Şampiyonsuz başkent
Cumhuriyetin 96. yılına girişimizi ifade eden bugün, biraz da cumhuriyet dokusunu yakalayabilmek adına yakın geçmişten bazı enstantaneleri paylaşmak; eski belediye başkanlarından Melih Gökçek’in deyimi ile “Dünya üzerinde şampiyonu olmayan tek başkent” hakkında bazı satırbaşlarını paylaşmak istedim. Bakalım yakın geçmişimizde Ankara futbolunda hangi ilginç hadiseler vuku bulmuş?
Petrol Ofisi’nin kapatılması
Gökhan Ünal ve Umut Bulut gibi futbolcuları yetiştiren, profesyonel liglerde hayli uzun süre mücadele veren Petrol Ofisi Spor, 2009 yılında TFF’ye açtığı dava nedeniyle kapatıldı. Bu işin iç yüzü, biraz çetrefilli. Kulübün o dönemki Başkanı Şahin Ulu, lige katılım payı adı altında kulüplerden alınan paranın usulsüz olduğunu savunup dava açıyor. Fakat TFF, kendi iç hukuk sistemi olan ve dolayısıyla dışarıdan hukuki bir biçimde sorgulanamayacak bir yapıya sahip. Şahin Ulu’nun davasını geri çekmemesi üzerine kulüp tescil talimatları gereği kırmızı beyazlı takımın tescilini iptal ediveriyorlar.
Şekerspor’un isim değişiklikleri
Bir dönemler Sergen’i transfer ederek adını geniş kitlelere duyuran fakat tarihi oldukça köklü olan Şekerspor, amatör liglere düştüğünde ismini son kez değiştirmekle kalmadı; siyasi duruşunu da şekillendirdi. Zira sırasıyla Şekerhilal, Şekerspor, Etimesgut Şekerspor, Beypazarı Şekerspor, Akyurt Şekerspor, Çamlıdere Şekerspor ve Şekerspor isimleriyle profesyonel liglerde mücadele eden başkent ekibi, Başkan Orhan Kapelman’ın “Ben hep ülkücüydüm” diyerek kulübün adını Turanspor yapması ve bundan sonra da sadece ülkücü futbolcuları oynatacaklarını açıklamasıyla -şimdilik- isim değişikliklerine nokta koymuş görünüyor.
Dilekçeyle gelen başkanlık
Bundan yıllar önce, Ankaraspor henüz Osmanlıspor olmamışken yeni stadyumunun inşasını bitirip orada maç oynamak istediğini beyan eder. Melih Gökçek’in Ankaraspor’u ret cevabıyla yetinecek değildir; stadın ışıklandırmalarının olmadığı için maç veremeyeceğini söyleyen TFF’ye bir Ankaraspor taraftarı dilekçe yazar. Gündüz maçları oynandığı halde ışıklandırmanın bahane edilmesinin saçmalığına değinen bu dilekçe, TFF’ye tabiri caizse fazla mesai yaptırır ve nitekim bir ya da iki hafta sonra Ankaraspor yeni stadında maça çıkar. Aradan aylar geçer, Kulüp Başkanı Hilmi Gökçınar göreve veda eder ve yerine Ruhi Kurnaz gelir. İşin ilginci, aylar önceki dilekçeyi TFF’ye yazan ve kendisini “Bir Ankaraspor taraftarı” olarak nitelendiren de Ruhi Kurnaz’dan başkası değildir…
Gitti Hacettepe geldi Keçiörengücü
Ankara futbolunu çok sevmekle ve ona yatırım yapmayı canıgönülden istemekle övünen Melih Gökçek’in en büyük yatırımı, Hacettepe’yi tarihe gömmek olur. 1989 yılında Keçiörengücü adı verilen kulüp, uzun bir hukuki mücadeleye ve kazanılmış “Hacettepe Camuzoğlu” ismine rağmen kulüp üyelerinin oylarıyla tekrar Keçiörengücü ismini alır ve 3. Lig’de sürecek uzun yolculuğu başlar… Uğruna, bölgenin diğer takımı Keçiören Sportif AŞ’nin de dışlandığı mücadelede Keçiörengücü hakkında maddi kazanç açısından pek çok farklı iddialar ortaya atılmış olsa da; hiçbir zaman üzerine gidilmemiştir.
Son yıllarda, başkent futbolunda bilhassa yönetimsel açılardan çok değişik ilişkiler ve heba edilen nice takımlar gördük. Sadece satır başı sayılabilecek bazı ilginç noktaları derlemeye çalıştığım bu haftanın Köşe Gönderi vesilesiyle; emperyalist işgallere karşı duracak gücü kendisinde bulabilen herkesin bayramını kutlarım.
Evrensel'i Takip Et