19 Aralık 2019

Ne kalacak

DİĞER YAZILARI
Kaybettiniz 6 Mart 2025
Örgüt 27 Şubat 2025
Mehmet Türkmen 20 Şubat 2025
Güç bende artık 13 Şubat 2025
Hadi yine iyiyiz 6 Şubat 2025
Sorun modelde 30 Ocak 2025
Tan ile Bulu 23 Ocak 2025
İkinci çocuk 16 Ocak 2025
Pislik 9 Ocak 2025
Benim adamımdan hoca 2 Ocak 2025
YAZI ARŞİVİ

İnsanlık tarihi istila, talan ve yıkımlarla dolu. Tüm medeniyetler zenginliklerini, adına “Ganimet” dedikleri soyguna borçlu. Tarihte hırsızlık yapmayan, onun, bunun malına “Fetih”, “Medeniyet götürme”, “Tanrıyla tanıştırma”, “Allah yoluna çağırma”, “Özgürlüğe kavuşturma” gibi yalanlarla el koymamış, kana bulaşmamış kral, imparator, padişah, prens, şeyh yok gibi. Büyük İskender’den, Sargon’a, Hitler’e ve post modern imparatorlara gelene kadar belki yöntem değişti ama amaç hiç değişmedi; “Malın büyüğüne el koymak.”  Belki de tarihteki en dürüst seçilmiş krallardan biri de ABD’nin şimdiki başkanı oldu. Adam hiç değilse kıvırmadan, çevirmeden, “Ben petrolü seviyorum” dedi.

Bu yağmanın sınırlar arası olanının yanında bir de sınırlar içerisinde olanı var. Yakın tarihimiz, ulusunun artı değerini soyup başkentine vali yaptığı karısına 3 bin çift ayakkabı alan seçilmiş krallarla, banka hesaplarındaki milyarlarca dolara rağmen tapındıkları duvara çiş yapmaya kalktıkları için saklandıkları deliklerde sopayla öldürülen liderlerle(?) dolu.

İnsan ömrü sınırlı. Sonuçta belki 70, en iyi ihtimalle 90 yıl vur patlasın, çal oynasın. Sonra? Kutsal dinlerde son nefeste tövbe kapısı, son dakikada günah çıkarma kulübesi emre amade. Yediğin tüm haltlara rağmen kutsal şehir civarında ölüp göğe yükselirsen yırttın.

Ama peki dünyamız? Tüm bu talana, hırsızlığa, yıkıma karşı halen direnmeye çalışan dünyamız. Özellikle ve sadece yoksul ve gelişmekte olan ülkelerin topraklarında yok olan, Evliya Çelebi’nin “Adana’dan Antep’e varana kadar ağaçlardan gökyüzünü göremedim.” dediği ormanlarımız? Şimdiden biri kurumuş, kalan ikisinin suyuna da beton tıkamaya başladığımız 3 kutsal nehir?

Dünya, ondan hoyratça çaldığımız her şeyi zamanı geldiğinde bir çırpıda geri alacak kadar güçlü. Yaşadığımız dünya kalınlığı üzümün kabuğundan ince. En derin okyanus dünya derinliğinin binde ikisi. Bir anda buharlaşıp gitmesi işten bile değil. Buna rağmen hırs aklımızı aşmış. Yaşarken, 6 çeker cipe, 1000 beygir yata, 2 ses hızında jete, altına bulanıp pişirilmiş ete ulaşmak için yapmadığımız çirkinlik yok. Bir yandan bir yapıyor, öte yandan iki yıkıyoruz. Kentlerimiz, ömrü yüz yıllık binalarla doldurulmuş beton yığını.

Bin yıl sonra, 3000 yılında, eğer kaldıysa dünyada, kalmadıysa yakın bir gezegende yaşamak zorunda kalan torunlarımıza binyıl önceden hiçbir şey bırakmamış olacağız. Onlar yine Sümer yazıtlarını, Hitit çömleklerini, Mısır piramitlerini, Bizans Surlarını, Osmanlı Camilerini, çeşmelerini konuşacaklar ama bugünden hiç iz bulamayacaklar. Yapay zeka hikayesiyle doldurulup, uzay ışınlarıyla silinmiş boş disketler dışında.

Yazılı bir tek sayfa bile.

Evrensel'i Takip Et