Takım beklentilerden uzak kalınca
Fotoğraf: Envato
Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, özellikle son bir yıldır camia içinden kendilerine yönelik olarak ortaya konan yoğun tepkiye kırıldığını, üzüldüğünü belirterek görevini bırakacağını açıkladı. Görevi boyunca her fırsatta gururla “Beşiktaşlılık duruşu”ndan söz eden Orman, bu kez kulüp içindeki kısır çekişmelerden, kurulan tezgahlardan, üretilen dedikodulardan ve “pusu kültürü”nden yakındı. İsim vermeden, sürekli olarak yollarına taş koymaya, kendilerini engellemeye çalışan kişi ve grupların varlığına dikkat çekti…
Demek ki çıkar savaşları kapsamında kulüp bünyesinde, dedikodudan arkadan vurmaya kadar her türlü kötülük boy gösterirken, “duruş” falan gibi camia çapında yekpare erdemli tavır sergilemeyi ifade eden mitler uydurmanın, taraftarları tavlamak dışında hiçbir anlamı yokmuş... Küfür, dedikodu, tezgah, pusu gırla giderken nerede kalmış o övgüyle, gururla sözü edilen Beşiktaşlılık duruşu? Kişilik anlamında çeşit çeşit insanı barındıran camiaların kendilerine özgü ve erdem anıtı gibi ışıldayan ortak bir “duruş” oluşturması nasıl mümkün olabilir ki?
“Duruş” söylemini diğer kulüpler de aynı amaç doğrultusunda kullanıyor. İçi boş olması bir yana, hiçbir kulüp içini doldurma çabasına da girişmiyor bu söylemin. Hadi bir laf uydurdunuz bari içini doldurun ya da en azından doldurmaya çalışın. Kuru, popülist laflarla taraftarların gönlünü hoş tutmak çok daha kolay ve verimli geliyor. Tabii üst üste birkaç başarısız sonuç alınca işler bir anda değişiveriyor…
Takımın beklentilerin uzağında kalması, bastırılan ya da gizlenen pek çok defonun su yüzüne çıkmasını sağlıyor…
Sosyal medyada kendisine ve ailesine edilen küfürler, hakaretler belli ki bardağı taşıran damla olmuş…
Küfür konusunda Fikret Orman’ın, sessiz kaldığı zamanların karşılığını gördüğü söylenebilir. Kulüp yıllar boyunca, hemen hemen her hafta taraftarlarının yaptığı “kötü ve çirkin tezahürat” nedeniyle para cezası alırken sesini çıkarmaz ve bu durumu değiştirmek için herhangi bir çaba içine girmezsen açıktır ki işler kötüye gittiğinde o küfürlerin hedefi sen olursun.
Yöneticiler küfre, “Rakiplere edilirse iyi, kendilerine edilirse kötü” anlayışıyla bakıyor. Küfrü, rakipler ve hakemler üzerinde baskı yaratabilecek bir koz olarak görüyorlar. Günü geldiğinde o küfürlerin kendilerine yönelebileceğini düşünemiyor ya da unutuyorlar. Görüldüğü gibi, küfürden medet ummanın bedeli ağır olabiliyor…
Bir ara Aziz Yıldırım, küfre karşı kampanya başlatmıştı. Ama tabii ki bu kampanya hiçbir işe yaramamıştı. Çünkü küfür öyle, “Bundan sonra küfür etmek yok” denilerek önü alınabilecek bir olgu değil. Küfrü engellemek, onun psikolojik, toplumsal, ekonomik, kültürel kaynaklı nedenlerini ortaya koymaktan yeni bir spor kültürü, yeni bir bakış açısı oluşturmaya kadar yoğun ve çok boyutlu bir çalışma gerektiriyor.
Yöneticiler bir yandan küfre karşı çıkar gibi görünürken, diğer yandan sürekli olarak küfür üreten ortamı besleyen tarzda kışkırtıcı açıklamalar yapıyorlar. Karşılaşmalar sırasında kendisini kaybedip küfür ettiği için ceza alan teknik direktörleri de unutmamak lazım. Yöneticilerin ve teknik direktörlerin durumu buyken, tribünleri küfürsüzleştirmek mümkün olabilir mi? Küfür konusunda ikiyüzlülük sürdükçe, insanları küfür etmemeleri gerektiğine ikna etmek imkansızlaşır.
Taraftarlarla Beşiktaşlılık yarışmasına girecek kadar dolmuş Fikret Orman. Sanki “Kim daha çok ve daha iyi Beşiktaşlı” yarışması var. Gençliğinde, Beşiktaş için kavga ettiğini, bu yüzden bacağında bıçak yarası izi bulunduğunu bile söyledi. Çok marifetmiş gibi… Kimin vücudunda daha çok kavga izi varsa en iyi taraftar o oluyor demek ki. Küfürden bunaldığını söyleyen bir yöneticinin taraftarları şiddete teşvik eder tarzda konuşması vahim bir tutarsızlık örneği.
Gerginliğin hiç azalmadığı bir ortamda insanların, tuttukları takım için kavgaya girişmelerini normalleştiren laflar etmek son derece tehlikeli…
Fikret Orman, Beşiktaş için kavga edip yaralandığına göre kulüpten kendisine “gazi” unvanı verilmesini talep etsin bari. Cansiperane mücadelesiyle bunu çoktan hak etmiş!..
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26