daha düşük dozlarda sürekli olarak bu parçacıklara maruz kalmanın insan sağlığına etkileriyle ilgili yeterince deney olmaması ise kaygılandırıcı.
WHO da raporunda, bu alanda daha fazla araştırma yapılması ve plastik kirliliği sorununun çözülmesi yönünde çağrı yapıyor.
14 Ağustos’ta Science Advances’te yayımlanan yeni bir araştırma[1],[2], mikroplastiklerin Alplerden Arktik bölgelere geniş bir alanda, kar içinde de bulunduğunu gösterdi. Bu çalışma, mikroplastiklerin insan etkinliğinin en az olduğu kuzey bölgelerine atmosfer yoluyla taşınmasını göstermesi bakımından oldukça önemli. Vernik, kauçuk, polietilen ve poliamid başta olmak üzere, karda rastlanan mikroplastikler çok çeşitli.
Mikroplastikler, bunların çevresel etkileri, ekosistem ve insan sağlığı üzerindeki etkileri üzerine daha fazla sistematik çalışma yapılması gerekiyor. Bu çalışmaların tasarımı, yüksek dozlardaki çalışmalar kadar kolay olmasa da, mikroplastiklerin düşük dozlarına sürekli olarak maruz kalındığında ne olduğu sorusunun yanıtı da mutlaka aranmalı.
[1] Melanie Bergmann, Sophia Mützel, Sebastian Primpke, Mine B. Tekman, Jürg Trachsel, Gunnar Gerdts. White and wonderful? Microplastics prevail in snow from the Alps to the Arctic. Science Advances, 2019; 5 (8): eaax1157 DOI: 10.1126/sciadv.aax1157
- Deprem ve salgın hastalıklar 12 Şubat 2023 04:55
- Modern tarım uygulamaları ve yabani otların evrimi 11 Aralık 2022 01:40
- Evcil retroviral elemanlar retrovirüslere karşı 06 Kasım 2022 04:58
- Proto-hücrelerden sentetik amipsi hücrelere 25 Eylül 2022 04:20
- İnsanlığın sivrisinek ile dansı 04 Eylül 2022 03:23
- Hapşıran süngerler 14 Ağustos 2022 02:08
- Tüp bebek başarısızlığının arkasında yatan sebep, erken dönem DNA çoğalması hataları olabilir mi? 24 Temmuz 2022 04:08
- Yer değiştiren genetik elemanlar ve ahtapotun bilişsel yeteneklerinin evrimi 10 Temmuz 2022 03:58
- Evrimsel ilişkiler kara ölümün kaynağının Orta Asya olduğunu ortaya çıkardı 19 Haziran 2022 04:49
- HIV ilacı ile orta yaş hafıza kayıpları engellenebilecek mi? 29 Mayıs 2022 04:15
- Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları ve mikrobiyom 08 Mayıs 2022 01:18
- Antik enzimlerin yeni çağı 24 Nisan 2022 00:07