13 Ocak 2020 00:26

Tokyo 2020'ye doğru: "Siyaset yasağı" vurgusunun anlamı

Tokyo 2020 Yaz Olimpiyatları logosu

Tokyo 2020 Yaz Olimpiyatları logosu | Kaynak: https://tokyo2020.org/jp/games/plan/data/tokyo2020-guidebook-en.pdf

Paylaş

Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC), Tokyo’da düzenlenecek 2020 yaz olimpiyatlarında atletlerin “Her türlü siyasi, dini, etnik protestosunun yasaklandığını” 3 sayfalık yeni bir bildiriyle ilan etti. Yönetmeliğinin 50. maddesiyle zaten bu yasağı kapsamlı ve etkin biçimde olimpiyat sınırlarının tamamında uygulayan IOC’nin fazladan böyle bir çıkış yapması “tonu erkenden belirleme” amacı güdüyor.

Dünya genelinde halk hareketleri, protestolar ve grevlerle geçen bir 2019 sonrası IOC’nin, meydanlarda dile gelen ve birçok kez sporcular tarafından spor sahalarına taşınan politik talepleri emperyalizm, sermaye ve yerel iktidarlar için steril bir bölge olması hedeflenen olimpik alanlardan uzak tutmak istediği açık.

Son dönemde sporda “siyasi mesaj” deyince akla ilk gelen isimlerden ABD’li kadın futbolcu Megan Rapinoe, IOC’nin sporcuların fikir ve ifade özgürlüğüne açık bir müdahale olan bu antidemokratik tavrı karşısında sosyal medya hesaplarından yaptığı “Susturulmayacağız” açıklamasıyla duruşunu gösterdi. Rapinoe elbette yalnız değil ancak bu tip tehditlerin de sporcular üzerinde etkili olma potansiyeli çok yüksek.

Olimpiyatların sözde tarafsızlığına dair açık olan ancak riyakârca ters yüz edilen bir diğer gerçekse olimpiyatların ya da “Spora siyaset sokulmasına izin vermeyeceğiz” diyen herkesin dibine kadar siyasi bir tutum aldığıdır.

Ülkemizde de sıkça sergilenen bu ikiyüzlü tutumun esas niyeti iktidarı elinde bulunduran taraf olarak kendini ve iş birliği içerisinde olduğu kesimleri korumaktır. Neyin “politik” olduğunu belirleme hakkına sahip olunca işinize gelen siyasi mesajlara yeşil ışık yapıp “tehlikeli” bulduklarınızı susturma yoluna gidebilirsiniz.

Olimpiyat ve spor tarihi bunun örnekleriyle dolu. Bugün olimpiyat deyince gözümüzde canlanan ilk fotoğraflardan birinde 1968 Mexico City’de yumruklarını kaldıran ABD’li Tommie Smith ve Juan Carlos’u görürüz. Spor tarihi deyince zikretmek istediğimiz isimlerin başında Muhammed Ali gelir.

Bu sporcular şöhretlerini kazandıkları şampiyonluklardan çok “susturulmayı” kabul etmemelerine borçludur. İktidarlar bugün bu isimlerin meşruiyeti karşısında ezildiği için onları “kahraman” kabul etmiş durumda ama eylem anında durum hiç de öyle değildi. Muhammed Ali hapisle ve kariyerinin bitirilmesiyle yüz yüzeydi. Tommie Smith ve Juan Carlos dönemin IOC Başkanı, eski Nazi hayranı ABD’li Avery Brundage’ın talimatıyla anında olimpiyat takımından ve köyünden kovulmuştu. Kariyerlerinin geri kalanı bu siyasi baskının altında geçti, ta ki halkların teveccühü artık görmezden gelinemeyene kadar…

Brundage, Smith ve Carlos’u kınarken onların “olimpiyatın barışçıl ve siyaset üstü konumunu tehdit ettiğini” iddia etmişti. Oysa Smith ve Carlos’un tehdit ettiği şey emperyalizmin, ırkçılığın kontrolü altındaki spor/siyaset dünyasıydı.

Olimpiyatlar zamanın hiçbir noktasında “siyaset üstü” olmadı. Siyasetin hangi tarafında yer aldığı ise tarihsel notlarla sabit. Bu anlamda kapitalist dünyanın Nazi devletinde organize ettiği 1936 Berlin Olimpiyatlarına karşı komünist ve sosyalist güçlerin o güne kadarki işçi ve halk olimpiyatlarını birleştiren 1936 Barcelona Halk Olimpiyatlarını düzenlemeye girişmesi, bu politik karşıtlığın en net ifadesidir.

O güne kadarki en geniş katılımlı olimpiyat olmaya hazırlanan 1936 Barcelona, İspanya’da faşistlerin saldırılarıyla başlayan İç Savaş nedeniyle hiçbir zaman gerçekleşemedi. 1936’daki yenilgiler, spor için de bir kırılma noktası oldu. 2. Dünya Savaşı sonrası SSCB’nin 1952 Helsinki’ye katılmayı kabul etmesi bir dönemin ve “Başka bir spor mümkün” olarak özetlenebilecek bir iddianın sonuydu.

Geldiğimiz nokta ortada. Uzun süredir olimpiyatları “neoliberal oyunlar” olarak tanımlama ihtiyacı yaşıyoruz. Bu anlamda IOC’nin bu açıklamasının geçen haftaki yazının üzerine denk gelmesini o yazıyı tamamlayan bir unsur olarak görmek gerek, sağ olsunlar!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa