PISA 2018: Dünya parlak değil, dindarlık başarıyı düşürüyor
Fotoğraf: Pixabay
Maalesef sadece ülke kıyaslamalarına çok takılıp kalınca arkadaki daha makroyu gözden kaçırıyoruz. PISA 2018’den çıkarılacak birinci çıkarım: Dünya genelinde eğitim hedeflerinden henüz uzakta bulunuluyor, tüm dünya eğitim öğretimde dökülüyor. Din türü ve dindarlık düzeyine göre eğitim başarısı çok düşüyor.
Okuma becerileri 6. Seviye- 698 ve üstü): “Bu düzeydeki öğrenciler, istenilen bilginin metin içerisinde saklı olduğu uzun ve soyut metinleri anlayabilirler. (…) Bilginin kaynağı ve geçerliğiyle ilgili ipuçları aracılığıyla metinler arasındaki uyumsuzlukları belirleyebilirler. Metinler arası tutarsızlıkları çözebilir, farklı metinlerdeki bilgilerin benzer ve zıt yönlerini karşılaştırabilirler.”
Okuma becerileri 5. Seviye- 626 ve üstü): “Bu düzeydeki öğrenciler, (…) karışık ve soyut ifadelerin olduğu durumlarda gerçek ile algı arasındaki ayrımı yapabilirler. Çeşitli ipuçlarından yola çıkarak verilen bilginin kaynağının ya da içeriğinin objektifliğini değerlendirebilirler.”
Bu iki seviyeye hiçbir ülke ortalaması çıkmamış bulunuyor.
Katılımcı 79 ülkenin okuma becerileri ortalama puanı 453 olup 37 OECD ülkesinin 487 ve Türkiye’nin okuma becerileri ortalama puanı 466’dır.
4. seviye puanı alt limiti 553 olup B-S-J-Z (Çin) 555 puanla 4. seviye civarındadır. OECD ülkeleri ortalaması 3. seviyede kalmakta, Dünya ortalaması ve Türkiye ancak alttan 2. seviyede yer alabilmektedir.
Matematik ve fende de durum değişmemektedir. Katılımcı 79 ülkenin matematik alanındaki ortalama puanı 459, 37 OECD ülkesinin 489, Türkiye’nin 454’tür. Yani yine OECD ancak 3. seviyede, Dünya ve Türkiye 2. seviyededir. Türkiye’nin matematikteki başarısı dünya ortalamasının da altında bulunmaktadır.
79 ülkenin fen alanındaki ortalama puanın 458, OECD’nin 489 ve Türkiye’nin 468 olduğu belirlenmiştir. Yine Çin 4. seviye, OECD 3. seviye ve Türkiye 2. seviyededir.
PISA: DİN TÜRÜ VE DİNDARLIK DÜZEYİ BAŞARISIZLIĞI BÜYÜTÜYOR
Müslüman, Yahudi ve Hıristiyan nüfus payı arttıkça başarı daha düşük, Budist, ateist ve bir dine bağlı olmama durumu yaygınlaştıkça başarı artıyor. Örneğin alttan üste doğru İslam ülkeleri (Türkiye dahil B.A.E, Katar vb.), Yahudi (İsrail), Hıristiyanlar, Budistler (Uzak Doğu), Ateist (Çin) ve bir Dine Bağlı Olmayanlar (Hong Kong, Kore, Estonya, Hollanda, Kanada vb.) şeklinde başarı sıralanıyor.
TÜRKİYE CİNSİYET EŞİTLİĞİNDE İYİ ANCAK EN ÜST DİLİMDE KADINLAR AZ
AKP karma eğitimden uzaklaşmaya çalışıyor ki, Türkiye’nin en başarılı olduğu konulardan biri karma eğitim ve kadınların da eğitime dahil edilebilmesi. Türkiye bu sorunu 1990’lar itibariyle büyük oranda aşmıştı. Kadın öğrencilerin ortalama başarısı bir miktar daha yüksek, genel olarak kadın erkek başarısı eşit düzeyde.
Yine de gerek ÖSYM gerekse PISA sınavlarında kadın öğrencilerin başarısı bir miktar daha yüksek olmakla birlikte en üst başarı diliminde (örneğin PISA’da 5. ve 6. seviyede) erkeklerden kadın öğrencilerden daha fazla. Bu durumun özellikle araştırılması gerekiyor.
OKUL TÜRLERİ ARASINDAKİ FARKLILAŞMA ÇOK BÜYÜK SORUN
Okul içi farklılaşma yüzde 34 düzeyinde olup yüzde 71’lik OECD ortalamasından daha düşük bulunmaktadır. Ancak okul içi farklılaşma zaten en baştan yapıldığından düşük çıkmaktadır.
Esas sorun okul türleri arasında bulunmaktadır. OECD ortalama farklılaşması yüzde 29 iken Türkiye’nin ortalama farklılaşması yüzde 44’ü buluyor.
Sırayla okuma becerisi, matematik ve fen puanları okul türlerine göre şu şekilde bulunuyor: Fen lisesi 585, 594, 585; Anadolu lisesi 495, 485, 499, imam hatip 445, 426, 446; çok programlı 393, 376, 403.
Fen liseleri ile çok programlı liseler arasında yaklaşık 200 puanlık fark bulunuyor. İmam hatipler, meslek liseleri, çok programlı liseler tümden dökülüyor.
BÖLGELER ARASINDAKİ FARKLILAŞMA ÇOK BÜYÜK SORUN
Okul türü ve bölge çarpanı birlikte dikkate alınırsa durum çok daha vahim hale geliyor. Batı Anadolu, Ege ve Marmara daha başarılı, Doğu Anadolu ve Güneydoğu daha başarısız bulunuyor. Örneğin Batı Anadolu okuma becerileri 501, matematik 468, fen 489 iken Ortadoğu Anadolu 409, 407 ve 424 puan alıyor. Arada 80-90 puan farklar oluşuyor.
AVANTAJLI VE DEZAVANTAJLI ÇOCUKLAR ARASINDAKİ EŞİTSİZLİK ARTIYOR
Türkiye’de okuma becerilerinde 2015’ten 2018’e ortalama performans artmakla birlikte özellikle yüksek performanslı öğrencilerin puanları daha fazla artmıştır. Matematik ve fende ortalama puan artmış ancak çocuklar arasındaki farklar azalmamıştır.
Yani eşitsizlikler azalmıyor, ya devam ediyor veya aradaki makas daha da açılıyor.
EĞİTİME YATIRIMIN BAŞARI ÜZERİNDE YÜKSEK ETKİSİ VAR: YÜZDE 49
Ülkelerin eğitime yaptıkları harcamalar ile uluslararası izleme çalışmalarındaki performansları arasında önemli bir ilişki bulunuyor. PISA 2018 uygulamasında da ülkelerin okuma becerileri puanlarındaki değişimin yüzde 49’unun eğitime yönelik harcamalar tarafından açıklandığı hesaplanıyor.
Türkiye, eğitime yönelik harcamada OECD ortalamasının altında yer alıyor. Yaptığı harcamaya göre daha iyi bir sonuç aldığı söylenebilir ki, o halde, öğretmen ve aileler her şeye rağmen bir şeyler yapmaya çalışmaktadır anlamına gelir. Türkiye’nin eğitime daha fazla bütçe ayırması gerekiyor.
ÖNERİ: OKUL TÜRLEŞMESİ DEĞİL GENEL EĞİTİM, DİNCİ EĞİTİM DEĞİL BİLİMSEL ELEŞTİREL EĞİTİM
PISA 2018’in mevcut paylaşılan sonuçlarından birkaç çıkarım yapılırsa;
• Dünyada eğitim çok başarılı bulunmuyor,
• Dindarlık eğitim başarısını olumsuz etkiliyor,
• Okul türleri eşitsizlik üretiyor, eşitsizlikleri besliyor,
• Aile, okul türü, bölge, ülke vb. pek çok eşitsizlik ve ayrışma bulunuyor.
Alınacak dersler ise bir an önce tüm çocuklara eş düzeyde nitelikli eleştirel bir eğitime, okuduğunu ve dünyayı anlayan bir eğitime, kamusal genel eğitime geçilmesi gereğini gösteriyor.
Nüfus veya ekonomik büyüklük değil dogmatik anlayışlardan uzaklaşma, eleştirel düşünceye, bilime ve eğitime verilen önem, buna yönelik kamu politikaları ve eğitim yatırımları işin püf noktasını oluşturuyor.
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15
- Aileler çocuklarını MEB’den kurtarmaya çalışıyor: MEB eğitime, çocuklara, topluma zararlı hale mi geldi? 13 Eylül 2024 04:42
- Eğitimin sorunlarından öğretmenler ve müdür yardımcıları da mağdur 06 Eylül 2024 04:41
- Atamaların değeri değersizleştirilmesi üzerine 30 Ağustos 2024 04:44
- Tarihleri, çağları, problemleri karıştırmak: Ahilik de işletme de amaç ve işleyiş olarak okul değil 23 Ağustos 2024 04:46
- YKS, eğitim ve şehirler: Üniversitede resesyon, şehirde resesyon ve göç 16 Ağustos 2024 04:15