03 Ekim 2019 20:12

YÖK ve üniversiteler 2018: Bilimsel sorgulama değil 10 binlercesine ideolojik soruşturma

YÖK ve üniversiteler 2018: Bilimsel sorgulama değil 10 binlercesine ideolojik soruşturma

Fotoğraf: Envato

Paylaş

YÖK üniversitelerin 2018 yılını,

A.        Eğitim ve Öğretim

B.        Araştırma-Geliştirme, Proje ve Yayın

C.        Uluslararasılaşma

D.        Bütçe ve Finansman

E.        Topluma Hizmet ve Sosyal Sorumluluk

açılarından 55 gösterge ile değerlendirip açıklamış bulunuyor.

Eğitim ve Öğretim niteliği ile ilgili kıstaslardan ikisini

A.10.1 Akademik huzuru bozmaya yönelik, akademik ve idari personel ile öğrencilere ait açılan disiplin soruşturması dosya sayısı”

A.10.2 Akademik huzuru bozmaya yönelik, akademik ve idari personel ile öğrencilere ait sonuçlandırılan disiplin soruşturması dosya sayısı” oluşturmaktadır.

Zahmete girip tek tek üniversite dosyalarına bakıldığında, 110 devlet üniversitesi itibariyle açılan disiplin soruşturması dosya sayısı 8 bin 23 ve sonuçlandırılan disiplin soruşturması dosya sayısı 7 bin 23.

Sayılar dosya bazında verildiğinden bazı dosyalarda birden fazla personel veya öğrenci soruşturma geçirdiğinden 10 binlerce personel veya öğrencinin soruşturma geçirdiği anlaşılmaktadır. Benim tahminim 20 bin civarında olabilir.

KÖKLÜ ÜNİVERSİTELERDE SORUŞTURMA DAHA ÇOK KALİTE GÖSTERGESİ OLSA GEREK

Üniversitelere göre soruşturma dosya sayısına bakıldığında köklü üniversitelerin hemen tamamı listenin üst sıralarında yer alıyorlar.

Karabükte ne varsa soruşturma liderliği 370 soruşturma dosyası ile Karabük Üniversitesinde. Bunu Dokuz Eylül Üniversitesi takip ediyor.

  • Karabük Üniversitesi 370
  • Dokuz Eylül Üniversitesi 337
  • Erciyes Üniversitesi 330
  • Hacettepe Üniversitesi 330
  • Süleyman Demirel Üniversitesi 282
  • Fırat Üniversitesi 244
  • Akdeniz Üniversitesi 238
  • Sivas Cumhuriyet Üniversitesi 221
  • Afyon Kocatepe Üniversitesi 214
  • İstanbul Üniversitesi 212
  • Kocaeli Üniversitesi 202
  • Ankara Üniversitesi 197
  • Manisa Celâl Bayar Üniversitesi 189
  • Sağlık Bilimleri Üniversitesi 184
  • Orta Doğu Teknik Üniversitesi 175
  • Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi 168
  • Atatürk Üniversitesi 146
  • Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 145
  • Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi 143
  • Ege Üniversitesi 141
  • Kırklareli Üniversitesi 136
  • Bitlis Eren Üniversitesi 132
  • Pamukkale Üniversitesi 132
  • Necmettin Erbakan Üniversitesi 123
  • İstanbul Teknik Üniversitesi 117
  • Selçuk Üniversitesi 116

Liste böyle akıp gidiyor.

Görüldüğü gibi eski üniversitelerimizden listenin başında olmayan yok gibi. Dokuz Eylül, Erciyes, Hacettepe, Fırat, Akdeniz, Sivas Cumhuriyet, Van Yüzüncü Yıl, İstanbul, Ankara, ODTÜ, Atatürk, Ege, İTÜ, Selçuk…

Şehir olarak Karabük, Kayseri, İzmir başı çekiyor. Ankara, İstanbul onlarla başa baş sayılır. Manisa, Antalya, Konya, Erzurum, Afyon, Isparta, Eskişehir, Mersin, Van, Siirt… Hiçbir şehrimizin birbirinden aşağı kalır yanı yok, hepsinde öğrenci ve personel soruşturmalardan üzerine düşen payı alıyor.

Köklü üniversiteler listenin başında yer alıyorsa YÖK’ün kalite göstergeleri isabetli sayılır. Çaresiz birkaç öğrencinin gitmek zorunda kaldığı büyük üniversiteler daha çok soruşturulup sorgulanıyor gibi.

BİLİMSEL SORGULAMA İLE SORUŞTURMALAR TERS ORANTILI OLSA GEREK

Daha önemli bir soru ki, bu soruşturmaların içerikleri nedir? Kim hangi akademisyeni, personeli veya öğrenciyi neden dolayı soruşturuyor, kim izliyor, kim şikayet ediyor, kim soruşturmacı oluyor?

Öğrencilerin ve personelin, hoca ve çalışanların soruşturma konu içerikleri nasıl dağılıyor acaba? İnsanlar neden dolayı soruşturuluyor, sorgulanıyor?

Soruşturmalar üniversite ortamını nasıl etkiliyor acaba? Ülkenin bilim, felsefe, sanat, teknoloji, mühendislikteki gelişimini nasıl etkiliyor acaba?

Anladığım o ki, bilimsel sorgulama giderek zayıflıyor, soruşturmalar ise artarak devam ediyor. Yakında soruşturacakları düşünen soran sorgulanacak kimse de kalmayacak gibi, o zaman rahata ereceğiz, huzura çıkıp son cebelleşen bir iki hoca ve öğrencinin de cenaze namazını kılacağız galiba.

İşin özü zaten zar zor oluşan, 12 Eylül’le birlikte zaten ne bilimsel özgürlüğün ne de akademik özerkliğin kaldığı, kırıntı olarak geriye kalan üç beş kuruşluk akademik kültürü de kaybediyoruz, memlekete yazık oluyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa