07 Aralık 2019 00:11

Kayıp, yıkım ve inşa

Kayıp, yıkım ve inşa

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Daha otuz yaşına gelmeden iki filmiyle Cannes resmi seçkide yer alan, her ikisiyle de ödüller kazanmayı başaran Kantemir Balagov çağdaşı birçok yönetmen gibi Rus tarihinin içinde gezinmeyi seviyor. 1991 doğumlu yönetmen 2017 yılında Cannes’ın Un Certain Regard bölümünde yer alan “Tesnota” ile FIPRESCI ödülü kazanmıştı. Bu hafta ülkemizde de gösterilmeye başlanan filmi “Uzun Kız” ile aynı bölümde yarıştığı bu yıl, bu ödülü ikinci kez kazanırken yanına bir de en iyi yönetmen ödülünü ekledi.

“Tesnota”, Sovyetler Birliği’nin çöküşünün ardından ’90’lı yıllarda Kafkasya’daki kimlik karmaşasına odaklanıyordu. Kendisi de Çerkes asıllı olan yönetmen için bu hikaye bir tür tanıklıktı aynı zamanda. Balagov “Uzun Kız”ın senaryosunu Nobel Ödüllü Yazar Svetlana Aleksiyeviç’in 2. Dünya Savaşı’nda yer alan Sovyet kadınlarla konuşarak yarattığı ve tüm dünyada ses getiren “Kadın Yok Savaşın Yüzünde” kitabından esinlenerek kaleme almış. Aleksiyeviç, savaşı bir kahramanlık/ ihanet ikiliğinde ele alan erkek dilinin aksine, kadın gözüyle anlatarak özgün bir dil yaratmıştı kitabında. Balagov da bu büyük savaşta yer almış iki kadının dünyasına götürüyor seyirciyi ve kendilerini onarma, tamir etme çabalarına aktarıyor.

Siyasal alan, İkinci Dünya Savaşı’na dair anlatıyı ister istemez kahramanlık hikayeleri üzerinden inşa etti. Sovyet halklarının Nazi savaş makinesi karşısında kadınlı erkekli topyekün direnişinin yeri tarihte çok özel kuşkusuz. Ancak, bu büyük anlatıdan ayrılıp hayatın içine girdiğimizde, savaşın parçası olanlarla, yıkımın içinde gezenlerle ve bedel ödeyenlerle temas ettiğimizde herkesin hikayesi de farklılaşıyor. Etrafındakilerin “fasulye sırığı” olarak çağırdıkları, oldukça uzun boylu bir kadın olan Iya, çatışmada aldığı bir hasar yüzünden çürüğe ayrılmıştır. Iya, arada bir dalıp gitmekte, kafasında yükselen uğultularla birlikte dünyadan bir süreliğine kopmaktadır. Küçük Pasha ile bir odada yaşamakta ve Leningrad’da hastanede çalışmaktadır. Savaş artık Sovyet topraklarından uzaklaşmış, Alman topraklarında devam etmektedir. Ancak Iya’nın çalıştığı hastane ağır savaş yaraları taşıyan askerlerle doludur. Balagov, savaşın insan bedeni üzerinde yarattığı yıkımı göstererek başlıyor anlatısına. Kolları, bacakları kopmuş, belden aşağısı tutmayan askerler ve onların bir ucundan hayata tutunmak için aradıkları küçük hikayeler.

Derken zaman atlıyor, savaş bitiyor ve Iya’nın cephede birlikte savaştıkları Masha kente geri dönüyor. Aynı işte çalışıp, aynı odada kalmaya başlıyorlar. Masha’nın dönüp de bulamadıkları, gelecekten beklentileri Iya’nın hayatını da belirliyor bu noktadan sonra.

Masha’nın yapıp ettiklerinin, Iya ve Nicolay’ı zorlamalarının, Sasha’yı kullanıp kullanmadığının bir anlamı kalmıyor bir noktadan sonra. Karnındaki yaranın nedeninin şarapnel parçası mı, yoksa kürtaj mı olduğunun da. İki farlı yerde iki farklı hikaye anlatıyor çünkü Masha. Masha dalgalanıp dursa da Iya ona karşı hep sabit kalıyor. Geleceği birlikte inşa etmek istediği kadının önünde sonunda durulup onun yanına geleceğini, ya da bir gün onu mutlu etmeyi başaracağını düşünüyor.

“Uzun Kız”, savaşın en şiddetli, en yıkıcı olduğu anları anlatmakta mahir olan sinemanın aksine zaferin sonrasında ruhlardaki parçalanmışlığı anlatıyor seyirciye. Harap olmuş bir kentte, yıkılmış bir ülkede, en sevdiklerini kaybetmiş insanların vatanlarını yeniden inşa ederken kendilerini nasıl kuracakları karmaşasına dair bir film aynı zamanda. Svetlana Aleksiyeviç’in kitabına konuşan kadın askerlerden birisi Berlin’e vardıklarında bir duvara “Buraya savaşları bitirmeye geldim” yazdığını anlatır. Savaşları bitirmek için savaşa girmek zorunda kalanların, kahramanlık marşlarından, övünç çığlıklarından uzak bir anlatısı “Uzun Kız”. Muzaffer ve gururlu kadınların, neyi yaşamak zorunda bırakıldıklarının farkında, ruhlarında açılan yaraların ayırdında olarak kendilerine bir gelecek inşa etme çabalarına dair bir yapım aynı zamanda. Masha’nın Iya’nın dizlerinin dibine çöküp gelecek hayallerinden konuşurken “Bizi iyileştirecek” sözünde saklı belki de her şey. Yıkılmış bir dünyada, yeniden inşa edilen ülkede kendilerini iyileştirecek, ruhlarını onaracak bir şeyler arayışına dair güçlü bir şiir “Uzun Kız”. Kimi ‘ölümde’, kimi geleceği temsil edecek bir çocukta, kimi ise bir kadının aşkında buluyor kendisini iyileştirecek olan şeyi.

Kantemir Balagov, Rusya’nın yakın gelecekte en dikkat çeken yönetmenlerinden birisi olacak belli ki. “Uzun Kız”, yalnızca hikayesiyle değil sahne ve ses tasarımıyla yılın en iyilerinden birisi. 

UZUN KIZ
ORİJİNAL ADI: Dylda
YÖNETMEN: Kantemir Balagov
OYUNCULAR: Viktoria Miroshnichenko, Vasilisa Perelygina, Igor Shirokov, Andrey Bykov, Konstantin Balakirev       
YAPIM: 2019 Rusya  
SÜRE: 137 dk.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa