Musa Anter Ödülleri ve basın fotoğrafları
Fotoğraf: Envato
Bu yılın Musa Anter Gazetecilik Ödülleri açıklandı. Ben de jüri üyesiydim. Başvuran fotoğraflar arasında iki fotoğraf birbirini tamamlıyordu. Sonunda bu iki fotoğraf jürinin önünde kaldı. Bize de ödülü paylaştırmak düştü.
Fotoğraf dalında ödüle Rojda Aydın ile Sedat Suna değer görüldü. Rojda’nın fotoğrafı görece özerkliğin, dokunulmazlığın ironik yansımasıydı. Tek başına bir kadının (HDP Milletvekili Ebru Günay) direnişini olabildiğince geniş olarak gösteren fotoğraftı. Baskıya, zulme ve yaşananlara bir karşı koyuş. “Bu dokunulmazlık zırhını siz verdiniz, ben de kullanıyorum” der gibi. Bu polis ablukası bu kadına niye dokunamıyor? diye sorar gibi. Bu yılın üst başlığı kayyum olabilirdi. Geleceğe, “Kayyumlara karşı direnenler de vardı, bazıları da milletvekiliydi” der gibi. Bir yanıyla da “erkin güç gösterisinin” fotoğrafı. Rojda’ya ellerine, gözüne sağlık derken, gelelim Sedat Suna’nın fotoğrafına. Sedat benim baş belam. Deneyimli bir foto muhabiri. Dolayısıyla fotoğraflarına yorum yazmadan geçemiyorum. Hatta, yıllar önce Sedat Suna’nın, Bilal Erdoğan’lı bir fotoğrafı üzerine yazdığım “Foto muhabiri ile fotoğrafçı arasındaki fark” isimli yazım yüzünden hakkımda dava açıldı. Umarım bu yazım nedeniyle aynı akıbete uğramam...
Sedat Suna nerede toplumsal bir olay, eylem olduğunda orada olan, uluslararası bir foto muhabiri. Onu Gezi direnişi yıllarında alanda tanıdım. Çektiği fotoğraflar haber/basın fotoğrafçılığının detaylarında büyük fotoğrafı gösteren ironi ağırlıklı fotoğraflardır. Çekenin kim olduğunu bilmediğim fotoğraf, oylama sonunda Sedat’ın çıkınca anlamıştım zaten dedim. 25 Kasım 2018 tarihinde kadına şiddete karşı yürüyüşten bir kareydi. Erkin temsilcisi bir kadın polis ve kadınlar şiddet görmesin, ölmesin diyen bir kadının eli. Burada Ruhi Su’nun türküsünde söylediği “Ağaç demiş ki baltaya ‘Sen beni kesemezdin ama / Ne yapayım ki sapın benden / Bak şu ağacın bilincine sen / Ölen ben, öldüren benden...” sözlerinin fotoğrafı karşıma çıkıyordu. Polis miğferi altında makyajı akmış bir kadın, direnen ojeli tırnakları ve dövmesi ile “Geçit yok” diyen bir kadın eli. Evet çok detay ama çok şey anlatan bir fotoğraf.
Şimdi Rojda ile Sedat’ın fotoğrafını yan yana koyun. Toplam sonuç, sizler zavallısınız demiyor mu? Erkin karşısında karşı koyuşun bu iki fotoğrafı bence bu Musa Anter ödüllerine yakışır iki fotoğraf. Sedat Suna’yı da kutlarken başarılarının devamını diliyorum.
Günümüzde iki gazetecilik ödülü geleceğe damga vuracak. Biri Göktepe Gazetecilik Ödülleri diğeri Musa Anter Gazetecilik Ödülleri. Gelecekte ülkenin geçmişini araştıranlar bu iki alanın sonuçlarını görerek ülke gerçekliğini tahlil edebilecekler. Kayyumsuz, baskısız, şiddetsiz barış içinde bir ülke olma dileğiyle derken, genç foto muhabiri arkadaşların mutluluğun, kardeşliğin ve barışın fotoğraflarını çekebilecekleri günlerde, yıllarda buluşmak üzere...
- AFAD ve 13 kare fotoğraf ve sanat festivali 11 Aralık 2024 12:35
- Ekim Devrimi'nin 107. yılında fotoğraf 16 Ekim 2024 04:10
- Kültür yolları nereye çıkar? 09 Ekim 2024 04:20
- Yurttaş meclisleri 04 Eylül 2024 04:15
- 19 Ağustos 1839 21 Ağustos 2024 04:31
- Özgürlük ve sanat 14 Ağustos 2024 04:20
- Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi 31 Temmuz 2024 04:15
- Dayanışmaya çağrı 10 Temmuz 2024 04:29
- Tez büyür çocuklar mahkeme kapılarında 03 Temmuz 2024 04:15
- Fotoğraf endüstrisi gelişiyor, ya insanlık? 26 Haziran 2024 04:36
- Evrensel’in 29. yaş günü vesilesiyle… 19 Haziran 2024 04:15
- Bellek, hatırlama ve unutturmama… 22 Mayıs 2024 04:20