02 Ekim 2019 19:10

Veli Göçer

Veli Göçer

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Deprem İstanbul’u şöyle bir yokladı. Bilim adamlarının (Nedense televizyonlarda hiç kadın deprem uzmanı yok) söylediğine göre bilinen sona yaklaşıyoruz. Aslında ülkeyi İstanbul’dan ibaret sayanlar için büyük son 7’den büyük bir deprem, yarısı yıkılmış bir kent ve nedense yüz ölçümleriyle değil sayılarıyla tartışma konusu yapılan toplanma ve barınma alanları. 16 milyon kişinin sokağa çıkacağını düşünürsek balık istifi ayakta dursalar adam başına bir metrekare yer gerekse, 16 bin dönüm alan eder ki, çoğu kupon arazi olarak ekonomiye kazandırılmış(?) alanları çıkarsak İstanbul’da kent içerisinde bu kadar büyük boşluk nerede?

Durum vahim ama sadece İstanbul için değil. Türkiye’de İstanbul dışında çok daha tehlikeli deprem bölgeleri yok mu? Örneğin İzmir, Denizli, Van, Erzincan. Buralarda herhangi bir çalışma var mı? Eski binaları yıkıp yeni binalar yapmak yeterli mi? Yeni binaların deprem kurallarına uygun ölçülerde yapıldığına rantı her şeyin üstünde gören bu ülkede nasıl inanacaksınız? Boşaltılan okul binalarının çoğunun ’99 depreminden sonra yapılmış olduğu ortada. Bu binaları yapanlar, bu ihaleleri o müteahhitlere verenler, o binaları devlet adına müteahhitlerden “Sağlam” diye teslim alanlar nerede? Bu ülkede 3’üncü lig futbol takımının, hatta amatör lig futbol takımının başına gelen teknik direktör bile 2 yenilgiden sonra görevden alınıyor, ’99 yılından bugüne kadar 20 yıl ülkeyi yönetenler, yönetenlerin bir yerlere atayıp yetki verdikleri, hep birlikte deveyi havutu ile götürenler halen yerlerinde oturuyor. Ülkemin 3’üncü amatör lig futbol takımı kadar değeri yok. Bir Avrupa ülkesinde pazar yerinde çatı devrildi diye içişleri bakanı istifa ediyor, biz de son 3 yılda tren kazalarında onlarca insan hayatını kaybediyor ulaştırmadan sorumlu yetkililerde çıt yok. Çıt olmadığı gibi dönemin ulaştırma bakanları “Keh, keh” diye gülünce “Çok esprili” diye yıkanıp, yağlanıyor. Deprem vergisi diye topladıkları 40 milyar lirayı başka işlerde yedikleri yetmemiş gibi, hani utanmasalar “Ölüm ve yıkım depremin fıtratında var” diyecekler tıpkı Soma’da 301 madenci katledilirken dedikleri gibi.

Şimdi her konuda yandaş yorumcular televizyon ekranlarında “Geçmişi unutalım önümüze bakalım” numarasında. Oysa 20 yılda bu işi düzeltemeyenlerin bundan sonraki birkaç yılda bu işi düzeltebileceklerine inanmak için saf ötesi olmak lazım. Beklediğimiz, gariban bir Veli Göçer bulunup hep birlikte üzerine çullanılması değil, önce deprem paralarını başka yerlere harcayanların, kent içine planlı dağılmış toplanma ve barınma alanlarını alışveriş merkezlerine satanların, çürük binalara sağlam raporu verenlerin ve bu adamları, kadınları sırf “partilimiz” diye koruyup kollayanların ceketlerini alıp gitmeleri ve yerlerini insanı paradan daha çok sevenlere bırakmaları.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa