"Subliminal mesajlar" meselesi (1)
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Son zamanlarda ülke genelinde hayli bol, hayli bereketli sloganların bini bir para! Akşamdan sabaha birbirinin peşi sıra neredeyse kuyruk oluşturan sloganlar eşliğinde memleketimizin gerek siyasi gerekse ekonomik alandaki gidişatının hangi kulvarlara doğru yol aldığını elimizdeki boz bulanık merceklerle izlemeye çalışıyoruz...
El alemin oğulları, kızları, kaynana veya görümceleri, amca, dayı, yeğen ya da dünürleri, velhasılıkelam takım taklavat, cümbür cemaat hepsi birden hangi nedenlerle, hangi gerekçelerle, hangi hince, şeytanca hesaplar sonucunda ne derlerse desinler, ülkemizin sathında yıllardan beri değişmeyen, hatta çınar, kayın, köknar, meşe, ceviz, zeytin ağaçları gibi kök salıp giderek gelişen en babayani, en hassas gerçek şu ki; demokrasiden, insan haklarından, adaletten, özellikle de “sosyal adalet”ten yana bol kepçeyle donatılmış ülkemizde; isteyen her vatandaş dilediği yerde, dilediği zaman, dilediği konularda fikirlerini her ortamda sebilullah paylaşıp, bu baptaki düşüncelerini Anayasa’mızın hükümleri doğrultusunda yerine getirmekte serbest olduğu gibi, keza fikirlerini destekleyen cafcaflı cümlelerini de, yine istediği sloganlarla pekiştirip, dolayısıyla bunun keyfini de amiyane deyimiyle sapına kadar kullanmakta hem hür, hemi de özgürdür elhamdülillah!
Nitekim...Yine Anayasa’mızın yanı sıra, keza son zamanlarda onun “mütemmim cüz”ü, niteliğindeki “torba, telis” yasaları sayesinde, “kanun hükmündeki kararnameler” doğrultusunda her yurttaş elindeki boş filesiyle çarşıda, pazarda volta atıp, “halk ekmek” kuyruklarında sabahlayıp, “millet bahçeleri”ndeki kırık dökük sıralarda pinekleyip hatta bu arada canı isterse sadece hindi gibi düşünmekle yetinmeyip, bunun yerine ülkemizin her yanında, her yöresinde, hemen her alanda hüküm süren bu dört dörtlük ‘hürriyet” ortamından anasının ak sütü gibi yararlanabilir; eh tabii ki, hudutları, sınırları, aslı astarı kimi yetkili zevat tarafından kırmızı çizgilerle belirlenen “yerli ve milli” enlem ve boylamlarda olmak şartıyla!
Bereketini, lütfunu milletimizin kahir ekseriyetinden esirgemeyen yüceler yücesi tanrımızın, bizlere ihsan ettiği bu özgürlük çeşmesinden kana kana içmek isteyen her vatandaş, eğer becerebilirse, eğer gerçekten de yetenekliyse, o zaman isterse baykuş, isterse keklik veya bülbül gibi ötebileceği gibi, keza isterse kurt postuna bürünüp, kış yaz demeden ülkemizin dağlarından herhangi birine tırmanıp, ardından da dilediğince uluyabilir ama, yeter ki bu davranışlarıyla ona buna, sağa sola gizliden gizliye “subliminal” mesaj yollamaya kalkışmasın!..
Öyleyse?
Öyleyse, devamı haftaya Kirvem!..
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30