25 Kasım 2019 00:03

20. yüzyılın ilk yarısında Yahudiler ve spor-1

20. yüzyılın ilk yarısında Yahudiler ve spor-1

Fotoğraf: Envato

Paylaş

"Nürnberg Futbol Kulübü, Yahudiler tarafından yok ediliyor. Yahudi’den spor adamı olamaz. Anormal ve deforme vücut yapılarıyla bunun için yaratılmamışlardır… Kulüp! Aklınızı başınıza toplayın ve kendinize gelin. Teknik direktörünüzü Kudüs’e yollayın.”

Bu satırlar 1932 yılında Nazilerin propaganda gazetesi Der Stürmer’de yazıldı ve hedefte 1. FC Nürnberg’in Yahudi Macar teknik direktörü Jeno Konrad vardı. Nürnberg, 1. Paylaşım Savaşı sonrasının en başarılı Alman futbol kulübüydü ve bu başarıların tohumları bir başka Yahudi Macar Izidor Kürschner tarafından atılmıştı. İşin aslı, Der Stürmer’in tehdit mesajında yazılanların aksine farklı milliyetlerden Yahudilerin dönemin Almanya sporu üzerindeki etkisi çok büyüktü. Hatta 1896 Atina Olimpiyatlarında Almanya’ya altın madalya kazandıran ilk sporcular arasında Yahudi jimnastikçiler Alfred ve Gustav Felix Flatow kardeşler vardı. (Maalesef ikisi de 70’li yaşlarını geçmişken toplama kamplarında katledildi) Ancak elbette bu gerçekler Ari vücut yapısı/Yahudi vücut yapısı şeklinde bir ikilik icat eden ve Yahudilerin “Fiziksel açıdan yetersiz” olduğunu öne süren, geçmişi Nazilerden de eskiye dayanan ırkçı savlarla uyuşmuyordu.

Nazilerin Almanya’da gittikçe güç kazandığı bir dönemde savrulan bu tehdit, Konrad ailesini endişelendirdiği gibi dönemin en güçlü Alman kulübünü de çaresiz bıraktı. Kızı Evelyn Konrad, kulüp yöneticilerinin tren istasyonuna kadar gelerek teknik direktörlerini uğurladığını söylerken dönemin başkan yardımcısı Karl Müller de “Orada bulunanlar büyük bir haksızlığın mağduru olan kusursuz bir insanın vedasına tanıklık etti” diyecekti.

Jeno Konrad, Nürnberg’i terk ederek pek çok akranı Yahudi’yle aynı kaderi paylaşmaktan kurtuluyordu (1978 yılına kadar yaşadı ki dönemin pek çok önde gelen Yahudi sporcusu ya da teknik direktörü toplama kamplarında can verdi), Almanya’da ise barbarlığın hükmü yeni başlıyordu. Nazilerin iktidarı ele geçirmesinin ardından 1932 şampiyonu Bayern Münih’in Yahudi Başkanı Kurt Landauer ve Yahudi teknik direktörü Richard “Dombi” Kohn ile Almanya’nın halen en önemli futbol dergisi olan Kicker’in kurucusu Walther Bensemann ülkeyi ilk terk etmek zorunda kalanlar arasındaydı. Bu gelişmelerin hemen ardından Naziler, 9 Nisan 1933’te Stuttgart’ta güney Almanya’nın en büyük kulüplerine bir deklarasyon imzalatarak “Yahudilerin spor kulüplerinden ihraç edilmesinde tam iş birliği yapılması” kararını hayata geçirdi ve Almanya’da Nazi devri sporda da resmen başlamış oldu.

2 paylaşım savaşı arasındaki 20 yıl, Avrupa genelinde Yahudilere yönelik düşmanlığın palazlandırıldığı bir zaman dilimi olmakla birlikte Yahudilerin de kıta sporundaki etkinliklerini gittikçe artırdıkları; Macaristan, Avusturya, Almanya, Çekoslovakya, Polonya gibi ülkeler başta olmak üzere spora yön veren çok sayıda figür yetiştirdikleri bir dönemdi. Peki bu tesadüf müydü? Aslında hayır. Sıradan Yahudiler için spor, sürekli ön yargılarla değerlendirildikleri toplumlarda kabullenilmek ve “özgürleşmek” için önemli bir araçtı. Siyasi düzlemde ise genç Siyonist hareket için hem “yeni bir Yahudi imajı yaratma” hem “Yahudi toplumunu spor aracılığıyla dizayn etme” (sporun bu amaçla araçsallaştırılması Yahudilere özgü değildi) hem de “dava için mali kaynak yaratma” aracıydı. Nitekim Avusturya şampiyonu da olan Hakoah Viyana, Maccabees gibi takımların Amerika turlarında kazandığı paraların bir bölümü Filistin’de toprak satın almak için kullanılmıştı.

Haftaya buradan devam edelim…

Yazıda yararlanılan kaynaklar:

Emancipation through muscles: Jews and Sports in Europe

Jonathan Wilson, The Names Heard Long Ago

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa