24 Aralık 2019 00:40

Dersimliler iktidarınızın yaklaşımını çok iyi biliyor!

Dersim Emek ve Demokrasi Güçlerinin düzenlediği Seyit Rıza anması

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

“Bu partinin başındaki zat, Dersimli olmaktan da gurur duyduğunu söylüyor. Ancak Dersim olaylarıyla ilgili bizim yaklaşık 10 sene önce gösterdiğimiz hassasiyet ve vicdani tavrın 10’da birini dahi sergileyemiyor. Biz CHP’nin kurumsal anlamda Dersim konusunda ne düşündüğünü, nasıl bir yaklaşım içinde olduğunu halen bilmiyoruz”

Bu sözler Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’a ait. Erdoğan, ‘Necip Fazıl Ödülleri’nde yaptığı bu konuşmada CHP ve Kılıçdaroğlu’ya “tarihle yüzleşme” ve “Dersim olayları” üzerinden yükleniyor.

“Dersim olayları” diyor Erdoğan. Çünkü CHP’yi tarihle yüzleşememe konusunda eleştirirken bile “Dersim Katliamı’na” artık’ katliam’ diyemiyor!

Evet, CHP’nin Dersim Katliamı başta tarihle yüzleşme konusunda ne kadar adım atıp atamadığı tartışmaya açıktır. Ancak bunu sorgulamak için en son söz söylemesi gereken, 17 yıldır ülkeyi yönettiği halde Dersim konusunda konuşmak dışında hiçbir adım atmayan Erdoğan ve iktidarıdır.

Erdoğan iktidarının Dersim’deki icraatlarına geçmeden önce Erdoğan’ın 10 sene önce gösterdiğini söylediği “Hassasiyet ve vicdani tavrın” arka planında nelerin yattığına şöyle bir göz atmak yerinde olur.

O dönem başbakan olan Erdoğan iki tartışma üzerinden CHP’yi sıkıştırmak için Dersim Katliamı’nı gündeme getirmişti.

Birincisi, 2010 12 Eylül referandumu sürecinde CHP bu referanduma ‘hayır’ dediği için.

Bilindiği gibi o dönem Erdoğan ve iktidar ortağı olan Gülenciler, bu anayasa referandumu ile ülkenin demokratikleşeceğini iddia ediyorlardı. Ancak daha sonra görüldüğü gibi, bu referandumdan ‘evet’ çıkınca Erdoğan ve Gülenciler, yargıyı tamamen ellerine geçirdiler.

İşte o zaman Erdoğan, CHP’nin katliam yapan ve demokrasiye karşı çıkan bir parti olduğunu göstermek için her fırsatta Dersim Katliamı’ndan söz etmişti.

İkincisi, iktidarın “demokratik açılım” adını verdiği; bir taraftan atılacak kimi adımlarla Kürtlerde beklenti yaratma ama öte taraftan KCK adı altında yapılacak operasyonlarla Kürt siyasetinin tasfiye edilmesine dayanan politika uygulanırken Erdoğan, yine Dersim Katliamı’nı ağzından düşürmedi.

O dönem Erdoğan, Dersim başta olmak üzere yer adlarının iade edileceğini söylüyordu.

Ancak 2013’te CHP’li üç Kürt vekilin; Sezgin Tanrıkulu, Kamer Genç ve Hüseyin Aygün’ün 1935 “Tunceli Kanunu” ile adı ‘Tunceli’ yapılan Dersim’in eski adının iadesi için verdiği kanun teklifini reddeden de yine Erdoğan’ın AKP’sinden başkası değildi.

Burada şunu da söyleyelim: CHP’nin, AKP ve Erdoğan’ın sorunu istismarcı politikalarının teşhiri yerine Kürt sorununda demokratik çözüme karşı tutum alan politikalara savrulması bakımından günahları az değildir. Ancak bu durum Erdoğan’ın Dersim Katliamı’nı, CHP’yi yıpratmak ve demokrat görünmek için sadece işine geldiği zaman gündeme getirdiği ama 17 yıllık iktidarı boyunca Dersim adının iadesi başta tarihle yüzleşmek ve Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda atılması gereken adımların hiçbirini atmadığı gerçeğini değiştirmez.

Erdoğan iktidarı, Dersim adını bile iade etmeden Dersim Katliamı’nı kendi politik çıkarları için kullanmakla kalsa yine iyiydi!

Oysa tek adam iktidarının inşası sürecinden bu yana Erdoğan iktidarının Dersim’deki temsilcileri, Erdoğan’ın o çokça eleştirdiği ‘tek parti dönemi’ni fazlasıyla hatırlatan uygulamalara imza attı/atıyor.

1935’te çıkarılan “Tunceli Kanunu” ile Tunceli Valisi olan Korgeneral Alpdoğan1937’de şöyle diyordu: “Tunceli ahalisinden bir takımın Kürd olduğuna dair ortada bir söz vardır. Bu söz yanlıştır. Tuncelinde Kürd yoktur. Bu ahalinin aslı vaktiyle Horasandan gelmiş olan Türk kabileleridir.”

Alpdoğan’dan 80 yıl sonra Tunceli Valisi olan Osman Kaymak da Hızır Orucu dolayısıyla yaptığı konuşmada şöyle diyor: “Tunceli halkı gerçek manada Türkmen Alevisi olan, inancına bağlı insanlar.” Görüldüğü gibi Kaymak, Dersim’in Kürt-Zaza kimliğini reddederek Alpdoğan’ın ruhunu yeniden canlandırıyor.

Kaymak’tan sonra Tunceli Valisi olan ve aynı zamanda Dersim belediyesine kayyum olarak atanan Tuncay Sonel’in ilk icraatı ne oldu dersiniz?

‘Dersim Belediyesi’ yazan tabelayı indirip yerine ‘Tunceli Belediyesi’ yazan tabelayı asmak!

Sonel, Dersim’in Kürt-Zaza ve Alevi-Kızılbaş kimliğine o kadar çok değer veriyordu ki, kentin caddelerini Osmanlı laleleri şeklindeki ışıklandırmalarla donattı! Yetmedi, Munzur’un üzerine Osmanlı hilalli köprüler kurdurdu -ki, bu ihaleler üzerinden Sayıştay raporlarına yansıyan yolsuzluklar da başka bir tartışmanın konusu. Üzerine kurulan barajlarla durgun su haline gelen Munzur’un üzerinde kayıklar dolaşmaya başlasa, bir de geceleri kaplumbağaların üzerine mum konulan eğlenceler yapılsa Dersim tıpkı Lale Devri gibi güllük gülistanlık olacak!

31 Mart seçimlerinden sonra HDP-EMEP grubunun oylarıyla kabul edilen, belediyeye yeniden ‘Dersim Belediyesi’ tabelasının asılması ve yine tabelalarda Türkçenin yanı sıra Kürtçe ve Zazacanın kullanılması önerisi yine Vali Sonel tarafından engellenmişti.

Durum buyken Cumhurbaşkanı ve AKP Lideri Erdoğan, bugün artık katliam bile diyemediği “Dersim olayları” üzerinden CHP’yi sıkıştırmaya çalışıyor; “CHP’nin Dersim konusunda nasıl bir yaklaşım içinde olduğunu bilmiyoruz” diyor.

Siz hiç üzülmeyin; Dersimliler, CHP’nin de sizin iktidarınızın da yaklaşımlarını çok iyi biliyor!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa