Tuhaf bir ülke
Fotoğraf: Envato
Tarih gelecek kuşaklara yaşadığımız şu dönemi nasıl adlandıracak acaba? Düşünüyorum da şöyle başlıklar geliyor aklıma: “Cehaletin Yüzyılı”, “İnsanlığın Utanç Yüzyılı”, “Orta Çağa Dönüş-Karanlık Yüzyıl”.
Henüz ilk çeyreğine bile ulaşılmayan 21. yüzyıla haksızlık mı? Sanmıyorum, benimki salt gelecekte iyi şeyler sezememenin verdiği bir huzursuzluktan kaynaklanıyor. Etrafıma bakıyorum bir tuhaflık ki dört bir yanımızı sarmış. Saracak elbette çünkü bir başkadır benim ülkem. Mesela yurttaşlarının tümüne sahip çıkması, onları kucaklaması gereken Cumhurbaşkanı, yalnızca kendisine biat edenlerin yanında durur. Yurttaşları kendisinden olanlar, olmayanlar diye ayırır. Tek tip gazeteciliği ülke çapında yaygınlaştırmak için çalışacak birimler kurar. “Dünyada en özgür gazetecilik Türkiye’de yapılıyor” dese de cezaevlerinde çile dolduran yüzlerce gazetecinin olması bu sözleri inandırıcı kılmıyor. Seçimle işbaşına gelen HDP’li belediye başkanlarının sağlıklı hiçbir gerekçe gösterilmeden İçişleri Bakanlığı marifetiyle görevden alınmaları bir hak gaspıdır ama kimsenin gıkı çıkmıyor.
Yurttaş geçim derdine düşmüş, esnaf kan ağlıyor, ne gam, zamları sıralarsınız peş peşe vergilerle, dolaylı vergilerle, ülke topraklarını, kaynaklarını sata sata halkları bir güzel terbiye edersiniz. Tuhaflık çok, yaz yaz bitmez, bir köşe yazısına sığmaz. Mesela yalnızlaştırılmış bir coğrafyada ha bire silah alıyoruz. Kiminle ne için savaştığını bilmeden yad ellerde şehit olan askerleri kimse sormuyor. Sahi vekil sayısı arttırılan TBMM ne yapar? Tatillerden bir fırsat bulsalar da Kandıra Cezaevinde haksız bir biçimde tutulan eski Cumhuriyet çalışanı gazetecilerin mağduriyetini giderseler. Bir adli hatayı gidermek bu kadar mı zor? Türkiye Barolar Birliği Başkanı hukukun üstünlüğüne vurgu yapması beklenen konuşmasında “Vatan söz konusu ise gerisi teferruattır” demiş. Herhalde düşünce dağınıklığından kaynaklanan bir telaşla ağzından dökülmüş o sözler. Koskoca Barolar Birliği Başkanı o sözlerin insanı, insan haklarını, hakkı hukuku hiçe sayan totaliter ülkelerde sıklıkla kullanılan aşırı milliyetçilerin sloganı olduğunu bilmez mi? Nazi Almanya’sının insana zulmünü görmüş dünya yazınının büyük ustası Hermann Hesse ise şöyle diyor: “Ben bir vatanseverim ancak vatan ile insan arasında bir tercih durumunda kalırsam tercihim her zaman insan olur.”
Bu günler de geçecek elbet. İnsanlık aydınlığa, eşitlik kardeşlik parıltılı bir geleceğe ulaşacak. Buna inancımı bir an olsun yitirmedim.
Yine bir şiirle sonlayalım yazıyı. Gülten Akın’dan
Kent Bitti
Yakın sesler gitti
Geceler el değiştirdi, yıkımlar
anılmıyorbile dilden çıktı
çözülme gündemde
antenlerin uyduların metalik söylemiyle
birleşilemiyor
yabancı isimler trafik imleri alarm zilleri
arasında karşılaşanlar
tanışıyorlar mı? tanışamıyorlar
bu bir çarpışmaya benziyor
bütün gün bütün gün çarpışa çarpışa
kentin ağır sularında
herkes yaralı
erkekler
kanına alkolden kıymıklar batıran
erkekler doğuyor çılgınlıklarından
kadınlarsa
kapatıp kendilerini rahimlerine
sırlarıyla oynuyorlar
kent bitti
- Eski dostlar 11 Aralık 2024 04:29
- Acılı ve ayıplı günler 04 Aralık 2024 06:35
- Korku üzerine 27 Kasım 2024 04:35
- Sabah esintileri 20 Kasım 2024 04:25
- Kayıp ülkem 13 Kasım 2024 04:05
- Samimiyetinizi sevsinler! 06 Kasım 2024 04:40
- Umut yaprakları 23 Ekim 2024 03:07
- Anılarda bir gezinti 16 Ekim 2024 04:47
- Çığlık 09 Ekim 2024 04:10
- İçe bakış 25 Eylül 2024 01:47
- Çivisi çıkmış toplumda çocuk olmak 18 Eylül 2024 04:28
- Çıkmaz sokak 11 Eylül 2024 04:44