13 Aralık 2019 00:33

Özel okullaşma kalkınma göstergesi olur mu? Özel okullar batmalı mı?

Doğa Koleji önünde eylemyapan veliler

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

YDD, DB, Avrupa İş İnsanları ve Tüccarlar Örgütü, EUA-Avrupa Üniversite Alanı, TÜSİAD, YÖK, MEB, Cumhurbaşkanlığı… hepsinin ajandasında “eğitim sektörü” var, özel okullaşmanın artırılması var. Bunlar genel söylem değil vizyon ve misyonlara girmiş durumda, kalkınma planlarına “kalkınma ölçütü” olarak girmiş durumda.

Bir ülkede özel okul sayısı ve özel okul öğrenci sayısı arttıkça, özel-vakıf üniversite sayısı arttıkça, açıktan paralı öğrenci sayı ve oranı arttıkça daha fazla “eğitim kalkınması”, daha fazla ilerleme ve gelişme gösteriliyormuş.

Gerçekten durum bu mu? Eğitimde özelleşme arttıkça, eğitim ve okullar metalaştıkça, ticarileştikçe, piyasalaştıkça eğitim kalitesi, bilim ve düşünce kalitesi, insani duyarlılık kalitesi. Bilgi, bilinç, sağduyu-ahlak artıyor mu azalıyor mu? Gerçekten durum nedir, bunlar arasındaki etki ve etkileşim nedir?

EĞİTİMDE ÖZELLEŞME KALKINMA DEĞİL EŞİTSİZLİK VE HASTALIK GÖSTERGESİ

Marx’tan, Gramsci’den, daha liberal Durkheim’a Merton’a veya daha eleştirel Horkheimer’a, eleştirel Pedagog Freie’lere özel okullaşma anomi, yabancılaşma, eşitsizlik, haksız rekabet… ne derseniz onu temsil ediyor, toplumsal eşitsizlikleri azaltmıyor artırıyor. Çocuklar arasındaki ilişkileri bozuyor. Fakiri, göçmeni dışta bırakıyor. Orta ve üst sınıfların sınıfsal sürdürümünü, ama daha öncesinde onları da sömürmeyi, tüm ilişkilerin metalaşması ve piyasalaşmasını temsil ediyor.

Orta sınıf kendini azıcık avantajlı gibi hissediyor ama çoluk çocuk hepsi eğitim sektörünün kölesi oluyor, doğru düzgün yaşadıklarından bir haz alamıyor, kendilerine sırça köşk ararken bütün hayatlarını kasvete çeviriyorlar.

Özel okullar toplumu toplum olmaktan çıkaran, bir grup hırslı yurttaşa bedellerini onlara ödettiği bir umut, “farklılaşma” yolu sunuyor gibi gözüküyor oysa onları da her gün daha ağır okuma ve çalışma şartlarına mahkum ediyor.

ÖZEL VEYA ELİT OKUL DİPLOMASI: RESMİ DİPLOMADAN DAHA MI BEYAZ?

Maalesef Bourdieu bunu hem evet hem hayır diye yanıtlıyor.

Toplum için daha geçersiz bir diploma, daha sorunlu bir toplumu gösteriyor. Daha ayrışmış, hiyerarşik, iktidar ağlarına bağımlı, yabancılaşmış bir okul modeli özel veya elit okulların çoğu. Toplumsal faydası nedir, pek olumlu bir yanıt vermek mümkün değil. Bu sistem içinde hemen herkese, özellikle de orta sınıftan gelip daha alt sınıfa düşme kaygısı taşıyan bir önceki okumuş yazmış kuşakları, onların çocuklarını böyle bir arayış kuşatmış bulunuyor ve bundan da kaçınılamıyor.

KISIR DÖNGÜ: İŞSİZLİK VE HAKSIZ REKABET EĞİTİM SÜRESİNİ GEREKSİZ UZATIYOR

Eğitim şart. Bu şart her geçen gün daha uzun bir eğitim şart kaygısına dönüşmüş durumda.

Tüm aileler çocuklarına daha para eden diploma ve daha uzun eğitim yoluyla avantaj sağlamaya çalışıyor. Bunun da maalesef bir sonu yok, çünkü sonuçta iş piyasası belli, her geçen gün işsizlik artıyor, diplomalılar çoğalıyor. Diploma süresini ne kadar uzatırsan uzat bunun sonu yok.

Doktoralı olup ilkokul mezunlarının yapacağı işlere talip bir emek piyasası oluşmuş durumda, buna rağmen yükseköğretim diploması sahipleri en yüksek işsizlik oranına sahip.

DOĞA KOLEJİ VELİLERİ ‘MÜŞTERİ’ OLDUKLARININ FARKINDA DEĞİL

Doğa Kolejine çocuklarını gönderen aileler ne yazık ki eğitim sistemini tartışmıyor, sadece çocuklarının iyi bir özel kolejde devamını veya bir başka koleje aktarılmasını istiyorlar, çok devlet okulu peşinde de değiller. Dahası Türkiye’de eğitim öğretim sisteminin nasıl düzeleceği derdinde de değiller. Yine de haksızlık etmeyelim. Onlar da bu sistemin mağduru olmakla birlikte sistem işlemediğinden veya liberal sistem zaten piyasanın düzenleyiciliğini esas aldığından henüz piyasalaşmanın ne olduğunu da kavramamış bulunuyorlar.

ÖZEL OKULLARIN BATMASI ŞART, BİLİMSEL ELEŞTİREL EĞİTİM ŞART

Müşteri durumuna düşmemek için, insanlığımızı para pul ilişkisinin temel ölçü olduğu metalaşmaya teslim etmemek için özel okullardan kurtulmak şart da bunu ne veli ne de mebus ne de öğretmen istiyor. Daha en baştan kariyer ve hiyerarşi odaklı, ayrıcalık arama odaklı özel okulculuktan kurtulmak şart da bunu ne başkan ne de yoksul istiyor.

Bilimsel eleştirel eğitim için sorunun doğru şekilde okunması, bunun için de zihinlerimizin özgürleşmesi gerekiyor. Dahası öğrenciden önce anne babanın, anne babadan önce öğretmenlerin özgürleşmesi gerekiyor.

ÖĞRETMEN, ÖĞRENCİ, VELİ, TOPLUM: BİLİNCİNDE DEĞİL

Doğa Kolejlerinin önünde paramızı alamıyoruz ama kolej kapanmasın diyen öğretmenlerin durumu, çile dolu çelişkileri gösteriyor da sorunun ve yaşananların bilincine varıldığına dair bir emare ortada yok, tam tersine öğretmenlerin talepleri yanlışın nerede olduğunun farkına hiç varılamadığını gösteriyor.

Öğretmenlerin, velilerin derdi öncelikle paralarını kurtarmak. Sonra kendileri veya çocukları için yaldızlı bir kariyer aramak. Bunda anlaşılmayacak ne var denebilir da tam da çelişkiler yumağı burada yatıyor.

Yol alınacaksa önce sorunu doğru tespit edip sonra bu sorunun ne kadarı sistemden ne kadarı öğretmenden, ne kadarı velilerden, ne kadarı bizden kaynaklanıyor, onu ayrıca tartışmak gerekiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa