29 Aralık 2019 23:59

Yapı Yapmak - 4

Yapı Yapmak - 4

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Genelde, bir yapının tasarımını yapmış olan mimara tasarımının uygulamasının denetimi (kontrollüğü) verilmez bizde. Bu en kötüsü, en bilisizliğidir işin. Tasarımı onun bilgisi dışında uygulanmaya çalışılır. İşte o evrede herkes mimar kesilir. Tasarımı yapan mimarı bir kezcik bile dinlemeden.

Böylesi kişileri dinleseniz, o tasarımcıdan daha iyi mimarlardır. Önlerindeki tasarımın her yanını eleştirirler. Yapıyı kuşa çevirirler. Bu geldi başıma; denetim işini almadan tasarım yapmamama karşılık, aldatıldım. Sonradan yakınıyorlar ama iş işten geçmiş oluyor

Size yalnızca mimarlıktan söz ediyorum sanırsınız bunları okuyunca.

Birçok alanda, birçok işimiz böyledir aslında...

Ayrıca, bir ikisi dışında, kendisinden önceki başkanın, şu ya da bu nedenle yarım kalmış işini (doğru, gerekli olsa bile) tamamlayan bir başkan tanımadım. Belki de bu benim şanssızlığım…

Şimdi bu konuyu burada bırakıp, bundan önce yapı işlerinde yazdıklarıma dayanarak, kestirmeden kimi önerilerimi yazmak istiyorum:

Dört yıllık mimarlık eğitimi kesinlikle yetersizdir. Bunu en iyi öğrenciler bilir. Yalnızca mimarlık eğitimi de mimar olmaya yetmez. En az eğitime verilen uzunlukta bir süre, yapı yapmış, deneyli bir mimarın yanında çıraklık (staj) yapmak gerekir.

Mimarlık eğitimi veren kurumlar (okul, üniversite) “mimar” sanını veremez. Mimarlar Odası, bir sınavdan geçirdikten, o güne dek yaptıklarına bir kurulunun bakmasından sonra, kişiyi üye yazarak “mimar” sanını verebilir. Bu bütün uygar ülkelerde böyledir. Bizde de böyle olmalıdır.

Bu özellikle ülkemizde büyük önem taşımaktadır. Yalnız özel okullarda değil, bütün mimarlık okullarında yeterli öğretim üyesi olmadığından sanırım, eğitim düzeyi düşmüştür. Bu açık, iyi bir çıraklık süreci ile kapatılabilir.

Eğitim süresi dışında çıraklık zorunlu kılınıncaya dek, eğitim süresi içinde yeterli “staj” süresi aranmalı, sağlanmalıdır.

Mimarlık okullarını, çıraklığını bitirmiş olanlar en az bir yıl daha özel eğitim alırlarsa, sınav başarırlarsa “imar müdürü” olabilmelidirler.

Yüklenici olarak eksiltmeye girecek olanlarda, en az mimarlık ya da mühendislik eğitimi aranmalıdır.

“Mimarlık Sigortası” kesinkes kurulmalıdır. Böyle bir sigortası olmayanlar bu alanda çalışamamalıdırlar.

Yapı uygulamalarını, kamu kuruluşları belli aralıklarla denetlemek zorunda olmalıdırlar.

Belediyelerde artık “şehircilik” birimleri kurulmalıdır. Tasarımlar önce bu birimlerde denetlenmeli, sonra mimarlık denetimine geçilmelidir.                                         

Bu konuda buncağız değil önerilerim... Yalnızca ne büyük eksiklerimizin var olduğunu örneklemek istedim.

Bunlar günün birinde kesinlikle gerçekleşecekler. Buna kuşkusuz inanıyorum. Şimdilerde “bunlar gerçekleştirilemez”  diyenler olsa bile. Umarım 1999 depremi gibi depremler bir daha yaşanmadan…

Bunların bu günden böyle olmaması elbette yapsatçıların işine geliyordu. Ama yapılmış bitmiş mutfağın fayanslarını kırdırıp, kendi beğenilerine (?) göre yeniden yaptırmaları yerine, hanımların, yapının statiğine baktırmaları uslarına gelseydi elbette daha iyi olurdu. En azından yukarıda şöyle bir dokunduğum kurallara daha çabuk kavuşurduk.

Elinizi insanlığınıza koyup bir düşünün.

(Sürecek)

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa