Bolivya'da darbeciler halka saldırıyor
Fotoğraf: AA
Bolivya, Türkiye’den çok daha az gelişmiş bir ülke. Buna rağmen bir yönüyle ona fazlasıyla benziyor.
Sadece emperyalizme bağımlı ülkeler olmakla kalmıyorlar. Benzerlik, ne iki ülkede de tekeller ve büyük toprak sahiplerinin egemen olmaları ibaret, ne de iş birlikçi karakteriyle sınırlı.
Türkiye ile Bolivya “darbeler ülkesi” olarak da birbirlerini andırıyorlar.
Türkiye’nin darbeler tarihi biliniyor.
Bolivya da Türkiye gibi. 1964 sonundaki Barrientos ve 1971 Ağustos’undaki Hugo Banzer, Bolivya’nın belli başlı darbelerini gerçekleştiriyor. İki faşist general de ciddi kan döküp binlerce yoksul ve ilericinin canını aldılar. Şimdi yine benzer gelişmeler yaşanıyor.
Önce sivil faşist çetelerin saldırganlığı başladı. Ülkenin üç büyük kentinden biri olan Santa Cruz’u üs tutmuş “Milli Hayat” çetesi bunların başını çekiyor. Bu ve benzeri çeteler, doğrudan, ülkede egemen oligarşi tarafından destekleniyorlar. Örneğin adı geçen çetenin ana sponsoru ve örgütçüsü, 1964 darbesinin başlıca dayanakları ve politik yönlendiricilerinden olan Camacho Ailesi. Bu aile, ülkedeki faşist hareketin olduğu kadar darbenin de başını çekenlerin önde gelenlerinden.
Kapitalist tekellerle büyük toprak sahiplerinden oluşan oligarşi, Evo Morales’in az çok halkı ve özellikle yerli halkı gözeten politika ve tutumlarından hiç hazzetmedi. Çıkarları zarar gördüğü için uzun süredir iktidarın iplerini yeniden ellerine almak için fırsat kollamaktaydılar.
Uygun ortamın oluştuğunu düşündüklerinde dizginlerinden boşandılar. Son günlerde yoğunlaştırdıkları bir psikolojik savaş başlatmışlardı. Kulaktan kulağa, sosyal medya aracılığıyla ve ellerindeki medya olanaklarını kullanarak yalan haberler yayıp güvensizlik ortamını genelleştirmeyi başardılar. Arkasından giderek silahlı hal alan yoksul emekçi semtlerine, esnafa ve kamusal hizmet binalarıyla yerel yönetimlere saldırılar başladı. Bu saldırılar hükümet partisi MAS yöneticileriyle yerel yönetimleri hedef alarak yayıldı. TV kanallarından verilen bir kadın belediye başkanına yönelik saldırı hatırlanacaktır. Ulaşım araçlarıyla elektrik ve su dağıtım şebekelerine yönelik saldırılar ve bombalamalarla korku ortamı oluşturup belirsizlik yaratmaya giriştiler.
Saldırılar kolluk kuvvetlerinin göz yumması ve kimi yerlerde de “oluru” ile yayıldığında giderek özellikle polis içinde yuvalanmış faşistler etraflarını da sürükleyerek çetelere katılmaya başladılar. 10 Kasım’a gelindiğinde, birçok polis birliği, çeteler halinde sokakları egemenlik altına almakta olan artık aşırı sağcı faşist muhalefetin saflarına katılmış durumdaydı.
Bu arada Amerikan Devletleri örgütüyle Bolivya Genelkurmay Başkanının çağrıları arka arkaya geldi. Önce sabah “Örgüt”, seçim kurulu değiştirilerek seçimlerin yenilenmesini istedi. Morales kısa sürede bu isteği yerine getirdi. Morales askeri şefin çağrısını da sektirmeden kabul edip istifasını açıkladı.
Aslında çözülme önceden başlamıştı. Aralık 2005 seçimlerini kazanan Morales, Ocak’ta başkan olmuş ve kamu yatırımlarını geliştirip yoksullukla mücadelede fena işler yapmamıştı. 2008’de oligarşinin arkasındaki ABD elçisini “hükümete karşı komplo kurmak”la suçlayıp sınır dışı edince ipler gerildi. Sosyal reformizmin faşizmin yolunu düzlediği bir kez daha yaşanarak görüldü. 2009’da ABD karşısında boyun kıran Morales oligarşiyle yatırımlar, devlet ihaleleri, güvenlik ve mali vb. konularda anayasal anlaşma yoluna giderek “iktidarını” sürdürmeye yöneldi. Bir yandan da Rusya ve Çin’le ilişkilerini geliştirmekteydi. Tümü Morales’le arası açılan halkın protestolarına neden oldu. 4. kez seçilme ve hile tartışmaları da eklenince protestolar arttı, ancak asıl oligarşinin sağcı faşist muhalefeti uygun fırsatı yakalayıp Morales’i devirdi.
Morales tekelci oligarşi dışından iktidar olup devrilen ilk hükümetin başı değil. Muhtemelen sonuncusu da olmayacak. Yoksulların umudu olup onları peşinden sürükleyen bir orta sınıf temsilcisi. Uzlaşmacılığıyla orta sınıfın başarısızlığının son örneği o şimdi.
Sadece dünya görüşüyle değil, örgütlülüğü ve bağımsız hareketiyle işçi sınıfının başını çektiği kararlı mücadele olmadan olmuyor.
- Gündem ve saptırma... 14 Ocak 2025 04:53
- Öcalan görüşmeleri ve CHP 07 Ocak 2025 05:17
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50