16 Ekim 2019

Bumerang etkisi: Savaş

Tuhaf bir ülkeyiz. Helal ilaç tartışmasını ‘domuz katkısı’ bağlamında manşetlerine taşıyanların, afiyetle insan eti ile beslenen balık yediği bir ahvaldeyiz: ‘Yıllardır Akdeniz’de mülteciler balıklara yem kılınıyor’.

Savaş, çatışma dönemleri böyledir işte. Uzun mu uzun sokağa çıkma yasağında, Cizre’de ölen yavrusunu buzdolabında saklayan bir annenin varlığında, utanmazca buzdolaplarımızdan yemek yiyen “et ve tırnağız”: Buzdolapları bu ülkede insan eti kokmaya devam ediyor.

Anladık, ‘bağzılarımız’ savaş, çatışma ile ilgilenmiyor. Oysa, Tolstoy tarihin derinliklerinden edebiyat ile uyarmaya devam ediyor: “Siz savaşla ilgilenmiyor olabilirsiniz ama savaş sizinle ilgilenecektir”

Savaş, salt asker kılarak, sakat bırakıp öldürerek ilgilenmiyor elbet. Çatışmanın ırağındaki evlerde de buzdolaplarına sirayet ediyor. Misal 1980’lerde ne yiyorduk et olarak, 1990’larda ve günümüzde ne?  Sözüm bugün olduğu gibi dün de savaş ve çatışmanın kendi dışında, uzağında olduğunu vehmedenlere: Köyleri yakılıp yıkılan, yaylaya çıkması yasaklanan, zorla göç ettirilen dört milyon Kürt esas olarak hayvancılıkla ilgileniyordu. Zorunlu göç ile bir anda ülkede koyun sayısı yarıdan da fazla azaldı. Bülent Şık’ın da belirttiği üzere “Devlet telafiyi ithal büyükbaş hayvancılığı teşvik etmekte buldu bulmasına ama Anadolu’nun kısa otları ile beslenmeye uyumsuzdular”. Hal böyle olunca genetiği değiştirilmiş (GDO’lu) tahıl ithali devreye sokuldu. “Bu hayvanlarda sağlık sorunlarına yol açınca da kullanılan antibiyotik ve kimi ilaçların gıdalarda bıraktığı kalıntılar” ise gıda güvencesinde süregiden bir soruna evrildi. Ve geldik bugüne: Türkiye geçen yıl Avrupa’nın en obez yani şişko ülkesi, yetmedi şeker hastalığında ilk üçte. Sahi, hâlâ ‘Savaştan bana ne’ diyenlerden misiniz?

2017 Halk Sağlığı 19. Kongresi Sonuç Bildirgesi,  “Savaş, silahlı çatışma, şiddet tartışmasız bir şekilde bir halk sağlığı sorunudur” demekte. Bu bilimsel çıktıyı ifade eden TTB (Türk Tabipleri Birliği) başkan ve Merkez Konsey üyeleri yargılanıp ceza aldılar. Oysa:

  • ”BM’ye göre çevre sorunlarının yüzde 34’ün nedeni savaş ve silahlar”.
  • FAO’nun 2016 tahminleri, “Dünyada 815 milyon insanın yani her dokuz kişiden birinin yetersiz beslendiğini, bunların çoğunluğunun (489 milyon) çatışma, şiddet ve kırılganlıkla mücadele eden ülkelerde yaşadığını” gösteriyor.
  • Dünya Gıda Güvenliği ve Beslenme Durumu Raporu’nda da (FAO, 2017) belirtildiği üzere son yıllarda “Gıda fiyatlarındaki artışlar 40’ı aşkın ülkede gıdaya dair isyan ve protestoların tetikleyicisi”.
  • Halen, beş yaş altındaki bodur çocukların yüzde 75’i çatışmalardan etkilenen ülkelerde yaşamakta.
  • 20 yıllık savaşın Irak’a faturası 2014 yılı itibarı ile “5 yaş altında 1.5 milyon malnütrisyonlu çoçuk”. Yine, savaş yıllarında Irak’ta bir yaş altı her sekiz çocuktan biri öldü.

Riskin doğası çok etkenlidir, dolayısı ile bu riskler birbirine eklenebileceği gibi, birbirini etkileyebilir de. Savaş bitse de yol açtığı insani kriz dinmez: Misal, Hiroşima, Vietnam, Irak...

Hasılı: “Savaş ciddi bir halk sağlığı sorunudur” ve bumerang misali döner de döner...

Öyleyse, ‘barış hemen şimdi’.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et