Tek gerçekçi yol: İnsanca yaşanacak bir asgari ücret için mücadele!
Asgari Ücret Tespit Komisyonu (AÜTK), 2020 yılında uygulanacak asgari ücreti belirlemek için ilk toplantısını 2 Aralık günü yaparak çalışmaya başladı. AÜTK ikinci toplantısını 10 Aralık günü yapacak.
Asgari ücretin hızla yükselen gerçek enflasyon karşısında büyük bir erozyona uğramış olması, asgari ücret tartışmalarını, önceki yıllara göre daha erken başlattı.
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, asgari ücretin “geçim maliyeti” olan 2 bin 578 TL’nin altında teklif edilmesi halinde “Masadan kalkacaklarını” söyleyerek, “Bir kargaşaya yol açmamak için” olacak, pazarlığı bütün “pazarlık” kurallarını altüst ederek “en alttan” başlattı.
DİSK ise, bir evde 2 kişinin çalıştığı varsayımı üstünden, asgari ücretin yoksulluk sırının yarısı (3 bin 200 TL) olmasını istedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, asgari ücrete de vergilere, cezalara olduğu gibi, “Yüzde 22 zam yapılması” gerektiğini öne sürerken, HDP de asgari ücretin 3 bin TL olmasını istedi.
NE KADAR MÜCADELE O KADAR ASGARİ ÜCRET
Kendilerine mikrofon tutulan asgari ücretliler ve asgari ücret dolayında gelirle yaşayanlar ise, çarşı pazardaki temel ihtiyaç fiyatlarını ve kendi ceplerinden çıkanı dikkate alarak, kendilerine nefes aldıracak asgari ücretin 3-4 bin TL olması gerektiğini söylüyorlar.
Ancak ileri işçi kesimleri çeşitli sendikal platformun sözcüleri, emekten yana kimi çevreler, gazetemize mektup yazan önemli sayıda işçi ve sendikacı, işçiler, sınıf partisi soruna biraz daha farklı yaklaşıyor. Sendikaları, emek örgütlerini, asgari ücretle çalışan işçileri, tüm emekten yana çevreleri, “Asgari ücret şu olsun bu olsun” deyip, boynunu AÜTK’nin kılıcının altına uzatıp bekleme yerine, asgari ücretin insanca yaşanacak bir düzeye çıkarılması için mücadeleye çağırmaktadırlar.
Yani, bu işçiler, sendikacılar, “Ne kadar mücadele o kadar asgari ücret” demekteler.
Çünkü, AÜTK, 5’i patron, 5’i hükümet, 5’i de Türk-İş tarafından belirlenen “işçi temsilcileri”nden oluşan 15 kişilik bir komisyon. Ve bu komisyon oy çokluğu ile karar alıyor.Yıllardan beri, gelişmeleri izleyen herkes biliyor ki, bu ülkede asgari ücret, her yıl yaklaşık üç dört hafta içinde dört toplantı yapan AÜTK tarafından “protokol icabı” yapılan toplantıdan sonra hükümet ve patron temsilerinin oylarıyla, oy çokluğu ile patronların istedikleri bir düzeyde tespit edilip uygulamaya sokulmaktadır.
ASGARİ ÜCRET PAZARLIĞINDA İŞÇİ SAHNEYE ÇIKMAZSA...
Nitekim AÜTK’nin ilk toplantısında, hükümet adına toplantıya katılan Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, “...Asgari ücretin sosyal ve ekonomik konjonktür ile uyumlu, kalkınmaya ve verimliliğe katkı verecek şekilde belirlenmesi önem arz etmekte. Dolayısıyla ücret artışı kadar, işin kendisinin yani istihdamın korunması da mühim...” sözleriyle patronlardan yana açıkça tutum alarak, asgari ücretin patronların ve hükümetin temsilcilerinin oylarıyla, patronların istedikleri düzeyde belirleneceğini açıklamış oldu!Bu duruma göre bakan, hükümet ve patronların, asgari ücrete yüzde 15 dolayında bir zam konusunda anlaştıkları olarak yorumlanıyor.Türk-İş’in Genel Başkanı Atalay, Türk-İş’in genel kurulunda 2 bin 578’lik asgari ücret teklifini yineledi ve “Bunun altında bir asgari ücret tespit edilirse biz o masada olmayız” diyerek, rest çeker gibi göründü ama, bir sendika başkanının arkasında kitleler yoksa, daha doğrusu işçiler örgütlenip mücadeleye çekilmemişse, sendikacı ne kadar yüksek sesle konuşursa konuşsun bir kıymetiharbiyesi olmaz, olmayacaktır da!
‘İYİ GELİŞMELER’ LAFTA KALIRSA BİR ŞEY DEĞİŞMEZ
Bu kadar da değil. Bu yıl hepimizin “iyi” dediği gelişmeler de oldu.Bunlardan birincisi, üç işçi konfederasyonu uzun yıllardan sonra ilk kez bir araya gelerek, zamlar ve vergilere karşı çıkan ortak bir metnin altına imza attılar.İkincisi ise, Türk-İş’in Genel Başkanı Atalay, asgari ücret masasına işçiler adına oturacak heyetin diğer konfederasyonlarla birlikte oluşturulacağını ve asgari ücreti böyle savunacaklarını açıkladı. Ancak bunlar sadece laf olarak kaldı.Çünkü; Hükümet, vergilerle ilgi yasal düzenlemeyi Meclisten geçirerek yasallaştırdı. Asgari ücretin vergi dışı bırakılması ile ilgili TBMM’de hiçbir girişim yok. Dahası Atalay, asgari ücret teklifini diğer konfederasyonlara danışmadan 2 bin 578 TL olarak açıkladı. Ki, bu DİSK’in 3 bin 200 TL’lik teklifiyle uzlaşır gibi değil.Şu açık ki, eğer asgari ücret tespiti için, işçileri devreye sokmadan bir sendikacıların ya da emekten yana çevrelerin, “Asgari ücret şu kadar olsun” demesinin pratikte hiçbir karşılığı yoktur!
BAŞARININ TEK YOLU İŞÇİLERİN ÖRGÜTLÜ GÜCÜNÜN SAHNEYE ÇIKMASIDIR
Çünkü bugün asgari ücreti, AÜTK’de çoğunluk olan patron ve hükümet temsilcileri belirmektedir. Onların oylarını nasıl kullanacaklarını da patronlar ve hükümet değil ancak işçiler, emekçiler ciddi tepkiler koyarsa değiştirebilirler. Bu yüzdendir ki, eğer işçiler, emekçiler kendi taleplerinin arkasında durur, “Biz şunda daha aşağıda bir asgari ücrete razı değiliz. Aksi halde direneceğiz” diyerek sahneye çıkmazlarsa, bilinmelidir ki, “Asgari ücretin şu kadar olmasını istedik ama kabul ettiremedik. Onun için muhalefet şerhi koyduk” demenin hiçbir anlamı yoktur. Eğer konfederasyonlar isterse, bu isteklerinde samimi olurlarsa önümüzdeki 10 gün içinde bile bunu başarabilirler. Örneğin Türk-İş’in şu günlerde toplantı halinde olan genel kurulu, bu doğrultuda bir karar alırsa, bütün ülke sathında tüm emek cephesinin harekete geçmesine tanık olacağımızdan şüphe etmek için bir neden yok.2015’teki büyük metal direnişinde bunun gerçekleştiğini gördük.İşçi sınıfımız bu feraseti şimdi de gösterebilir. Bu yüzden de asgari ücret mücadelesi sendikalar ve konfederasyonları için bir “mihenk taşı” mahiyetindedir.
Evrensel'i Takip Et