17 Eylül 2019

Metal işçisi ya göbeğini kendisi kesecek ya da MESS’e boyun eğecek!

Bu yıl içinde yapılan Cam, TÜPRAŞ, kamu işçileri, kamu emekçileri ve tekstil iş kolu TİS’leri, metal iş kolunda 9 Eylül’de başlayan, MESS’le iş kolunda örgütlü Türk Metal, Birleşik Metal-İş ve Özçelik-İş arasındaki TİS için birer işarettir.

Eğer sendikalar yeteri kadar dirençli olmaz, süreci işçilerin gücünü arkalarına alan ve işçinin ağırlığını TİS masasında hissettiren bir mücadele olarak örgütleyemezlerse, bilinmelidir ki MESS ve arkasındaki Hükümet, metal iş kolunda 150 bin dolayında işçiyi ilgilendiren TİS’i de aşağı yukarı daha önceki TİS’ler gibi bitirilecektir.

Bunun için MESS patronları, önceki TİS’i kendileri için bir çıta olarak gösterecek, bunda ısrar edeceklerdir. Ve tabi öte yandan “grev yasağı” ve Yüksek Hakem Kurulunu (YHK) bir “Demokles Kılıcı” olarak kullanarak süreci kendi lehlerine motive etmeyi de ihmal etmeyeceklerdir. Çünkü önceki TİS’leri metal patronları, “kazınılmış bir hak” gibi görerek yüzde 8+4’ü kabul ettirmek için ellerindeki her imkanı kullanacaklardır.

Bütün bunları, hatta daha fazlasını deneyimli metal işçileri de görüyorlar. Onun içindir ki, gazetemize gelen mektuplar ve işçiler arasından yapılan haberlerde işçiler, sendikalarının TİS masasına sadece taslaklarla, üstelik de ayrı ayrı sendikalar olarak oturmakta ısrar etmelerine tepkililer.

Oysa iş kolundaki sendikaların önceki yıllara göre, aralarında görüşerek bir “uzlaşamaya” vardıkları ve patronların karşısına ortak olarak, “tek bir sendika” gibi çıkacakları umudu yayılmıştı.

Ama iş kolundaki en büyük sendika olan Türk Metal’in TİS taslağını işçilerin aralarında tartışarak oluşturma yerine, “anketler”le hazırlamış olması ve sendikaların geçmiş yıllardaki gibi MESS karşısına ayrı ayrı çıkmalarının işçiler arasında olumsuz karşılandığı anlaşılmaktadır.

Özet olarak söylemek gerekirse, işyerlerindeki bu olumsuz hava;

  • İşçilerin sendikasına güvensizliğini,
  • İşçilerin birbirine güvensizliğini,
  • İşçilerin kendi kendilerine de güvensizliğini kışkırtmaktadır.

Çünkü işçiler sendikalarının, eğer enselerinde işçilerin nefesini hissetmezse TİS masasında gerekli direngenliği gösteremeyeceğini, TİS taslağı için aralarında yeterince tartışıp birlik sağlamadıkları için de birbirine ve nihayetinde patronların birleşik gücü karşısında kendilerini yalnız hissettikleri için kendilerine güvenmedikleri anlaşılıyor.

Hiç kuşkusuz ki sözleşmenin bundan sonraki sürecini belirleyecek olan işçilerin birliği ve ortak mücadele konusunda atılacak adımların olduğu apaçıktır. Mevcut karamsar havayı da ortadan kaldıracak olan, işçilerin nasıl bir TİS ve işçi taleplerine yakın bir TİS’i elde etmek için nasıl bir mücadele hattında yürümeleri gerektiği konusunda aralarında birleşmeyi başarması olacaktır.

Elbette metal işçileri bunu başaracak geleneğe ve imkanlara sahiptir.

Nitekim metal işçileri, daha önceki mücadelelerinde bunları yapmayı başardı.

Metal TİS’inin işçilerin taleplerine yakın sonuçlanabilmesi içini olmazsa olmazları şöyle sıralayabiliriz:

  • Önceki mücadelelerde işçileri birleştiren ve ortak hareket etmesini sağlayan “komiteleri”, en alttaki ünitelerden başlayarak yeniden kurmak üzerek harekete geçmek!
  • Giderek işletme çapında komitelerin oluşması ve işletmeler arasında ilişki sağlayacak mekanizmaların oluşturulması için girişimler yapılması.
  • TİS görüşmelerinin yakından izlenmesi ve patronların TİS’i YHK’ye götürme oyunlarına karşı, işçilerin gücünü kullanarak patronları caydıran bir mücadele hattına girmesi.
  • Muhtemel bir “grev yasağına karşı da önlemler alarak gereken hazırlıkları yapmak.
  • İşçilerin oyuna sunulmadan TİS’in imzalanmasının kabul edilmeyeceğinin şimdiden açıkça ilan edilmesi.

Kısacası metal işçileri, ya göbeklerini kendileri kesecek ya da patronların dayattığı bir TİS’e boyun eğmek zorunda kalacaklar.

Gerçek bu kadar açık!

Evrensel'i Takip Et