Her şey çok açık ve seçik ortada!
Somalı maden işçilerini, hepimiz biliyoruz.
Onları;
2014 yılında, Soma AŞ’nin bir sömürü cehennemi, bir ölüm çukuru haline getirilen maden ocağında, göz göre göre 301 madencinin katledildiği facianın,3 bin 500 maden işçisinin, patron tarafından, cep telefonlarına mesajla işten atılmasının,Patron ve sınıf haini Türkiye Maden-İş yöneticileri işçilere ödenmesi gerekli tazminatı iş birliği ile ödememelerinin, Soma katliamı davasında, katliam sorumlularına ödül gibi cezalar verilmesinin mağdurları olarak tanıyoruz.
İşte bu Somalı maden işçileri, bir zamandan beri seslerini duyurmak için Ankara’ya yürümeye kara vermişlerdi.
İşçilerin yürüyüşe başlarken ellerindeki pankart her şeyi açıklıyordu:
“SESİMİZİ DUYAN VAR MI? PATRON ÇALDI, SARI SENDİKA SATTI, TKİ İZLEDİ, YARGI GÖRMEDİ, SİYASET DUYMADI!”
Ama bütün bunları duymayan devlet, onlar yürüyüşe kalkınca, Soma Kaymakamı işçilerin, yürümesini yasakladı.
İşçiler durmadı; mahkemeye başvurdular, mahkeme işçilerin haklarını haykırmak için yürümesinin yasaya aykırı olmadığına karar verdi.
Ama işçiler su sefer de Manisa’nın Kırkağaç ilçesi sınırlarına girince jandarma tarafından durduruldu!
Gerekçe Soma Kaymakamının gerekçesiydi.
“Mahkeme kararı bizi bağlamaz” diyordu jandarma komutanı.
Demek ki memleket derebeyliklere bölünmüş de Somalı işçilerin haberi yokmuş!
Oysa 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nın 3.maddesi çok açık: “...Herkes önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”
Yasa bu hakkın ertelenmesini ve yasaklanma şartlarını da “Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması” amaçlarıyla sınırlıyor.
Bu açık hükümler karşısında jandarma ve kaymakamların yasayı ve mahkeme kararını da açıkça ihlal ettiklerini söylemek için hukukçu olmaya gerek yoktur. Çünkü Somalı işçilerin Ankara’ya yürümeleri, yasanın sözünü ettiği hiçbir sınırlamayı bozmamaktadır. Mahkeme kararı bunu açıkça göstermektedir.
Şimdi okuyucularımız, “Bu ülkede metal, cam, lastik, metal...demeden işçisinin grevlerini hükümetlerin, ‘ulusal güvenliği bozucu’ bulunarak her ciddi grevi bile yasakladığını” belirterek, “Hangi yasal haktan söz ediyorsun” diyeceklerdir. Ama işçiler, emekçiler, mücadele içinde elbette ki kendilerini yasalarla sınırlamadan ama aynı zamanda yasal haklarını da sonuna kadar kullanmaktan geri durmamak zorundadırlar.
Nitekim şimdi Somalı işçiler, yasal haklarını kullanarak ve Soma Kaymakamlığının yasa dışı tutumunu mahkeme kararıyla aşarak Kırkağaç sınırına gelmişlerdir. Ve şimdi Kırkağaç kaymakamı ve jandarması; hem Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nın tanıdığı hakkı hem de mahkemenin kararını açıkça çiğneyen bir konuma düşmüşlerdir.
Geçilen her ilçede yeniden mahkeme çıkarılamayacağına göre, Somalı işçiler elbette ki bugün yeni bir adım atmakla karşı karşıyadırlar. Ve muhtemeldir ki, bu kararlarının ne olacağını da yakında göreceğiz.
Soma işçilerine yapılanlara bakınca; “Demek ki, kaymakamlar, emniyet görevlileri ve onların şahsında devlet, vatandaşların eyleme geçmesinden son derece rahatsızdır” denebilirse de gerçek pek de öyle değildir.
Örneğin İstanbul’da, yasal olmayan yollardan ve tamamen siyasi amaçlarla işe alındığı için İBB’den çıkarılan bir gurup işçi haftalardır İBB önünde eylemdedir. Yine Diyarbakır’da HDP önünde, çocuklarının HDP tarafından dağa çıkarıldığını iddia eden bir grup aile de haftalardır HDP’nin çalışmalarını önleyecek biçimde HDP önünde “oturma eylemi” yapmaktadır. Ki bu iki eylemci grup da Cumhurbaşkanından başlayarak en yüksek makamlar tarafından desteklenmektedir.
Demek ki, suçlanan “Eylem yapılması değil eylemin ne amaçla yapıldığı”dır! Eğer AKP-MHP ittifakının, hükümetin politikalarını desteklemek için eylem yapıyorsanız yasal mı değil mi demeden destek görüyorsunuz. Eğer bir hak mücadelesi sürdürüyorsanız, parmağını kıpırdatsanız, kaşınızı kaldırsanız, suçlu görülüp engellenmek için kaymakam, polis, jandarma üstünüze salınıyor.
Her şey bu kadar açık ve seçik!
Bunu aşmanın tek yolu da haklarını savunmada ısrar ve haklarını savunmak isteyenlerin birliği ve ortak mücadelesidir.
Bu da çok açık ve seçik!
Evrensel'i Takip Et