Fatih Terim'in takımı
Fotoğraf: Envato
Beşiktaş yenilgisinin ardından Fatih Terim’in yaptığı bazı açıklamalar oldukça dikkat çekiciydi. Bu sezon çoğu maça 11 yabancı oyuncuyla çıkan Galatasaray’ın ortalama performansı vasatı pek aşamazken Terim, kötü gidişatın sorumluluğunu üstlendi ancak bunun yanında futbolcularını suçlamaktan da geri durmadı. Özellikle yabancı oyuncuları kastederek, futbolcuların nerede olduklarının farkına varması gerektiğini ancak bunun da kısa zamanda olmayacağını söylemesi, sorunu yabancıların anlayamayacağı alanlarda aradığının göstergesi sayılabilir.
Sahadaki takımın “Fatih Terim’in takımı”na benzemediğini söyleyen tecrübeli teknik direktör, Galatasaray gibi oynamak için Galatasaray gibi mücadele etmeleri gerektiğini dile getirdi.
Terim’in en büyük maharetinin futbolcularda duygusal coşku yaratmak, amiyane tabirle futbolculara gaz vermek olduğu biliniyor. Kimileri elbette, futbolcuların performansını yükseltmenin en etkili yolunun onların motivasyonlarını yükseltmekten geçtiğine inanıp futbola bakışını bu inanç doğrultusunda şekillendirebilir. Lakin motivasyonla, dolduruşla da bir yere kadar…
Futbol bilgi ve duygu ile oynansa da işin temeli bilgidir. Bilgi yetersizse, istediğin kadar takım ruhu, forma aşkı gibi kavramlardan söz et, istediğin kadar motive ol, hiçbir işe yaramaz.
Bilgiyle pek aramız olmadığı için bizim futbol oynama kültürümüzde işin duygusal boyutu hep ön planda. Avrupa’nın en büyük 6. futbol ekonomisine sahip olmamıza karşılık, uluslararası alanda bu büyüklüğe paralel sonuçlar alamamamızın en büyük sebebi, oyunu duygu ağırlıklı bir kültürle icra etmeye çalışmamız. Bilgiden uzak durdukça yaşadığımız hüsranların sonunun gelmeyeceğini bakalım ne zaman anlayabileceğiz?
Fatih Terim, takımda yabancı oyuncu sayısı çoğalınca, oyuncularını dolduruşa getirme maharetinin etkisiz kalmasının dramını mı yaşıyor yoksa? Takımını, bu sezon çoğunlukla 11 yabancı oyuncuyla sahaya çıkarması, belki de en büyük kozunun işlevsiz kalmasına yol açtı. Öyle ya, 11 yabancı oyuncuyla mücadele ettiğin zaman, “Haydi çıkın aslanlar gibi oynayın”, “Tekmeye kafa koyun” gibi laflar pek bir işe yaramaz. Böylesi körüklemeler futbol kültürümüzde hatırı sayılır bir yer kaplasa da, oyunu bambaşka bir kültürel anlayışla oynama alışkanlığına sahip oyuncular için bu tür laflar elbette hiçbir anlam taşımaz.
Yüksek ücretler ödeyerek profesyonel sözleşme imzaladığımız oyunculardan amatörce bir coşku ve heyecan beklemek de bize özgü bir saflık.
Terim’in, “Galatasaray gibi oynamaktan” söz etmesi bile başlı başına bir “gaz”. Çok özel ve kendine özgü bir oyun planı ya da taktiksel farklılık söz konusu değilse, futbolda hiçbir kulüp için böyle bir laf edilemez. Ne demek ki Galatasaray gibi oynamak? Sadece Galatasaray’a özgü bir oyun modeli mi var? Tabii ki öyle bir şey yok. Burada Galatasaray forması giymenin gerektirdiği özel bir mücadele gücü kastediliyorsa, bu diğer takımlar için neden geçerli olmasın ki?
Takım ruhu, forma aşkı gibi soyut kavramlarla yol almaya çalışmaktan asla vazgeç(e)miyoruz. Bu kavramları çok seviyoruz çünkü bunlarla aynı zamanda bilgi yetersizliğimizi kamufle ediyoruz.
Futbolun bilimsel çalışmalarla belirlenmiş temel teknik ilkeleri vardır. Başarılı olma ihtimalini yükseltmek için bu ilkeleri sahada doğru biçimde uygulamak gerekir. Bir takım, bu ilkeleri ne kadar doğru ve yoğun biçimde uygularsa başarılı olma ihtimali de o oranda yükselir. Diğer bir deyişle, bu ilkeleri uygulamadan başarılı olmak imkansızdır. Hiçbir takım bu temel ilkeleri göz ardı edemez. Bir takımın ruh, aşk, duruş gibi soyut kavramlarla ulaşabileceği yer bellidir.
Terim’in bir yandan ocak ayını, yani bazı oyuncularla yollarını ayırıp bunun karşılığında yeni transferler yapabileceklerini işaret ederken, diğer yandan bundan sonra 17-18 yaşındaki genç oyunculara şans verebileceğini söylemesi de başka bir tuhaflık. Gençleri ocak ayına kadar durumu idare etsinler diye mecburiyetten oynatacak yani. Önceliği her zaman olduğu gibi transfer. Gençlerin öz güvenini örseleyebilecek bir yaklaşım…
Bir teknik direktör takımında revizyon yapma ihtiyacı hissettiğinde, aklına ilk olarak transfer geliyorsa, orada işlerin düzelmesi beklenemez…
Oysa işte Terim’in teknik direktörlük maharetini göstermesi için tam da uygun zaman… Anlaşılan o ki, yabancı oyunculardan “Fatih Terim’in takımı” gibi takım oluşturma imkanı yok. Şimdi hazır fırsat çıkmışken gençlerden, “Fatih Terim’in takımı” gibi bir takım oluştursun, herkes de bu takımı keyifle izlesin...
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26