Bazı olaylar, 'bir manzara!' ve Evrensel
Fotoğraf: Polat Çağlayan
Her gün binlercesi yaşanan gelişmeler arasından birkaçını alarak ülkenin içinde bulunduğu duruma dikkat çekmek, durumu basitleştirici bir risk de taşır. Ancak kimi durumlarda bu birkaç olay ya da gelişme, ülkenin ve toplumun içinde bulunduğu durumun “resmedilmesi” açısından çarpıcılık gösterir. Aşağıda işaret edilen “olay”lar sadece sosyal ekonomik ve ‘ahlâki’ yıkım ve çürümeye ayna tutmuyor, kapitalist sömürü ve burjuva sınıf egemenliği koşullarında “mantar biter gibi” çoğalan bu tür gelişmelerin kaçınılmazlığını da işaret ediyor(lar.) Yani “sürüsüne bereket” denecek türdendirler!
Şöyle ki; ı-) Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cem Zorlu, bir holdingde görev yapan arkadaşını üniversitenin genel sekreteri olarak atarken, oğlunu da aynı holdingde işe başlattı. ıı) Çorum Sungurlu’da Özel İdare Müdürü Erol Erkoç, elinde baltalı resmiyle poz vererek sosyal medya üzerinden CHP ve İYİ Parti yöneticilerine hakaretler yağdırdı. ııı) Eskişehir’de sokak ortasında eski eşinin satırlı saldırısı ile katledilen Ayşe Tuba Arslan’ın, öldürülmeden önce, 23 kez suç duyurusunda bulunduğu; buna rağmen saldırganın bir gün bile hapse atılmadığı açığa çıktı. ıv) İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Adil Öksuz’ün nerede olduğunu biliyoruz ama bizde kalsın” dedi. v) İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kanal 7 televizyonunda katıldığı canlı yayında, hakkında dava açılan görevinden ihraç edilen ve fakat sonra beraat edenlerin neden göreve iade edilmedikleriyle ilgili soruyu, “Her şeye AYM’nin gözünden bakıyor değilim, kimse kusura bakmasın” şeklinde yanıtladı. vı) T24 yazarı ve P24 Kurucu Başkanı Gazeteci Hasan Cemal, Berlin’e gitmek için İstanbul Havalimanı’nda iken pasaportuna el kondu. İtiraz üzerine sonraki gün, yasağın kaldırıldığı açıklandı. vıı) İktidar yanlısı gazeteler, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) borçlarının yapılandırılmasına ilişkin çalışmayla devletin milyonlarca üniversite mezununa barış eli uzatacağını yazdılar. Bakan Albayrak, yaklaşık 5 milyon üniversite mezunu gencin 6-7 milyar TL borçlu olduğunu açıkladı. vııı) “Saray’a giden CHP’li” söylentisi CHP’de “deprem etkisi yaptı.” Genel Başkan önce, “biliyorum, inanıyorum” dedi, sonra çark etti. “Haber uçuran gazeteciler”in yalan söyledikleri açığa çıktı. Şaia, bazı çevreler tarafından Saray iktidarının “CHP’ni dizayn etme hamlesi” kapsamında değerlendirildi. ıx) AKP’li Üsküdar Belediyesi’nde “Milyonlarca liralık yolsuzluk” iddialarının aydınlatılması için CHP grubu tarafından gündeme getirilen araştırma komisyonu kurulması önerisi AKP ve MHP’li üyelerin oyları ile reddedildi. x) Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Erdoğan Ailesi’nin Türk savunma sanayisini ele geçirmeye çalıştığını söyledi. xı) 6. Din Şûrası’nda konuşan R. T. Erdoğan, İslam dininin hayatın tüm alanlarını kuşatan kurallar ve yasaklar bütünü olduğunu belirterek “ticaretten beşeri münasebetlere, eğitim öğretimden evliliğe, temizlikten kılık kıyafete, yaşantının her safhasını düzenleyen bir dine inanıyoruz... İslam bize göre değil, biz İslama göre hareket edeceğiz” dedi. xıı) Bakan Berat Albayrak, enflasyonun yıl sonu itibarıyla % 12 civarında olacağını açıkladı. xııı) ABD Başkanı Donald Trump, Londra’daki NATO zirvesi öncesi yaptığı basın toplantısında, “Türkiye’yi seviyorum ve Cumhurbaşkanı ile de iyi anlaşıyorum. Türkiye NATO’nun çok iyi bir üyesi ya da olacak” şeklinde konuştu.
Bu kadarı yeterli olmalı. Üstelik bunlar son bir iki hafta içinde yaşanan gelişmelerden sadece birkaçını oluşturuyor. Ancak dikkatli okur, bu kadarının bile memleketin politik ekonomik ve sosyal kültürel manzarasını gösterecek denli işlevli olduğunu görecektir. Gelgelelim sorun sadece olanları görmek değildir. Önemli ve gerekli olan, yaşanan bu yıkıcı, tahrip edici ve çürütücü olgu, gelişme ve yaklaşımların onları üreten kapitalist burjuva kaynağıyla birlikte ortadan kaldırılmasıdır. Bu mücadelenin bir kürsüsü ve aracı olarak gazetemiz Evrensel’in önemi de bu vesileyle bir kez daha açıklık kazanıyor. Yayın yaşamına başlamasının 25. yılı dolayısıyla çeşitli kentlerde, bazı yerleşim birimleriyle fabrika bölgelerinde yapılan toplantılarda, gazetenin işçi sınıfının, kent ve kır emekçilerinin ve ilerici-demokrat ve sosyalist aydın kesimlerinin hem sesi, hem kendi mücadele kürsüleri ve hem de mücadeleleri ve emeklerinin dolaysız ürünü olmasıyla ayrı bir mevzide durduğuna yapılan özel vurgu bir “ayrıcalığı” değil, gazeteyi fiili olarak yayıma hazırlayıp dolaysızca emek verenlerle yaşam kaynağını oluşturan işçi ve emekçilerin ve fikri ve sosyal güçlerinin durdukları sınıfsal safı ve taşıdıkları sorumluluğu işaret ediyordu. Evrensel sadece, egemenlerle propagandist mangalarının gizledikleri ne varsa açığa çıkarıp teşhir ederek sömürülüp ezilenleri bilgilendirmekle yetinmiyor. O, olay ve gelişmelerin gerçek kaynağını göstererek içinde yaşadığımız kapitalist vahşet sisteminin insan soyu için yıkıcı bir cendere teşkil ettiğinin görülüp anlaşılmasını sağlama çabasının yanı sıra sömürülen ve baskı altında tutulanların kapitalist sömürü ve burjuva baskıdan kurtuluş hedefiyle bağlanmış bir mücadele çizgisindeki yayımcılığı temsil ediyor. Reformizm ve liberalizmin emekçileri, mevcut burjuva kapitalist sistem içindeki kimi kırıntılarla yetinmeye ikna çabalarına karşı olmasıyla da bütün öteki muhalif ilerici yayınlardan ayrışıyor.
Bu önemli bir farklılıktır ve O’nun, tüm fiili çalışanlarının ve gerçek sahipleri de olan okurlarının birleşik kolektif emeğinin hakkıyla ve daha ileriden sonuçlar sağlayacak biçimde işlevli kılınması, kurtuluş davasına daha uzun yıllar boyunca hizmet etmesinin gereklilikleri arasındadır. Bu da daha özenli, daha dikkatli, daha verimli ve devrimci ruha sahip yazım çalışması ve titizliğiyle birlikte daha etken bir okur ilgisini gerekli kılmaktadır. Evrensel’i güçlendirmek ve daha geniş kesimlerce sahiplenilen bir gazete olmasını sağlamak bu bakımdan bütün sömürülen ve baskı altında tutulanların yararıyla doğrudan ilintilidir.
- Kürtçe eğitim Türkiye’yi böler mi? 14 Kasım 2024 04:52
- Bahçeli’nin çağrısı Kürt gerçeğinin neresinde? 07 Kasım 2024 05:41
- Sorun yoksa, telaş niye? 31 Ekim 2024 06:54
- Çürümenin toplumsallığı ve çürüyeni yönetme politikası 24 Ekim 2024 12:47
- İktidarın ekonomi kriterleri 26 Eylül 2024 05:56
- Vicdansızlık! 19 Eylül 2024 05:15
- Derin ve lağımlı bataklık! 12 Eylül 2024 05:58
- Sağın gücü ve işçilerin ‘kör noktası’ 05 Eylül 2024 05:28
- Malazgirt, Bahçeli, HÜDA PAR vs. 29 Ağustos 2024 05:40
- Kararlı saldırı, mızmız muhalefet! 22 Ağustos 2024 04:51
- Çark dönerken preste ezilmek, ateşte erimek! 15 Ağustos 2024 05:18
- İsrail’e ve gerici savaşlara barikat örmek! 08 Ağustos 2024 05:00