04 Eylül 2019 19:10

Mermi manyağı

Mermi manyağı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Annem, onun babası, onun da babası Karagümrüklü. Karagümrük Fatih’in en eski semtlerinden. Annemin defter şeklindeki nüfus kağıdında doğum yeri Karagümrük yazar. Ben de Karagümrük’ten, Vefa Stadının yanından Draman’a inen yokuşta doğdum. Ben çocukken surların dışarısı İstanbul sayılmadığından, İstanbul’un yarısı Fatih diğer yarısı Beyoğlu, Beşiktaş’tan ötesi yazlık bölgesi idi. Sadece vapurla geçilebilen boğazın ötesi de İstanbullular için “Karşı”ydı.

Babama göre Haliç’in bu tarafında, Karagümrük’ün kabadayıları meşhurdu. Diğer yanda kontrol Tophanelilerin elindeydi. Civar semtlerde çakma kabadayıların da adı ara sıra duyulurdu ama onların namı fazla yürümez, zaman içinde pis işlere karıştıklarından yok olup giderlerdi.

Mahallede olup bitenden onlar sorumluydu. O zamanlar kabadayı deyince öyle suç çetesi filan değil, haklının hakkını haksıza yedirmeyen, gözü pek insanlar gelirdi akıllara; mahallenin büyüklerine saygısızlık yapmayan, konuşurken sadece cümlenin en önemli kelimesinin içerisindeki “r” ve “l” harflerini yan yana üç, beş tane kullanan, ağdalı İstanbul şivesiyle düzgün konuşan, kadınları ve çocukları koruyan sağlam insanlar.

“Yamuk” gördüklerinde sadece bir kere uyarırlardı. Önce yüz yüze gelmezler, “Uç, söyle. Düzelsin. Façasını bozdurmasın bana.” türünden haber gönderirlerdi. Kendi adaletlerini daha çok ustura, bıçak gibi kesici aletlerle sağlarlar, silah kullanmazlardı. Sonra delikli demir işin içine girdi, zaman ve söylem değişti. Bizim mahalleden birisi çıkıp bu aleme yeni bir söylem getirdi.

“Mermi manyağı yaparım.” 

Tam, “Eh artık, bundan daha sakat uyarı olmaz. Mermi ve manyak işi bu aleme yüz yıl yeter” derken, Sayın İçişleri Bakanımız “Pejmürde ederiz” deyince taşlar yerinden oynadı. Acaba benim bilmediğim başka bir anlamı var mı diye sözlüğe baktım. Yokmuş. Kökeni Farsça. “Eski püskü kılıklı, üstü başı dağınık, perişan” anlamına geliyor. Eh koskoca İçişleri Bakanı koskoca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na “Seni pejmürde ederiz” cümlesini herhalde “Elbiselerini çıkartır, sana eski püskü şeyler giydiririz” anlamında kurmamıştır diye düşündüğümüzden, biz bu cümleden olsa olsa “Seni perişan ederiz” demiş olduğunu çıkardık.

Uyarıların tekil şahıs öznesi “Ben” ile yapıldığı Karagümrük, Tophane aleminde, çoğul özne “Ederiz” ile yapılan bu yeni söylem tutar mı?

Bence tutmaz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa