"Yeni yükseliş dönemi"ne hazır olmak

Fotoğraf: Jonatan Rosas/AA
"Sınıf mücadelesinin düz bir rota izlemediği" vurgusu, toplumsal gelişmeleri sınıf mücadeleleri zemininde açıklayan ya da açıklamaya çalışanlar açısından oldukça "tanıdık" bir vurgudur! Karşıt sınıf çıkarları zemininde yaşanan mücadelelerin güç ilişkilerine ve toplumsal koşullara bağlı olarak gelişeceği ve gelişmekte olduğunu belirten ya da açıklayan bir vurgudur bu. Başarı ve başarısızlıkların; yengi ve yenilgilerin neredeyse içiçe geçecek şekilde aynı sürecin unsurları olarak varoluşunu anlatır. Gelişmelerin çizgisel-düz olmayıp yükseliş ve alçalışları içererek yaşandığını. Bu durum içinde bulunduğumuz dönemin kitle mücadeleleri açısından da geçerli olup bu direnişlerin sonuçları üzerine tek yanlı mutlaklaştırıcı belirlemeler yapılamaz. Daha da önemlisi, pratik eylemin birleştirici ve örgütleyici karakterine karşın, bugünkü yığınsal hareketin bilinç ve örgütlülük düzeyi bakımından yetersizliklerle belirgin olmasıdır. Bu eksiklik ve zayıflıklar mücadelenin gelişme seyri üzerinde etkili olacak öneme sahiptirler ve giderilmesi için kararlı bir çaba gereklidir.
Ülkeden ülkeye değişmekle birlikte çok sayıdaki ülkede, işçilerin de içinde yer aldığı kitle direnişlerinin ortaya çıkışı, sol siyasal çevrelerle sosyalist parti ve örgütlerin hemen hepsi tarafından yeni bir yükseliş dönemine giriş işareti olarak tarif edildi. Şili'den Irak'a birbirlerinden oldukça uzaklarda bulunan farklı çok sayıdaki ülkede ortaya çıkan bu kitle direnişlerine karşı siyasal şiddet politikası izleyen ilgili ülkelerin yönetici sınıfların da, bir yeni yükseliş dönemi korkusu yaşadıkları görülüyor. Beklenti ve korku bir aradadır.
İşçiler ve işsizler, kent kır emekçileri, kadınlar ve gençler, kitlesel olarak bu protesto ve çatışmalı eylemlerin içinde yer alarak taleplerinin karşılanmasını istiyorlar. Şili ve Ekvator'da olduğu üzere kimi ülkelerde devlet yönetimleri gösterileri sonlandırmak için belirli tavizler vermelerine karşın, direnişlerin ortaya çıktığı ve sürmekte olduğu ülkelerde baskı ve saldırılar devam ediyor. Irak'ta 300'ü aşkın kişi öldü. İran'da 150 civarında ölü olduğu açıklandı. Bolivya'da yerlilere karşı ırkçı-şoven propaganda eşliğinde fiili saldırılar giderek yoğunlaşıyor. Kolombiya'da mafya çeteleri devlet işbirliğinde cinayetlere yenilerinin eklenmesi işten bile değil.
Bazıları ayaklanma düzeyinde seyreden bu kitle gösteri ve direnişleri kazanım veya kayıpları yönünden henüz tam olarak sonuçlanmış değildirler. Ancak, sömürülen ve ezilen sınıf ve kesimlerin burjuvazi ve devlet iktidarına boyun eğmeye mahkum olmadıklarını gösterme gibi bir sonuç, daha baştan açıklık kazanmıştır. Çalışma ve yaşam koşullarının belirli bir iyileştirilmesiyle sınırlı sonuçlar sağlanabileceği gibi, bazılarının hiç taviz verilmeksizin bastırılma olasılığı da vardır. Bu direniş ve başkaldırıların gösterdiği en belirgin ihtiyaçlardan biri ve başta geleni işçi sınıfı partilerinin öncülüğüdür. Proletarya partilerinin yol gösterici, organize edici ve birleştirici politika ve pratik eyleminden yoksun oluş, sadece emperyalist ve işbirlikçi gericiliğin manevralarını boşa çıkarma olanaklarını daraltmamakta, emekçi taleplerinin içeriğini de sınırlamaktadır. ABD emperyalizminin Latin Amerika ülkelerinde ve İran’da izlediği istismar politikası, bu kitle direnişlerini sabote etme işlevi görerek burjuva yöneticilerle militarist oligarkların işini kolaylaştırdı. "Dış güç" müdahalesi, "ulusal çıkar" anlayışı ve propagandasına güç katarak burjuvazi ve sermayenin politikalarına daha geniş alan açmakta, kitle direnişlerini güçten düşürücü işlev görmektedir.
Direnişlerin patlak verdiği hemen her ülkede burjuva iktidarlarının şiddetli saldırılara yönelmesi ise, sömürücü egemen sınıfla işçi ve emekçiler arasındaki mücadelenin önümüzdeki dönemde daha sert biçimler alacağını göstermektedir. Emperyalist ve burjuva saldırıların yoğunlaşacağını işaret eden bu gelişmelerin proleter ve emekçi kesimleri aleyhine ağır sonuçlar doğurmasını önlemek için işçi-emekçi örgütleri güçlendirilmeli ve bu örgütlere dayanarak mücadele daha ileri boyutlara yükseltilmelidir. "Engellenemez yükseliş" ajitasyonuyla yetinilemez. Daha da sert geçeceği dünden belli olan önümüzdeki dönemin gereklerini bugünden hazırlamak için daha çok çaba göstermeye ihtiyaç vardır.
Evrensel'i Takip Et