28 Ekim 2019 00:05

Şili’de rüzgar tufana dönüşürken

Şili’de rüzgar tufana dönüşürken

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen yazıda, Ekvador Başkanı Lenin Moreno’nun göreve geldiğinde kapıldığı rüzgarın artık bugün bütün bölgede karşı yönden esiyor olduğunu belirtmiştik. Bu rüzgarın Ekvador’da çoktan tufan halini aldığını da eklemiştik. Moreno en sonunda yerli liderleri ve gösterilere katılanların temsilcileri ile görüşme yapmayı, IMF programında öngörülen önlemleri geri çekmeyi kabul etti. Ancak her halükarda tufana dönüşen o rüzgar, Ekvador’da siyasi iktidarın kökünü zayıflatmıştır, yıkılacağı gün yakındır.

O karşı rüzgar ise esmeye, sertleşmeye, yeni tufanlar yaratmaya devam ediyor. Şili’de, hiç de beklenmedik bir anda kendini göstermesine şaşırmalı mı? 30 yıldır ülkenin görmediği bir toplumsal patlama, 3 milyonluk Santiago’da 1 milyon kişinin Piñera hükümetine karşı sokağa çıkması, ne olursa olsun inanılmaz bir görüntü. Hükümetin artan çaresizliği ise attığı her adımda kendini gösteriyor. Metro fiyatlarının artırılmasına karşı lise öğrencilerinin başlattığı küçük çaplı olaylar ivme kazandığında arkasına askerleri alan Başkan, bir savaş içinde olduklarını söylemişti. Duyanları şok eden bu açıklamayı olağanüstü hal ilan edilmesi ve sokağa çıkma yasaklarının ardı ardına, neredeyse Şili’nin tamamına yayılması izledi.

Halen Pinochet Anayasasının geçerli olduğu Şili’de gösterilere katılanlara karşı savaş ilan etmek ve askerleri sokağa indirmek bugün için ters tepmişe benziyor. Piñera önce zamları geri almak durumunda kaldı, daha sonra asgari ücretlerde artışı da içeren sosyal bir paket açıklamanın ve özür dilemenin çözüm olacağını düşündü. Sokağa çıkma yasakları, ülkede mal dağıtımını etkileyerek market ve pazarlarda gıda ürünlerinin bulunmamasına, ilaç ve tıbbi ekipman problemlerinin ortaya çıkmasına sebep oldu. Ancak askerlerin insanları gece baskınları ile evlerinden aldığı, binlerce gözaltının ve tutuklamanın yaşandığı savaşı Piñera kaybetmiş görünüyor. Kaybetmiş olacak ki şimdi de tüm kabinesini görevden almak zorunda kaldı.

Latin Amerika’nın istikrar adası, en gelişmiş, zengin ve düzenli ülkesi olarak gösterilen Şili’de olayların toplu taşımadaki fiyatların artırılmasıyla başladığını söylemek mümkün değil. Şili, Pinochet diktatörlüğünün itinayla dizayn ettiği politik ve ekonomik yapı içerisinde, bölgede gelir dağılımının en eşitsiz ülkelerinden biri olma özelliğine sahip. Diğer bölge ülkeleri ile mukayese edildiğinde Şili’de neoliberal proje hiçbir dönemde yumuşatılma sürecinden geçmedi. Gösterilerde genel talepler olarak emeklilik, eğitim, sağlık hizmetleri ve ücretlerde iyileşmenin işaret edilmesi bu açıdan şaşırtıcı değil. Pinochet döneminde konsolide olmuş neoliberal yapının neredeyse yarım asırda çözdüğü toplumsal kazanımların bu toplumsal patlamayı yaratan temel saik olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Kapitalizmin neoliberal formu, onurlu bir yaşamın en basit gereklerini de söküp attı. X, Y, Z kuşağı, internet nesli olarak küçümsenen gençlik ise anne-babalarının kabul ettiği koşulları reddediyor, onurlu yaşam talebinden geri adım atmıyor.

Bu noktada iki hususun altını çizmek gerekir. Başta da belirttiğimiz bu karşı rüzgar Ekvador’da değil, Meksika’da, Arjantin’de, Brezilya’da uzun zamandır sertleşmekteydi ve bu durumu sosyoekonomik koşulları içerisinde tanımlamak gerekir. Toplumsal huzursuzluk önce Meksika’da, 27 Ekimde yapılacak seçimlerde de büyük ihtimalle Arjantin’de iktidar değişikliğine evrilmişti. Brezilya’da ise sağ blok iktidarını, Lula’yı hapiste tutarak kontrol edebiliyor. Bu açıdan bakıldığında, “İkinci bir ilerici dalganın başında mıyız?” sorusu akıllara geliyor.

Hiç şüphesiz Allende’nin son sözlerinde inançla söylediği gibi er ya da geç özgür insanın daha iyi bir toplum kurmak için yürüyeceği büyük caddeler açılacaktır. Ancak bu muhtemel yeni dalga üzerine düşünürken akıllardan çıkarılmaması gereken ikinci olgu, sağın aşırı-sağla ittifak kurmaktan çekinmeyip kısa sürede ne kadar güçlü bir biçimde konsolide olduğudur. Amerikan Devletleri Örgütünün (OEA) Bolivya’daki seçimler ve Ekvador-Şili’deki olaylara karşı tutumu, sağın ve aşırı sağın sahip olduğu uluslararası ağ ve ilişkilerin, kaynak ve kapasitenin bu süreçte kullanılacağını gösteriyor. İkinci muhtemel ilerici dalga, bölgede arka arkaya ortaya çıkan toplumsal hareketlilik rüzgarı şeklinde değil, ancak halkın gücünün dönüştüğü tufan durumunda başarılı olacaktır. Ve tabi, o tufanın yıkıntıları üzerine gerçekten yeni bir toplum inşa edilebilirse…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa