AKP kaynarken, Erdoğan’ın ‘yeni siyaset tarzı’ ne anlama geliyor?
Fotoğraf: Envato
AKP’nin içi fokur fokur! Hem de en yukarıdan ilçe örgütlerine kadar.
Bir yanda Gül-Babacan ve Davutoğlu’nun yeni parti girişimlerinin AKP içinde yol açtığı ve yer yer paniğe dönüşen kargaşa; diğer yanda partiden istifaların saklanmaz biçimde artması ve kimin Gül-Babacancı, kimin Davutoğlucu, kimin Erdoğancı olduğunun belli olmadığı bir tablo. Çürüme ve yozlaşmanın oluşturduğu bu dumanlı havanın, partiyi yukarıdan aşağıya sarmış olması gerçeği artık saklanamaz hale gelmiş bulunuyor.
Öte yandan Pelikancıların, parti ve hükümette yeni sorunlara yol açacağı besbelli olan, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ü hedef alarak açıkça saldırıya geçmesi ve karşılıklı ‘FETÖ’cü suçlamaları ayyuka çıkmış bulunuyor. Bu gelişmeler, yandaş medyada istifalara varan polemiklerin çoğalmasına neden oluyor. Parti içi kaynama hükümeti de kapsayarak büyürken Erdoğan’ı da içine çeken bir evreye doğru ilerliyor.
ERDOĞAN SİYASETİ NORMALLEŞTİRMEK Mİ İSTİYOR, HEDEF Mİ DARALTIYOR?
AKP içindeki kargaşa, “tek parti yönetimi”nin kaçınılmaz gereği olarak hükümete de yansımış bulunuyor.
Gelinen yeri, önceki gün Hürriyet’teki köşesinde, AKP’ye en yakın yazarlardan birisi olan Abrdulkadir Selvi yazdı.
Selvi’nin “içeriden” aldığı bilgiler doğrultusunda, söylediklerinin toplamı; “Hükümette, yakında bir değişiklik düşünülmüyor ama Cumhurbaşkanı’nın siyaset yapma tarzı değişiyor” biçiminde özetlenebilir.
Selvi; Erdoğan’ın, CHP’li başkanların da içinde olduğu büyükşehir belediye başkanları ile Saray’da buluşmasını, SP Genel Başkanı Karamollaoğlu ile görüşmesini ve Meral Akşener’le arasını yumuşatmaya yönelik yaptığı girişimleri, kimi eski AKP “Büyükleriyle barışmak” için yapılan hamleler biçiminde okuyor. Ve bunun da yeni siyaset tarzı olduğunu ima ediyor.
Peki Cumhurbaşkanı’nın bu girişimlerinin, Selvi’nin de umduğu gibi, ülkedeki siyasi gerilimi düşürme, siyaset iklimini normalleştirme doğrultusunda atılan adımlar olduğunu söyleyebilir miyiz?
Olanlara AKP’nin dar penceresinden değil de daha geniş bir pencereden baktığımızda, Erdoğan’ın girişimlerindeki amacın; siyaset alanını “Normalleştirmek”den çok, kendi yanını da genişleterek “Hedefini daraltmak” şeklinde değerlendirebiliriz. Zira Erdoğan’ın bu hamleleri, karşı tarafta daha yıkıcı sonuçlara yol açmayı amaçlayan bir politika tarzına da işaret etmektedir.
AKP’NİN, YANDAŞLARA VE KENDİ HEDEFİNE DAİR PLANI
Erdoğan’ın (Selvi’nin sözünü ettiği) girişimlerine baktığımızda, yeni siyaset tarzıyla yanına çekmek istediği kesimlerin;
AKP’nin bugünkü gidişatta, dışlandıkları için rahatsız olan eski “ağır toplar”ı, SP, İyi parti gibi muhafazakar ve şoven milliyetçi partileri, CHP’de, bir yandan merkezi hükümet, öte yandan belediye meclislerindeki AKP-MHP çoğunluğu tarafından kıskaca alınmış büyük şehir belediye başkanları(*) olduğunu görürüz.
Cumhurbaşkanı kendi tarafını böyle yeni güçlerle desteklemeyi amaçlarken, hedefe koyduğu güçleri de tarif etmektedir.
Bu tarife göre hedef:
En başta HDP’dir. Erdoğan HDP’yi legal siyaset alanının dışına itmek istemekte, bu isteğini, PKK’nin eylemlerinden bile HDP’yi sorumlu tutacak bir aşamaya kadar götürmüş bulunmaktadır.
Hedefteki diğer parti CHP’dir. CHP’yi de, (İçindeki korkuyu da kullanarak) HDP ile az çok yakınlaşmasını berhava ederek bölmek ve en azından yalnızlaştırmak istemektedir.
Üçüncü hedef; ilerici demokrat çevreler, aydınlar, demokratlar, ilerici bilim sanat çevreleri, mücadeleci sendikalar, emek ve meslek örgütleridir.
Dördüncüsü hedef ise; Davutoğlu ve Babacan’ın kuracakları partilerdir. Bu iki parti girişimini Erdoğan; CHP ve HDP’nin bir girişimi, hatta terör örgütlerinin istediği bir kurgu olarak propaganda etmektedir. Böylece kendi partisi içindeki kargaşayı bastırırken tabandan da kaymaları önlemek istemektedir.
SİYASET ALANININ DAHA DA SERTLEŞTİĞİ BİR DÖNEME GİRİYORUZ
Selvi, sorunu böyle açıkça koymasa da; eğer bir siyasi mücadelede taraflardan birisi kendi siyaset tarzını yeniden tarif ediyorsa, karşısındaki güçleri de kendisi açısından yeniden tarif ediyor demektir.
Ancak yukarıdaki tablo Erdoğan tarafından oluşturulan bir tablodur ama hayatın gerçekleri ile ne kadar uyumlu olduğu çok tartışmalıdır.
Bu yüzden de Erdoğan’ın masa başında oluşturup, Selvi’nin de “yeni siyasi tarz” dediği bu yolla hedeflerine varması, Türkiye’nin gerçekleri ve bu gerçeklerin bir yanını oluşturan hükümetin iç ve dış politikası, yanı sıra ekonomik politikalarla doğrudan bağlantılıdır. Soruna buradan bakıldığında, masa üstünde belirlenen hedeflere ulaşmak AKP açısından doğrusu pek güçtür. Özellikle de yerel seçimde açıkça ortaya çıkan halk yığınlarının siyasi bilinci ve ülke siyasetine vurduğu damga düşünüldüğünde, Erdoğan’ın amaçlarına varması beklenemezdir.
Ama şimdiden şunu söyleyebiliriz ki; AKP ve Erdoğan’ın (Selvi’nin dikkat çektiği) “yeni siyaset tarzı”, sadece siyaset alanındaki mücadelenin daha da sertleşeceğini göstermektedir. Elbette bu eksende AKP’nin hedefe koyduğu güçler gibi, yanına çekmek istediği güçleri de elindeki her imkanla zorlayacağı, içlerine operasyon yapmaya çalışacağı beklenmelidir. Bu da önümüzdeki denemde siyaset alanını, “normalleşen” değil daha da sertleşen bir dönem olarak göstermektedir.
(*) Burada CHP’li büyükşehir belediye başkanlarına AKP’nin “yeni tarz siyaset” etrafında yakın duruluyor görünmesi “Kafa karıştırır” görünse de; bu girişim hem bir “Halkla ilişkiler girişimi”dir, hem de bu girişi üzerinden CHP’li belediye başkanlarına, Saray’a biat edenlerin rahat edeceği mesajı verilmektedir.
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44