İflah etmez AKP operasyonda!..
Fotoğraf: Envato
Derdi bize mi düştü diyeceksiniz; ama ne AKP’nin hali hal ve hele ne de “Reis”ininki!
Derdi bizim değil tabii. Ancak yakın gelecek bakımından, ülkeyi yönetenlerin durumu ve eğilimleriyle yapabileceklerini gerçekçi değerlendirmek önemsiz sayılamaz.
Hafta sonu CHP ile AKP’nin iç tartışma/istişare “kampları” vardı. CHP huzurlu ve atak, AKP ise gergin ve savunmada görüntüsü verdi.
AKP ve lideri yine esip gürleme eğilimindeydi, ama rüzgar tersten estiğinden eski havası yoktu.
Doğurmakta olduğu iki yeni partinin soluğu da AKP’nin ensesinde hissediliyordu, ancak bu doğumları da koşullayıp cesaretlendiren güç kaybı ve nedeni olan işlerin kötü gidiyor olması asıl moralsizlik kaynağıydı. Öyle ki; kapanış konuşmasında Erdoğan, “Buradaki çalışmalarımızda şunu gördüm; fitne bayağı egemen. Fitnenin egemen olduğu yerden de ne hayır ne bereket çıkar.” demekten kendini alamadı. Belli ki, AKP’de moraller fevkalade fena! Baksanıza, lideri bile “Hayır etmez” ve “bereketsiz” buluyor.
Nasıl bulmasın? Yeni doğumları tetikleyen son seçim yenilgisi ve Ankara’yla İstanbul’un kaybı AKP’lilerde moral bırakmamıştı. Moral vermek için göz göre göre gerçeği ters-yüz etme ihtiyacı duyuyordu: “AK Parti’nin girdiği tüm milletvekili ve mahalli idareler seçimlerindeki genel seviyesinin gerisine düşmedik.” Hayda! Ne demek “düşmedik”?! Hem 40 küsurlardan 30’lara düştü AKP, hem de düşme sürüyor.
Ancak Erdoğan, az sayıda olmayan AKP’liye “yahu bu ‘Reis’ de ne diyor?” dedirtmeyi göze alarak ısrardaydı: “Bu seçimlerin en çok tartışılan yerleri Ankara ve İstanbul’du. İstanbul’da da Ankara’da da belediye meclisini AK Parti açık ara yönetiyor. Bunu gündemde tutmamız gerekiyor. Ortada asla bir başarısızlık, telafi edilemeyecek bir yıkım olmadığını önce kendimize, sonra milletimize anlatacağız.” Mecbur “Reis”, çünkü görüyor ki, artık önce gardları düşmeye başlamış AKP’lilere anlatmak, AKP’lileri kendilerine ve “davalarına” inandırmak şart olmuş. Görmüyor musunuz, “Reis” bile “Gerisine düşmedik”, “Biz yönetiyoruz” falan derken, belli ki kendisi de söylediklerine inanmıyor: “Telafi edilemeyecek yıkım yok”muş! Yani demek ki belirli bir yıkım var!
Daha sırada, “Fırat’ın doğusu” ve Amerikalılara eylülün sonuna kadar “mühlet” verilen “güvenli bölge” konusu var. “Bir ukala güvenli bölgeyi ABD’nin kendisi planlamış...” diyormuş. “Reis” çok alınmış. Olur muymuş! Sanki önerinin kimin politikası doğrultusunda olduğu değil, kimin tarafından yapıldığı önemliymiş gibi, “Ben önerdim Sayın Obama’ya” diyor. Ve sonra, üstelik “Trump dediğimiz noktaya gel”miş ve “Fırat’ın doğusundan çekilmeyi gündeme getir”miş. “Ama Sayın Trump’ın yanındakiler talimata uymuş değiller”miş!
Çıkarlar ve politikalar önemli olmadığı gibi, yapılanlar da önemli değil anlaşılan. Varsa yoksa kim ne demiş, ne söylemiş! Asıl kimin ne söylediğinin hiç önemi yoktur! Özellikle dış politikada adama külahını ters giydirirler! Hele dünyayı paylaşma peşindeki ABD ile aşık atmaya kalkışılıyorsa!
Trump ne demişe boş verip ABD ne yapıyor, ona bakacaksın!
İşte ABD yine emperyalistliğini yapıp, Türkiye’yi tümden karşısına almaktansa, onca destek vaat ettiği PYD/YPG’yi kaderine terk ederek, “Ben çekiliyorum, sorumluluk Türkiye’nin” dedi. “Gireceğim de gireceğim” denip durulmuştu. Mecbur girilecek artık. Girilecek de, bu kimin politikası olacak, Türkiye’nin mi? İki büyük emperyalist ABD ile Rusya Suriye’nin kuzeyini Türkiye’ye yedirirler mi? Rusya ABD ile arasını açmaya çalışıyordu, şimdi ABD aynı şeyi yapıp Türkiye’ye kendisini ve politikalarını dayatma taktiğine geçti. AKP sözde buradan iflah olacak!
Üstelik pazarlık halkların canı kanı üzerinde.
Asıl mesele de burada. İçeride de öyle.
Eskiden AKP’nin desteği boldu ve AKP’ye kafa tutulmazdı. Eylem yapan devrimciler saldırıya uğrardı. Ya şimdi? Kaz Dağları bile dolup taşıyor. Artık herkes hak aramada. Hak arayışları toplumsallaşıyor. Okullarını velilerle çocukları savunuyor. Polis KHK mağdurlarına saldırıyor. Kaymakam ve sonra Vali Soma madencilerinin yürüyüşlerine yasak koyuyor. Hatay’da aile hekimlerini hastaneden polis zorla atıyor.
Halkın mücadeleye yönelmesi, AKP’nin iflah etmez oluşunun temel nedenidir.
- Gündem ve saptırma... 14 Ocak 2025 04:53
- Öcalan görüşmeleri ve CHP 07 Ocak 2025 05:17
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50