05 Kasım 2019 00:41

'Vergi paketi' emek mücadelesi için neye işaret ediyor?

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Erdoğan Hükümeti’nin 2020 yılında yürürlüğe sokmayı amaçladığı "vergi reformu" paketlerinden “ilk”i, pazar günü TBMM Bütçe Plan Komisyonu’ndan geçti.

AKP Grubunun 45 maddelik vergi düzenlemesi, beyaz yakalı çalışanlardan lüks evi olana, otelde konaklayandan şirketine araba alana, araba kiralayandan dijital hizmet sunanlara kadar genişçe bir yelpazeyi kapsıyor.

Bu paketle getirilen vergiler açıkça gösteriyor ki;

  1. Erdoğan Hükmeti, bütün diğer ekonomik önlemlerde olduğu gibi bu pakette de, ülkenin kaymağını yiyen, yer altı ve yer üstü kaynaklarını yağmalayan finans ve sanayinin büyük patronlarını, “şirket grupları”nı, holdingleri,...vergi paketinin dışında tutmuştur. Tersine toplanan vergilerin onlara aktarılacağını da Eylül ayında yayımlanan “Yeni Ekonomik Program” (YEP)’te görmüştük.
  2. Vergi uzmanları; getirilen vergiler içinde “konaklama vergisi” adı altında olanın “yerli turisti” vururken zaten zorda olan turizm sektörüne zarar vereceğini, yıllık 500 bin TL üstündeki gelirlere getirilen ek verginin de üst düzey beyaz yakalı çalışanların yurt dışına gitmesini teşvik edeceğine dikkat çekiyor ve masa üstündeki hedeflerine de ulaşamayacağını belirtiliyor.
  3. Masa üstündeki hesap tutturulsa bile bu vergilerin, bütçedeki bir aylık açığı bile karşılamayacağını söyleyen ekonomistler, neden böyle bir vergi paketi getirildiğine pek anlam veremiyorlar.

NEDEN BÖYLE BİR PAKET GETİRİLDİ?

 “AKP Grubu (elbette ki hükümetin isteği ile) Bütçe’nin bu kadar sıkışık olduğu, 2020’de daha da sıkışacağı bir dönemde böyle bir paketi neden getirdi?” sorusunun iki yanıtı olabilir:

Bunlardan binicisi; Lübnan’da, Şili’de, Irak’ta,... başka bir çok ülkede halkların yeni vergilere ve zamlara tepkilerinin isyana dönüşen bir karakter kazanmasıdır. “Bizde de bardak taşabilir” endişesiyle Hükümet, “vergi paketini mümkün olduğu kadar az bir kesiminin tepkisini çekecek bir düzeye indirmiş olabilir.

İkincisi ise, bu vergi paketinin bir “ilk paket” olması, geniş kitleleri ilgilendirecek vergilerin zamana ve paketlere yayılarak çıkarılması olabilir.

Tabii bu vergilere gösterilecek tepki üstünden de Hükümetin bir “nabız yoklaması” yapmak istediğini de varsayabiliriz.   

2020 BÜTÇESİ YENİ ZAM, VERGİ,...YAĞMURU VAAT EDİYOR

Bunlar gerçeğe çok yakın olsa bile varsayımdır. Ama dünden itibaren TBMM Bütçe ve Plan Komisyonu’nda görüşülmeye başlanan “2020 Yılı Bütçesi”nin hedefleri gerçeği çarpıcı bir biçimde ortaya koymaktadır.

Bugün, Erdoğan Hükümeti’nin ekonomi politikalarının en önemli sorunu her yıl büyüyen “bütçe açığı”dır. Ki, 2019 yılında 81 milyar TL olarak hedeflenen bütçe açığı, Merkez Bankası’nın ‘yedek akçesi’ ve karlarından yapılan 40 milyar TL dolayındaki aktarmalara karşın Eylül ayında 85 milyar TL’yi bulmuştur. 2020’de ise bu açığın yüzde 72 artışla 139 milyar TL olması belirlenmiştir.

Vergiler de asıl olarak bu açığı kapatmak üzere konmaktadır.

Bütçe açığının yüzde 72 artırılmasının (açığın gerçekte çok daha fazla olacağı bütçelerin rutinidir) anlamı ise, 2020’de yüksek vergi artışları ve zam yağmurunun habercisi olmasıdır.

Çünkü sermaye hükümetleri, bütçe açığını;

Getirilen yeni vergiler ve eskiden uygulan vergilerin oranının artırılmasıyla,

Ücret ve maaşları enflasyonun altında tutarak,

Doğalgaz, elektrik, akaryakıt,... gibi temel tüketim mallarına yapılan zamlarla,

Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, yerel hizmetler gibi kamusal harcamalarda kesintiye gidip (buna tasarruf diyorlar) bu hizmetleri özelleştirme, ticarileştirme gibi yollarla paralı hale getirerek,

İşsizlik sigortası başta olmak üzere emekçilerin ödediği kamusal fonları çeşitli yollarla yağmalayarak, (şimdi de Bireysel Emeklilik Sistemi (BES)’in zorunlu hale getirilmesi, “kıdem tazminatı fonu oluşturma” girişimleri bu kapsamdadır),

Para basarak, dolayısıyla enflasyonu artırarak halkın cebinden kapatmayı esas alırlar.

BU PLAN MÜCADELE İLE ENGELLENEBİLİR

Kısacası, 2020 Bütçesi’nin gerçekleri (eğer işçiler, emekçiler, onların sendikaları, emek ve meslek örgütleri, ilerici demokrat kamuoyu gereken tepkiyi göstermezse), yukarda belirtilen yollarla, yetmezse daha açık ya da dolambaçlı yollarla halkın cebindeki son kuruşa kadar gidilecğini göstermektedir.

Bu yüzden de son vergi paketi karşısında, “orta sınıfları ilgilendirir, bize ne”, “tatile gidenler düşünsün” gibi aymazlıklara düşmemek gerekir. Tersine sendikalar, emek örgütleri ve her türden imkânı krizin faturası dahil, AKP iktidarının ekonomi politikalarının faturasını ödememek için seferber etmek bugün çok önem kazınmıştır.

Elbette bunun için AKP’nin arka bahçesi haline gelmiş sendikalar ve sendika bürokratlarından bir tepk gelmesini beklemeden harekete geçme zamanıdır. Bunun için dünyada zamlara vergilere karşı mücadelenin gelişmesi için uygun bir zemin vardır.

Eğer emek mücadelesinin ileri kesimleri, bu uygun dünya ikliminden de yararlanarak adım atmazlarsa ödenecek fatura bugün tahmin edilenden daha fazla olacaktır.

GETİRİLMEK İSTENEN 'VERGİ PAKETİ'NDE NELER VAR?

Gelir vergisi tarife dilimleri 4’ten 5’e çıkacak. İlk 4 dilimdeki oranlarda değişiklik olmayacak. 500 bin TL’nin üzerinde kazancın vergi oranı yüzde 40 olacak. Muafiyetler kalkacak.

Kambiyo muamelelerine ilişkin banka ve sigorta muameleleri vergisinin oranı binde 1’den binde 2’ye çıkacak. Spekülatif amaçlı döviz alım satımının önlenmesi için Cumhurbaşkanı’na verilen yetkiler artırılacak.

Döviz hesaplarından elde edilecek faiz gelirlerine uygulanan stopaj oranı yüzde 15’ti. Cumhurbaşkanı bir katına kadar artırabilecek.

Spor hakemlerinin ücretlerdeki istisnası kaldırılacak. En üst liglerdeki sporculara ücretlerden yapılan tevkifat oranı yüzde 15’ten yüzde 20’ye çıkarılacak.

Tapuda belirlenmiş değeri 5 milyon TL ve üzerindeki taşınmazlardan “değerli konut vergisi” alınacak.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa