35. paralel

Dünya ayakta.

Kıtalar arasından başlayarak, ülkeler arasında ve aynı ülkedeki bölgeler ve insanlar arasında fark gittikçe açılıyor. Her ne kadar evrende kuzey-güney, alt-üst gibi yönler olmasa da, insan ölçeğine göre dünyamızın kuzey yarım küresinin 35. paralelinin altı taa Güney Kutbu’na kadar, birkaç istisna dışında perişan. Dünyanın kaymağını yemek için erken davranıp, sermaye birikimini insan, doğal kaynak sömürüsü ve işgal üzerinden gerçekleştirmiş 35. paralelin üstü, dünyanın altını üstüne getirmiş ve getirmeye devam ediyor. Ara sıra çıkan dürüst(?) devlet adamları bu talanı boyamaya, saklamaya bile gerek görmeden ünlü sloganı “Gittik, çoluk çocuk demeden katlettik ve cebe indirdik” şeklinde cıvıldıyorlar.

Dünyanın en zengin adamının 150 milyar doları var. İkinciye fark atmış durumda. İkinci fakir sayılır, 80-90 milyar doları var. Neredeyse Türkiye’nin bir yıllık bütçesi. Çoluk çocuk, Suriyelisi, Afgan’ı, Iraklısı 85 milyon kişi çalışıyoruz, üstüne bizim bilinen zenginleri de ekliyoruz, yine de bir Amazon etmiyoruz. Dünyanın en zengin 100 kişisinin yarıdan fazlası ABD’de yaşıyor ama bu zenginliğin ABD halkına bir faydası var mı? Evsizler çoğalıyor, yoksulluk renkli Hollywood şehirlerinin arka sokaklarında yol kesiyor. En tepedeki 40, 50 aile, onun siyasi uzantıları, komisyoncular, bu servetten paylarına düşen aşağılık miktarı almak için her b.ku yemeğe hazır olanlar, paylaşmamak için 35. paralele duvar örüp yoksulları tel örgülerde avlıyorlar.

Dünyanın ortasında durum farklı değil. 35. paralelin doğal sınırı Akdeniz, çizgiyi aşıp, bir zamanlar kendilerinden çalınanları geri almak için kuzeye gitmeye çalışan insanlar için ölüm denizi. Kabus filmlerinde olduğu gibi, manzara, sisli, yağmurlu havalarda bilinmeze doğru bilinçsizce ve çaresizce yürüyen, yüzen ve ölen insan toplulukları ile dolu. Ölenler bitmeden arkadan yeni ölecekler geliyor.

Ama kapitalizmin kuralı da bir yandan işlemeye devam ediyor. İnsana “İnsan kaynağı” diyerek üretimin bir girdisi halinde küçülten, hem de bunu sanki postmodern bir söylemmiş gibi bol ışıklı kürsülerde, camekanlı bölgelerde “insan kaynakları” bölümleri geliştirerek yutturmaya çalışan sermayeye karşın, insanlık ayakta. Tüm baskılara, katliamlara rağmen dünyanın en yoksul köşelerinden sesler daha güçlü duyuluyor.

Dünyanın en zengin adamlarının zengin olmak için geliştirdikleri silahlar şimdi gençlerin elinde. Bir mesajla yüz binler bir yerlerde toplanıyor. Üç kişinin bir araya gelip konuşmasını yasaklayan eski şapkalı diktatörler mezarlarında ters dönüyorlardır bu günleri görünce.

Gençler, işsizler, kadınlar, işçiler, 35. paralelin altında, üstünde sessiz çoğunluk dünyanın her yerinde hükümetleri değiştirebileceklerini anladılar ve öğrendiler. Yakında bu soygun ve katliam düzenini de değiştirebileceklerini anlayacaklar.