16 Ekim 2019 00:03

İçeriye başka dışarıya başka

İçeriye başka dışarıya başka

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP iktidarı Suriye’ye girmesinin gerekçelerini dışarıya başka, içeriye başka türlü anlatıyor.

AKP sözcüleri bize PKK’nin Suriye’nin kuzeyinde bir “terör devleti” kurduğunu, buna müsaade edilemeyeceğini ve bu durumun Türkiye açısından beka meselesi olduğunu söylüyor.

Dışarıya ise Suriye’den savaş nedeniyle kaçmak zorunda kalan savaş mağdurlarına kimsenin sahip çıkmadığını, Türkiye’nin misafirperverliği ve insani duygulara sahip olması nedeniyle 3 milyon 600 bin Suriyeliyi kabul ettiğini, onların her türlü ihtiyaçlarını giderdiğini, 40 milyar dolar harcadığını, mağdur Suriyelilerin ihtiyaçları için kimsenin kendilerine destek olmadığını, Suriyelileri Türkiye tutmasa hepsinin Avrupa’ya gideceğini ve büyük bir sorunla karşılaşacaklarını, Türkiye’nin IŞİD’e karşı ilk andan bu yana en şiddetli mücadele veren ülke olduğunu, Suriye’ye girerek IŞİD ile mücadeleye devam edeceğini ve onları cezaevlerinde tutacağını, rehabilite edeceğini, 3 milyon 600 bin Suriyeliye ülkelerine geri dönmelerinin olanaklarını yaratacağını falan söylüyor.

AKP iktidarının içeride başka, dışarıda başka gerekçeleri elbette kendi içinde çelişkilerle dolu ve pek çok kişi açısından çok inandırıcı değil.

İçerideki gerekçeler açısından bakarsak; AKP iktidarı Suriye’ye giriş gerekçesi olarak “sıcak takip” dedi. Çünkü, komşu bir ülkede bir terör devleti kuruluyor diye komşu ülkeye askerlerinizi sokamaz, ülkenize komşu ya da sınırdaş bir ülke saldırmadıkça, siz de ona karşı askeri harekat yapamazsınız. Ülkenizin dört bir yanı düşman devletlerle dahi çevrilmiş olabilir (Ki zaman zaman siz de bütün komşularınızı düşman ilan ediyorsunuz) onlar size saldırmazsa siz de saldıramazsınız. Saldırırsanız, saldırgan siz olursunuz ve bütün dünya sizi kınar, bir kısmı yaptırımlara başvurur, hatta size karşı silahlı güç kullananlar dahi olabilir. Dünyaya ilan ettiğiniz resmi gerekçe; yani “sıcak takip” de pek inandırıcı bir gerekçe değil. Çünkü, Suriye’nin Kuzeyinden, YPG/PYD veya SDG’den size karşı bir askeri saldırı olmamış şimdiye kadar. Hatta, IŞİD tarafından Kobanê kuşatıldığında siz sınırlarınızı açmış, YPG/PYD askeri güçlerinin Kobanê’ye desteğe gitmesini sağlamışsınız. Terörist dediğiniz güçlerin sözcüsü Salih Müslüm’i Ankara’da ağırlamışsınız.

Dışarıya anlattığınız gerekçeler de inandırıcı değil. IŞİD ile savaşacağım, siz onların Suriye’ye gitmesini engellemediniz falan diyorsunuz ama daha iki gün önce IŞİD’in Telafer Emiri’nin Ankara Keçiören Semti’ndeki evinde hapsedilmiş ve köle olarak kullanılan bir Êzidî kadını kardeşinin kaçırdığı, kurtardığı haberini herkes okudu. IŞİD Emiri senin başkentinde ikamet ediyor hâlâ. Gaziantep’te kime sorsanız IŞİD’çilerin oturduğu evleri gösterir size. Daha altı gün önce 103 kişinin öldüğü Ankara Garı Katliamı’nın dördüncü yılıydı. Davanın müdahil avukatları davayı anlatan bir kitap yayımladılar, pek çok il ve ilçede seminer ya da panellerde, basın açıklamalarında anlattılar dosyadaki bilgileri. IŞİD üyelerinin nasıl korunduğunu, hepsinin isimlerinin, ev adreslerinin bilinmesine rağmen faaliyetlerine göz yumulduğunu, dönemin Başbakanı’nın kendilerini patlatmadıkları sürece gözaltına alamayız dediğini, dosyada sınırdaki komutanla IŞİD yöneticisinin telefon konuşmalarının tapelerinin bulunduğunu vb. anlattılar. Esad’ı devireceğim, bilmem kaç saat ya da günde Şam’a girip Emevi Camii’nde cuma namazı kılacağım sevdası ile cihatçı milisleri eğitip, donattığınızı ve ÖSO, SMO gibi isimler takarak Suriye’ye gönderdiğinizi herkes bilmiyor mu?

İçeride ve dışarıda pek çok kişi sizi bitmekte olan bir savaşı, savaşa direk taraf olarak devam ettirmeye çalışan devlet olarak görüyor. SDG’yi terörist olarak tanıyorsunuz, Esad iktidarını tanımıyorsunuz, Suriye Milli Ordusu adını taktığınız silahlı güçlerle Suriye’ye giriyorsunuz ve orada yeni bir iktidar oluşturmaya çalışıyorsunuz. Dışarıdan böyle görünüyorsunuz. İçerideki insanlardan önemli bir kısmı da harekatı böyle değerlendiriyor.

İçteki ve dıştaki gerekçeler haklı değil.

Haklı olmayan bir davayı savunmak da kolay değil.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa