04 Ocak 2020 00:31

ABD'nin Kasım Süleymani suikasti ve gösterdikleri

Kasım Süleymani

Fotoğraf: AA

Paylaş

ABD bir haydut devlet olarak Ortadoğu’daki hakimiyetini sürdürme çabasından vazgeçmiyor. O, Ortadoğu halklarının emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı biriken öfkesinin su yüzüne çıktığı, bölgenin birçok ülkesinde büyük halk direnişlerinin başlayıp yayıldığı bir dönemde bir kez daha sarsıcı bir eyleme, bir katliama imza atmış oldu.

Pentagon, Bağdat’taki Uluslararası Havalimanı’nda bir saldırı düzenledi. Helikopterlerle gerçekleştirilen saldırıda İran Kudüs Güçleri Komutanı Kasım Süleymani öldürüldü. Yine Haşd-i Şabi komutanı Ebu Mehdi el Mühendis’in de bu saldırıda öldürüldüğü açıklandı.

İran Irak savaşından bu yana isminden söz ettiren, “İran’ın bölgedeki kılıcı” olarak nam salan Kasım Süleymani ince planlanmış bir ABD operasyonu ile katledildi. Zira Süleymani, İran için oldukça önemli olan bir şahsiyetti. İran’ın bölgede artan etkinliğinde önemli isimdi. Sadece askeri alanda değil, birçok alanda etkisi olan, gücünden söz edilen, efsaneleşen bir şahsiyet olarak Süleymani’nin öldürülmüş olması, İran’ın, ülke dışındaki etkisini, askeri ve siyasi alandaki manevra kabiliyetini zayıflatmaya yönelik bir hesabın ürünüdür.

ABD için “Çıban başı” olarak değerlendirilen Süleymani IŞİD’e karşı mücadelede birçok kez ABD güçleri ile Irak’ta ortak operasyonlara da imza atmış bir isimdi. Yemen’den, Irak’a, Lübnan’dan Suriye’ye kadar hemen her alandaki askeri gelişmelerden ve buna eşlik eden siyasal gelişmelerde rolü olduğu düşünülen bir isim.

Dolayısıyla Süleymani’nin öldürülmüş olması büyük bir hesap ve yeni bir dönemin fitilini de ateşlemiş oldu. ABD yeni bir çatışma alanı açmış oldu. Zira askeri yetenekleri ile tanınmış olsa da diplomasi ve müzakere yanı da güçlü olan bir isim olarak bilinen Süleymani’den sonra, onun etki alanındaki bölgelerde ne tür gelişmelerin yaşanacağını kestirmek oldukça zor.

İran için bir kahraman sayılan Süleymani, birçok bölgede yarı otonom bölgeler idare eden, yöneten, eğiten bir isim olarak ün salmıştı. Yemen’den Lübnan’a, Suriye’den Irak’a kadar uzanan geniş bir coğrafyada askeri ve politik etki ve güç sahibiydi. İran yönetimi üzerindeki etkisi güçlü olmakla birlikte, Molla yönetiminin idealleri uğruna verdiği savaşta derin etki yaratmış olan ve tüm Şii dünyasının gönlünde özel bir yer edinmiş bir isimdi.

Ölümünden hemen sonra sokaklarda, camilerde, köylerde ortaya çıkan tablo da bunu gösteriyor.

İran Devrim Muhafızlarının Sözcüsü’nün Süleymani’nin ölümünü duyururken göz yaşlarını tutamamış olması da bir gösteriden ibaret değildir. Bu durumun tüm İran için ne denli duygusal bir etki ve ne denli derin bir öfke yaratacağını ve Süleymani’yi öldüren ABD’ye karşı zaten mevcut olan kin ve öfkenin nasıl dolup taşacağını kestirmek oldukça zordur.

Ortadoğu’da iki yüz belki daha fazla farklı coğrafyalardaki silahlı güce, askeri birimlere hükmeden bir isim olarak, Süleymani’nin öldürülmesi ABD için yeni dönemin ateşlenmesi demek.

Pentagon yeni bir yangın, bir savaş alanı yaratmış oldu. Süleymani, Irak’ta Bağdat Uluslararası Havalimanından çıkarken katledildi. Bağdat’a Lübnan’dan gelmiş olduğu varsayılan Süleymani’yi katleden ABD, Bağdat’ı da Lübnan’ı da İran’ı da karşısına alacak bir eyleme imza atmış oldu. Suriye ile zaten savaş halinde olan ABD böylece Ortadoğu’da birçok ülkenin hedefi haline gelmiş oldu.

Halkların biriken öfkesinin emperyalizme ve işbirlikçilerine yöneldiği böylesi özgün bir dönemde gerçekleştirilmiş bu suikast, halkların hedeflerinde bazı değişimlere neden olsa da bunun kısa süre içinde daha sağlam bir biçimde yerli yerine oturacağını beklemek hayalcilik olmasa gerek.

Lübnan’da, İran, Irak ve daha birçok alanda baskıcı ve sömürücü iktidarlara karşı aylardır süren protestolar, hak ve özgürlük arayışları karşısında zorda kalan yönetimlerin ABD’nin bu saldırısını durumlarını kurtarmak için kullanacaklardır. Baskıcı İran yönetimi, Bağdat, Lübnan ve Suriye egemenleri ezilen ve sömürülen halkların taleplerini bastırmak için bir yandan anti-emperyalizm demagojisine baş vuracaklar, diğer yandan din, mezhep ve milliyetçilik rüzgarı ile ekonomik, sosyal ve siyasal taleplerin üstünü örtmeyi ve mücadele eden halkların sesini boğmayı gerçekleştirmeye bakacaklardır.

Ancak, Ortadoğu halkları ABD emperyalizmine karşı tarihsel bir mücadele ve birikime sahiptir. Aynı zamanda bölge despot ve sömürücü devletlerine karşı da ne yapacağını bilecektir. Emperyalizme ve bölgenin her renkten gerici, zorba, diktatör, sömürücü devletlerine karşı yükselen mücadele ve direniş er ya da geç mutlaka galebe çalacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa