Dünyaya futbolu öğreten Macarlar
Fotoğraf: Envato
Mayıs 1950’den Haziran 1954’te Almanya ile oynadıkları Dünya Kupası finaline kadar hiç yenilmeyen, araya bir olimpiyat altın madalyası sıkıştıran ve İngilizleri iki kez hezimete uğratan Macaristan, futbol mirasının en esrarengiz parçalarından biridir. Sadece yenilmezlik serisi ve muhteşem kadrosuyla değil çağının en ileri taktiksel anlayışına erişerek 4-2-4’ün ilk örneklerini sergilemesiyle dikkat çeken bu takımın futbol sahnesinden bu kadar hızlı bir şekilde silinmesi de “Arancysapat” yani “Altın takım” olarak anılan kadronun hatta onun da ötesinde Macar futbolunun gizemini artıran bir unsurdur.
Yaygın inanışın aksine Macar futbolu 1950-54 arasında parlayıp ’56’da sönmeye yüz tutan bir saman alevinden ibaret değildir. ’50’lere gelindiğinde Macaristan zaten tüm dünyadaki elçileriyle “Tuna ekolü”nü her yere yayan bir futbol merkezi konumundaydı. Peki buna imkan veren koşullar nasıl oluştu? Türkçeye Futbol Taktikleri Tarihi adıyla çevrilen Inverting the Pyramid’in yazarı Jonathan Wilson’ın Eylül 2019’da çıkan The Names Heard Long Ago kitabı bu sorunun yanıtının peşinden gidiyor. Wilson, önceki kitaplarında olduğu gibi toplumsal gerçeklerle futbol arasındaki bağlantıyı isabetli bir şekilde tespit ederek Macar futbolunun üzerindeki esrar perdesini kaldırıyor ve “dünyaya futbolu öğreten” ancak birçoğunun yaşamı trajik bir şekilde sona eren futbol insanlarının hikayelerini aktarıyor.
Wilson, “Modern futbolun, 1. Dünya Savaşı’nı izleyen beş yıllık kaos döneminde Budapeşte’de şekillendiğini söylemek bir abartı olmayacaktır” diyor. Modern futbolun gelişimiyle Tuna ekolü arasında kurulan bağ önemli, çünkü futbol geçmişten öğrenerek geliştirilen ve bir sonraki nesle canlı, hareket halinde miras bırakılan bir şeydir.
İngiliz tüccar Edward Shires’ın 19. yüzyılın sonunda önce Viyana’ya sonra Budapeşte’ye gelmesi, 1913’te Ferencvaros’u geride bırakabilmesi için MTK kulübüne İskoç teknik direktör John Tait Robertson’ı getirmesi (sonrasında da Jimmy Hogan) “hikayenin başlangıç noktası” olarak belirlenebilir.
“Macarlara futbolu öğretme” görevinin bir İngiliz’e değil İskoç’a verilmiş olması kritik öneme sahip, çünkü 1870’lerden bu yana İngilizlerin fizik gücü altında ezilerek driplinge dayalı anlayışa karşı pas futbolunu geliştirme yönünde ilerleyen İskoçlar, böylece futbolda etkisi halen hissedilen ilk taktiksel eşiği atlamışlardı. Robertson da bu ekoldendi ve İskoçların pas futbolunu Budapeşte’de yaymaya başladı.
Tohumlar böyle atıldı ancak hasadın verimli olması için başka şartlara da ihtiyaç duyuluyordu: Yani mekanın yapısı ve siyasi, ekonomik, entelektüel vaziyet…
1867’de Avusturya-Macaristan İmparatorluğundan özerkliğini elde eden Macaristan, bu tarihi izleyen yıllarda bugünkü Budapeşte’yi oluşturacak adımları attı. Peşt, Buda ve Obuda bölgelerinin birleştirilmesi ve çoğunlukla Yahudi sermayesine dayalı hızlı bir kentsel dönüşümün hayata geçirilmesiyle günümüzdeki formuna kavuşan Budapeşte, “grund” denilen ve çocuklara geniş oyun sahaları bırakan alanlarla doluydu. “Grund”larda saha, top oynamaya elverişli değildi bu yüzden bu çetin alanlar genç Macarların top tekniğinin gelişiminde önemli rol oynadı. (Budapeşte bu yanıyla dönemin Buenos Aires ve Montevideo’suna benziyor.)
Bir diğer etken Viyana’da olduğu gibi kahveciler… İngiltere’deki pub’ların aksine Viyana ve Budapeşte’deki kahve dükkanları, futbol hakkında entelektüel sohbetlerin yapılmasına olanak tanıyan daha huzurlu alanlardı. 1. Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında Budapeşte’de futbol, zenginlerin, işçi sınıfının, erkek-kadın gençlerin ve entelektüellerin büyük ilgisine sahipti ve Budapeşte’nin bir kapısı işçi mahallelerine diğeri lüks semtlere bakan kahvecileri herkese açık yapısıyla eşsiz bir demokratik alan görevi görüyordu.
Üçüncü unsur ise Yahudilerdi. Budapeşte, 20. asrın başında 170 bin Yahudi’ye ev sahipliği yapan (nüfusun dörtte biri) ve Yahudilerin Avrupa’nın diğer merkezlerine göre daha rahat olduğu bir şehirdi. Yahudiler, kentin ekonomisine yön veren bir konumdaydı ve sadece yukarıda andığımız kahve dükkanlarında değil spor kulüplerinde de etkinlikleri hissediliyordu. Siyonizmin ilk yıllarında spora, “Yahudi imajını değiştirmek” arzusuyla verilen önem de genç Yahudilere kulüplerde daha sık rastlanmasını sağlıyordu.
Yahudilere karşı 1. Dünya Savaşı sonrası artan, 2. Dünya Savaşı’nda toplu katliamlara dönüşen baskılar Budapeşte’de de yaşandı ve bunun etkisiyle dönemin birçok Yahudi futbol insanı, ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Bu göç, ’20 ve ’30’larda Budapeşte’de futbola dair üretilen ve dünyanın geri kalanının ilerisinde olan fikirlerin Dori Kürschner, Imre Hirschl, Arpad Weisz, Erno Erbstein, Marton Bukovi, Bela Guttmann gibi sayısız elçiyle geniş bir coğrafyayı etkilemesine yol açtı. (Bu isimlerden Ignac Molnar, Fenerbahçe’de görev yaptı.)
Neticede Macarlar, 2. Dünya Savaşı sonrasındaki kısa süreçte kendi altın dönemlerini yaşasa da futbol elçilerinin öğrettikleri özellikle Brezilya, Arjantin, İtalya ve Almanya gibi futbolda sonraki dönemlerin liderlerinin oyun anlayışında belirleyici role sahip oldu ve Wilson’a şu haklı tespitte bulunma imkanını tanıdı: “Budapeşte futbolunun altın çağı çoktan sona erdi ama etkileri yaşamaya devam ediyor. Macaristan dünyaya futbolun nasıl oynanacağını öğretti ve bugün hepimiz Jimmy Hogan’ın öğrencileriyiz. Ve akıllı bir ara topta, isabetli bir pasta, doğaçlama bir harekette, oyunun belki de en cazibeli göründüğü anlarda eski Budapeşte’nin melodilerini, kahvecileri ve “Grund”ları, futbol kültürünün en güzel ve trajik seslerini duymaya devam ediyoruz.”
- 100 yıl arayla Paris’te iki olimpik dönüm noktası 26 Temmuz 2024 05:27
- Papara baskını ve marka değeri 19 Mart 2024 04:10
- Bozacılar ve şıracılar 12 Mart 2024 04:46
- Beşiktaş'a cüret gerek 05 Mart 2024 04:42
- "Dünümüzü getirin, yarınımızı verelim" 27 Şubat 2024 04:15
- Geriden oyun kurmayı, yarım alanlara sızmayı atla, göğe bakalım 20 Şubat 2024 04:50
- "En eski spor arkadaşları"nın 2024 model çekişmesi 13 Şubat 2024 04:21
- Gerçeğin yumruğu: İşte Türk futbolu bu! 13 Aralık 2023 04:56
- Çalınmış ülke, bölünmüş spor: Filistin 23 Ekim 2023 04:36
- City Football Group-Başakşehir flörtü 09 Ekim 2023 04:00
- Süper Lig, süper sömürü 02 Ekim 2023 04:30
- 'Voleybol Ülkesi' miyiz? 25 Eylül 2023 04:25