Biz cenneti yeryüzünde kurmaya azmettik
Uzakta bazen yitirdiklerimizin haberi geç ulaşıyor. Yazar Ahmet Aziz, ya da yayıncı İsfendiyar Erzik de bunlardan biri. ’78 kuşağı yalnız gençken değil, daha sonra da biz ’68 kuşağına oranla daha erken veda ediyor.
Kolay değil silindir gibi T.C. devleti geçti üzerlerinden. Gençlikleri zindan edildi, yaşatılmadı. Ne ağır yükler bindirildi omuzlarına.
Onu ve sevgili eşi Tomurcuk’u ’70’li yıllardan hatırlıyorum. Fatih’te Kıztaşı’ya yakın bir daireleri vardı. Nasıl da birbirine yakışan sevgi dolu iki gençti. Tomurcuk ve İsfendiyar.
Ayşe Nur ile çok sevdiğimiz Hilmi Ziya Ülken’in kızı Gülseren Artunkal, o sıralar babasının kitaplarını yeniden hatırlatmak istiyordu. Ona yardımcı oluyorduk. ’60’ların, ’70’lerin yükselen sol kültür hegemonyasında Türkiye’de sosyoloji ve felsefe tarihinde çok önemli yeri olan Hilmi Ziya Ülken unutulmuştu neredeyse. Bunda biraz, ’50’li yılların başında bir “Reddiye” yazmasının da etkisi vardı belki.
İşte Hilmi Ziya Ülken’in “Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi”ni baskıya hazırlamasını İsfendiyar ve Tomurcuk’tan istemiştik.
Çok ilginç, Türkiye’de felsefe, sosyoloji, edebiyat, sanat dediniz mi, onun sol ile mutlaka bir bağlantısı vardır.
Bu konuya ilişkin Hilmi Ziya Ülken, eş Hatice Hanım faslını bir başka yazıya bırakıp, İsfendiyar ve Tomurcuk’a dönelim.
’78 kuşağı en politik kuşaktır, daha orta okul sıralarından politize olmaya başlayan, sayısız sol hareketlerden birini seçen.
İsfendiyar da HK’liydi bildiğim kadarıyla. Tomurcuk’un babası Mehmet Ali Yalçın, ’60’ların sonu ve ’70’lerde, gelmiş geçmiş, kitapları en çok satan en büyük sol yayınevlerinden birinin MAY Yayınlarının kurucusu. Sonunda Attila Tokatlı ile Sosyalist Kültür Ansiklopedisi çıkaracak kadar. Başarılı bir iş adamı. Çocuklar babalarına ters gider ya, ’50’li yıllarda Mehmet Ali Yalçın, DP yanlısıdır. Babası TKP MK üyelerinden biri olmasına karşın. DP’nin ilk dönemleri iş adamlığı açısından aynı ANAP’ın ya da AKP’nin ilk dönemleri gibi en parlak dönemlerdendi.
MAY Yayınları, eski tüfek dediğimiz 30/40 kuşağının buluşma yeri gibi olmuştu. Mehmet Ali Yalçın, çaktırmadan kol kanat gererdi onlara. Bir anlamda babasına karşı vicdan borcu öder gibiydi. Muhasebeci Teoman Abi de, bir TKP yöneticisinin çile çekmiş oğullarından biriydi.
Ama muhteşem yapıların çöküşü de muhteşem olur. Ecevit döneminin ekonomik krizinin, arkasından 12 Eylül darbesinin faturası çok ağır çıktı MAY Yayınlarına. Yine o dönemin dev yayınevlerinden biri olan Cem Yayınları ile kurdukları CEMMAY dağıtımı, Akşam Kitap Kulübünün şirketi olan Kitapçılık Ltd. Şti’nin hisselerini devrimcilere sattılar. Üçüncü küçük hisse ise Aziz Nesin’de kaldı. 12 Eylül’den kısa süre önce de Mehmet Ali Yalçın, Kültür Bakanı ile randevusu sırasında ya da sonrasında sekteikalpten gitti. Yayıncılığın sorunlarını anlatmaya çalışıyordu. O sırada son derece yüksek faizlerle özel kişilerden borç alma yöntemi vardı. Millet evini satıp, yüksek faizle ödemeler alıyordu geriye. Ne yıllardı!
Kağıt yok! Yayıncılar kağıt sorununu çözmek için şimdiki gibi kooperatif oluşturmaya çalışıyorlar, biz de Hilmi Ziya Ülken’in torunu Tuğrul’un katkısı sayesinde katılıyorduk. O kooperatif de fayda etmedi ya!
Bağdat Caddesi’ndeki büyük kitabevi, daire de gitti bu ekonomik sarmalda, Mehmet Ali Yalçın’ın ölümünden sonra.
Ama CEMMAY’ın tarlası bereketlidir. Oradan da Ankara’da Arkadaş dağıtım yükseliyor, Mehmet Ali Yalçın gibi başarılı bir iş adamlığı örneği sergiliyordu Cumhur Özdemir. Çöküşlerden de ders çıkararak.
İşte bütün bu çöküş döneminde iki ’78’li genç, kendi omuzları üstünde Yalçın Yayınlarını yükseltti. Mehmet Ali Yalçın’ın isyankar kızı Tomurcuk, babasının misyonunu sürdürdü.
2017 şubatında yitirdik İsfendiyar’ı. Hep genç kaldı zihnimde. En son 2015 yılında Türkiye’ye gidebildiğinde bana yeni çıkan son kitabı “Biz Cenneti Yeryüzünde Kuracaktık”ı imzalamıştı.
1970’lerden Gezi’ye gelen, 12 Eylül vahşetini, Türkiye’nin ’90’lı yıllardaki iniş çıkışlarını, sözde Hayata Dönüş kıyımını yansıtan bir roman. Bir anlamda kuşaklar boyu süren bir acının romanı. Dün gece uykum kaçınca yeniden okudum. Sevgili İsfendiyar ve Tomurcuk’u hatırladım.
Evrensel'i Takip Et