Şairin ölümü

Fotoğraf: Evrensel
Gülmek:
Gülmektir sağaltan yaşamı, yaşatmasalar da. Somurtanlar ülkesinde. Acıyla yoğrulan. Gülmektir güneşi doğduracak. Karanlığı kovacak. Somurtmadan/somurtulmadan yaşatacak.
Sabahı İzle:
Oturup açık bir balkondan sabahı izlemelisin. Dumanlı dağların aydınlatacağı. Ağaçların otların güneşi yansıtacağı sabahı.
Gökyüzünü maviye boyayarak. Suların akışını incelterek. Şişirerek ciğerlerini soluğuna yol veren erken sabahı. Belki bir dağ evinin balkonundan, belki bir denizin kıyısından. Sabahı dinle. Kirin, pasın kirletmediği/kirletemeyeceği sabahı izle.
Eylül Kazısı:
Bir Eylül gecesi sabahında, 9’unda sabahın. Güne de yazılıdır. Sen varsın yanımda. Gecesini yüreğime kazıyan!
Ceyhan Suyu:
Ceyhan Suyu Hermite köyünde gürül gürül akar. Yaşar Kemal’in kattığı sesiyle. Dağlardan alır gücünü; ottan, börtü böcekten, ağaçtan, şakıyıp duran kuşlardan. Rüzgarla dalgalanır, böler sarı sıcağı.
Şairin Ölümü:
Bir şair öldüğünde kimse duymaz. Diz dize büyüyorken yer, gök. Kimse bilmez neyin eksildiğini. Bir şair öldüğünde bir ölüm, bin ölüm demektir. Ağaçtan bir yaprak düşer, ardından bin yaprak daha sararır. Güzdür. Alır götürür. Bir şair öldüğünde bütün şiirler ayaklanır.
Renkler:
Renkler soldu. Bir karanlık bindi tepelerine karanlıktan. Kırmızı kırmızılığından, mavi maviliğinden, yeşil yeşilliğinden oldu. Gölgeleştiler. Camları beton kaplarla eşleştirdiler. İkisi de bir örnek. Saydam. Cam göbeği ne renk o zaman? Ya da kavuniçi, hangi kavunda şimdi? Kes kes ara! Peki yavruağzı, hangi yavrunun ağzında? Pembenin adı kaldı yalnız Pembe’de… Toz pembe dersen hiç yok. Toz olup uçtu belki de… Gök mavisi, deniz mavisine ne oldu. Oldu olanlar, gökle deniz mi bıraktılar? Bir kankırmızı kanıyor şimdi. Her yerde…
Tepe Saray:
Saray tepeye kurulmuştu. En tepeye. Başkanın ayaklarının altında olsun diye kent. Halkın başında olması için. Başlarının üstünde. Ezmek için.
Evrensel'i Takip Et