Umutsuzluk çağının gençleri!
Fotoğraf: Envato
Mafya ve İtalya artık birbirinin içine geçmiş iki kelime gibi algılanıyor. Francis Ford Coppola’nın unutulmaz başyapıtı “Baba”dan bu yana bu ikilinin yarattığı imaj değişmez bir hal aldı. Ancak, dönemin ruhuna uygun bir biçimde bu ikiliye dair mafya anlatıları, ’70’li ve ’80’li yılların ‘stilize’ tarzından oldukça uzak, sert, şiddetli ve çok daha ‘gerçekçi’ duruyor. Roberto Saviano’nun aynı adlı romanından Matteo Garrone tarafından sinemaya aktarılan, daha sonraları dizisi de yapılan “Gomorra” merkezine Napoli’deki mafyatik şiddeti alan bunu da gençler üzerinden anlatan çarpıcı bir yapımdı.
Yine Roberto Saviano romanından uyarlama, bu yıl Berlin’de en iyi senaryo ödülü sahibi bir başka film salonlara konuk oluyor bu hafta. İtalyan sinemasının yükselen yıldızlarından Claudio Giovannesi’nin yönetmen koltuğunda oturduğu “Piranalar” bir kez daha Napoli’nin arka sokaklarında mafyacılık oynayan gençlerin dünyasına davet ediyor bizleri. “Piranalar”, William Golding’in 1990’da Harry Hook tarafından sinemaya aktarılan romanı “Sineklerin Tanrısı”nı çağrıştırıyor ilk başta. Küçük zaferlerini kutlayan bir grup gencin ateşin etrafında dans ederek yaptığı kutlamaya şahitlik ediyoruz. Bu zaten açık bir gönderme. Ama film, “Sineklerin Tanrısı”nda olduğu gibi bu yoğunlaşmış şiddet duygusunun insanın doğası gereği olduğu fikrinde değil. Nicola’nın önderlik ettiği küçük bir çetenin, bir yandan neoliberal dünyanın yarattığı arzuları giderme heveslerini, diğer yandan mafya dünyasının içinde ortaya çıkan boşluklardan yararlanarak yükselişlerini takip ediyoruz.
Yönetmen Claudio Giovannesi, küçük işler peşinde koşan bu çetenin günlük hayatının içine sokuyor seyirciyi öncelikle. İtalyan Yeni Gerçekçiliği kadar sokağın içinde ama bu dönemin sinemasının alametifarikası haline gelen omuz kamerasıyla hareketli görüntülerle bir belgesel duygusu yaratan karma bir estetik tercihi var yönetmenin. Nicola ve arkadaşlarının yoksullukları değil bütün mesele, yoksunlukları aslında onları motive eden şey. Pahalı cep telefonunun, marka ayakkabının, ‘seviyeli’ bir muhitin, parlak bir saatin statü olarak kabul edildiği bir kültürel/ ekonomik iklimde bunlara ulaşmanın en kısa ve kahramanlarımız için biricik yolu ‘mafyatik’ yöntemler olmak zorunda.
Küçük olanları kapıdan çeviren gece kulübünün özel bölümde ağırlanmak için yaşınızın değil, paranızın yetmesi gerekiyor çünkü. Yeni nesil mafya grupları, kendilerinden öncekiler gibi suçlarını saklamak yerine göstermeyi (Medya çağında görünür olmayı) tercih ediyorlar. Bir önceki kuşak gibi, işleri yer altından yürütmek, kendi ellerini kirletmemek gibi dertleri yok. Göbeklerini bizzat kendileri kesiyorlar. ‘Ustaları’ gibi toplumda saygınlık aramak gibi gayeleri de yok. Bu bakımdan “Piranalar”ın en azından sinemada mafyanın dönüşümünü göstermek açısından bir işlevi var.
Eski usul filmlerde, mafyatik bir ekonomik düzenin inşası ve bunun gruplar arasında paylaşımını izlerdik. Üstelik bu düzenin en yukarıdan başlayarak mafyanın kendisini var ettiği toplum tabanına da ‘refah’ getiren bir yanı vardı. Şimdiki nesil, kendisinden başka hiçbir şeyi düşünmüyor, ona karşı sorumluluk hissetmiyor. Dolayısıyla ortaya çıkan ekonomik yapı bir önceki kuşakta olduğu gibi yapısal olmaktan uzak, daha çok yağma ve vurgun üzerine kuruluyor. Ama filmin özellikle ilk yarısı karakterlerini yargılamak yerine, onları bu yola sürükleyen açmazları, ellerinde başka bir şansın olmayışını ustaca gösteriyor.
Filmin sıkıntısı, finale doğru hem karakterlerini hem kendisini bir kısır döngünün içine sokması. Hikayenin genişleyen hacminin durduğu noktada, karakterlerin (ve hikayenin) giderek kapana kısılan, kısıldıkça da daha saldırganlaşan bir içe kapanmaya doğru gideceği hissi uyanıyor ancak filmin bunu tam olarak karşıladığını söylemek zor. Hal böyle olunca üçte ikilik bölümde yarattığı etkiyi kaybetmeye başlayan film, umarsız bir şiddete, klişe bir aşka, suni gerilimlere meylediyor. Öngörülebilir hale geliyor.
Yine de oyuncularının büyük çoğunluğu bölgede yaşayan amatör gençlerden oluşturulan filmin atmosfer duygusunu, bugünün gençliğini anlamak içi yarattığı olanakları es geçmemek gerek. Haftanın dikkat çeken seçeneklerinden birisi olduğu kesin.
PİRANALAR
ORİJİNAL ADI: La Paranza Dei Bambini
YÖNETMEN: Claudio Giovannesi
OYUNCULAR: Francesco Di Napoli, Viviana Aprea, Mattia Piano Del Balzo, Ciro Vecchione, Ciro Pellechia, Ar Tem
YAPIM: 2018 İtalya
SÜRE: 112 dk.
- Uçucu bir peri masalı 02 Kasım 2024 04:15
- Altın Koza ve kronik festival problemleri 05 Ekim 2024 04:30
- Dibini görmeyen... 31 Ağustos 2024 04:25
- Silahlı kuvvetler sermayeye hükmetmeye yelteniyor! 10 Ağustos 2024 04:50
- ‘The Boys’ evreni nasıl kuruldu? 03 Ağustos 2024 04:15
- Roma’nın gurbet kuşları! 27 Temmuz 2024 04:25
- En güzeli uzaktan sevmek belki… 20 Temmuz 2024 04:42
- Analardır, adam eden adamı! 13 Temmuz 2024 04:40
- Amerika kimin rüyası? 06 Temmuz 2024 04:46
- Türkiye’nin film festivali rejimi 11 Mayıs 2024 04:15
- Müslüm’ün yapımcısından: Amy Winehouse! 04 Mayıs 2024 04:37
- Dublörün derdinden dublör anlar 27 Nisan 2024 04:15