Devlet
Platon’un Devlet’ini de Thomas Hobbes’un benim ‘devletin romanı’ dediğim Leviathan’ını da esas olarak okudukça değil, yaşadıkça öğrendim. “Hayat öğretir” derler ya, öyle. Sonra da, şaşırdığım durumlarda, her seferinde yeniden okudum.
Üç gün önce de öyle oldu. İçişleri Bakanı adeta “Devlet benim!” diyor. Benim hukuk fakültesinde öğrendiklerimi, Anayasa’da yazılanları, hukukun üstünlüğü ve hukuk devletine dair bütün bildiklerimi, bunca yıldır insan hakları hukuku okumalarımı alıp götürüyor.
Fransa Kralı 14. Louis’in dediği rivayet edilir. Parlamento (milletin temsilcileri) vardır ama o “Devlet benim!” demiştir.
Ne yapalım, doğa durumuna mı dönelim, olabilir mi böyle bir şey? “Büyük balıklar küçük balıkları” yesin mi? Küçük balıklar olarak çağrı mı yapalım, örgütlenelim mi, büyük balıklara karşı?
Sahi Kerem Altıparmak Hoca anlatmıştı, İHD akademide, bir derste. Devleti anlatırken ve Thomas Hobbes ve Leviathan’ı anlatırken. Malum, Thomas Hobbes, doğa durumu/toplum durumu ayırımı yapar ve “Doğa durumunda büyük balık küçük balığı yer” der. Hoca, “Thomas Hobbes küçük balıkların örgütleneceğini öngörememiş herhalde” demişti. Ne yapsak, doğa durumunda mıyız ve büyük balık (devlet) bizi yemesin diye örgütlenmemiz mi lazım?
Öyle ya, hukuk yoksa, ne var?
İçişleri Bakanı bütün bildiklerimizi ve bütün anayasal hükümleri ters yüz etti. Haklarında beraat kararı verilen KHK’lilerin kamu görevlerine AYM kararından sonra geri dönüşlerine ilişkin söyledi. Dedi ki, “…herkes devletin içine girmek zorunda mı?” (…) “Her şeye AYM’nin gözüyle bakıyor değilim, kimse kusura bakmasın.” “Devletin içine girmek!” “Almıyorum” diyor. Yani, “Devlet benim!” demiş oluyor, diyor.
21. yüzyıl Türkiye’sinde, adeta, “Devlet benim!” dedi. Neden böyle dedi, ‘benim’ dediği devletin yazılı kuralları var mı (var, biz biliyoruz da), yürürlükte mi, geçerli mi? Vallahi, ben liberal değilim ama Locke’a hak veriyorum. Özgürlüğümü devlet dahil kimseye vermem, hiçbir devlete vermem. Halbuki Thomas Hobbes, “Toplum durumunda Leviathan’a vermemiz lazım, doğa durumunda büyük balık küçük balığı ve kurtlar (İnsan insanın kurdudur!) biri birini yemesin” diye nasihatte bulunuyordu.
Dostlar, insanlık olarak, Thomas Hobbes’un sözünü dinledik, verdik de ne oldu? Devlet vatandaşın emrindeki araç olmaktan çıktı. Zaten hiçbir zaman araç olmadı. Zulüm ve sömürü aracı oldu. Bir sınıfın başka sınıf ve tabakaları ezen aracı oldu.
Hukukun üstünlüğü/hukuk devleti, insan hakları ve demokrasi kavgaları devletin insana zulmetmesi için değil, insanın/ yurttaşın hizmetinde, insanın/ yurttaşın hakları ve özgürlüklerini teminat altına alan bir araç olması için verildi, veriliyor.
Ne safmışız! Geldiğimiz noktaya bakın!
Evrensel'i Takip Et