23 Ocak 2020 00:50

Libya seferinde Berlin durağı

Libya Konferansı

Fotoğraf: AA

Paylaş

Berlin’de Libya gündemiyle bir zirve toplandı. Putin’den Merkel’e, Macron’dan Sisi’ye birçok lider katıldı zirveye. Zirvenin görünen gündemi Libya’da ateşkesin sağlanması, istikrarın tesisi vs vs…

Görünmeyen gündem ise oldukça kabarık. Zirve, tahmin edildiği gibi Libyalıların odak noktası olmadığı hatta ülkedeki iki gücün liderleri olan Sarraj ve Hafter’in görünmediği bir havada gerçekleşti.

Libya’daki sürece müdahil olan ülkelerin kendi ajandalarını, hedeflerini ve rahatsızlıklarını açıkça beyan ettiği, ikili-üçlü vs. görüşmelerle bundan sonraki manevralarını belirginleştirmeye çalıştığı bir toplantı oldu.

Türkiye’nin ‘terörist’ ilan ettiği Hafter cephesi zirveden hemen önce Libya’daki petrol üretimi ve transitine müdahale ederek göz ardı edilemeyecek bir ‘güç gösterisi’ sergiledi. Ondan önce de Hafter, Türkiye ve Rusya’nın zorlaması ile Moskova’da kurulan ateşkes masasını imza filan atmadan terk etmişti.

Moskova’da ateşkes masası kurdurmaktan ‘zafer’ devşirebilenler Hafter’in Moskova’yı terk etmesinden sonra bir kez daha ümidi Moskova’ya bağladı. “Putin’in Hafter’e çok kızdığı için Rusya’nın Berlin Zirvesi’nde Hafter’den intikamını alacağı” ümitleri vardı ki, yerini derin bir hayal kırıklığına bıraktı.

Velhasıl Berlin zirvesinin birkaç önemli sonucu var;

-Hafter’i tanımayan ve Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi’ni göz ardı eden ülkeler artık ikisini de meşru sayıyor.

-Hafter’in Mısır ve Suudi Arabistan gibi bölge ülkelerinin yanı sıra Rusya ve AB ülkeleri liderleri ile muhataplığının önü açıldı.

-Türkiye’nin desteklediği Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ‘BM tarafından tanınıyor’ söylemi üzerinden oldukça zayıf bir zemin üzerinde duruyordu. Türkiye ile yaptığı anlaşmalar da bu zemine dayanıyordu. Ancak artık UMH-lideri Sarraj ve Temsilciler Meclisi ile Hafter eşitlenmiş durumda.

-Hafter’in bölgesel ve uluslararası desteğini artırması Libya içindeki aşiretlerin eğilimlerini doğrudan etkiliyor. Sadece Berlin toplantısından sonra Hafter saflarına geçen, geçeceğini duyuran veya UMH’ye tepkili olduğunu açıklayan çok sayıda aşiret var. Unutulmamalı ki, Libya bir aşiretler ülkesi ve her bir aşiret siyasi, askeri veya iktisadi açıdan çok güçlü.

-Libya’da aşiretlerin eğilimleri ülke içindeki gidişatı doğrudan etkileyebilir. Mesela, Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusu’nun Sirte’yi aldıktan sonra Misrata sınırlarında durduğu biliniyor. Berlin zirvesi öncesinde askeri bir hamle olarak başlayan bu bekleme süreci sona ermiş gibi görünüyor. Sirte limanlarının LUO’nun eline geçmesi Misrata ve Trablus kıyı güvenliğine darbe olduğu gibi Trablus üzerindeki baskının artmasına da sebep olmuştu. Misrata’ya yönelik saldırıların yeniden başlaması durumunda UMH’nin sırtısını dayadığı Misrata güçlerinin kararının ne olacağı belirsiz. Trablus’u mu koruyacaklar, Misrata’yı mı savunacaklar? Bu güçlerin kararında ülke içindeki aşiretlerin eğilimleri de etkili olacak gibi görünüyor.

-Türkiye’nin UMH’ye sağladığı hava savunma sistemleri ve Suriyeli silahlı gruplar LUO karşısında sınırlı bir direnç oluşturabilir ancak Hafter komutasındaki LUO’nun disiplinli ve Misrata güçlerine göre daha güçlü olduğu unutulmamalı. Ayrıca Libya’daki sürece dahil çok sayıda ülke var. Mesela, Türkiye’nin asker gönderme tezkeresini onaylamasının ardından Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi üyelerinden biri “Türkiye’nin bu hamlesinin ardından eğer gerekirse Mısır’dan asker isteyebileceklerini” açıkladı. Resmi olarak adım atılmadı henüz ancak Yunanistan’dan da ‘talep olması halinde’ askeri destek verilebileceği yönünde açıklamalar var.

-Türkiye’nin Suriye’deki silahlı grupları Libya’ya transfer ettiği artık saklanamaz bir gerçek. Zaten silahlı gruplar çektikleri görüntüler ve sosyal medya paylaşımları ile birçok şeyi öğrenmemizi sağlıyorlar. Bu grupların Suriye’deki kirli ve karanlık sicilleri ile Libya’ya transferleri Türkiye açısından birçok sorunu da doğurabilir. Suriye’de bu grupları yakın markajda tutacak kadar sahaya doğrudan dahil olan çok fazla ülke yoktu; ancak Libya’da durum farklı

Mesela Mısır veya Yunanistan Libya’ya asker gönderirse ne olur?

-Berlin zirvesinde bir kez daha ortaya çıkan bir başka gerçek daha var; Türkiye’nin bütün komşuları, bölge ülkeleri ve Libya meselesine taraf olan ülkelerle ilişkileri kötü. Türkiye’nin güvendiği ve ümit bağladığı tek ülke Rusya. Rusya’nın da kendi ajandası var… Suriye’den sonra Libya’da da Türkiye ve Rusya arasındaki makas giderek açılıyor. Suriye’den sonra Libya’da ve genel olarak Doğu Akdeniz enerji meselesinde Türkiye’nin Rusya’ya bağımlılığı giderek artıyor.

-Libya meselesine paralel olarak Doğu Akdeniz enerji konusunda da söylemler ve hamleler sertleşecek gibi görünüyor. Türkiye’nin gaz arama sürecine dahli KKTC üzerinden ancak KKTC’yi tek ülke Türkiye… Yunanistan’ın da aktif olarak dahil olduğu Doğu Akdeniz enerji meselesi Kıbrıs meselesini bir kez daha gündeme getirirse şaşırtıcı olmaz. Kriz üreten mevcut dış politika ile Kıbrıs meselesinde Türkiye’nin lehine bir sonuç sağlanabilir mi, kestirmek güç.

Sonuç olarak Türkiye’nin hevesle giriştiği Libya seferi Berlin’de durmak zorunda kaldı. Türkiye, milli çıkarlardan milli güvenliğe kadar çeşit çeşit, bir kısmı tutarsız söylemlerine herhangi bir ülkeyi ikna edememiş görünüyor. Üstelik elimine edilmesi için yoğun çaba gösterilen taraflardan biri Berlin’deki toplantıdan ‘meşru taraf’ olarak ayrıldı.

Bundan sonra Türkiye’nin yürüteceği dış politika Libya ve Doğu Akdeniz enerji meselelerinden zararla, en az zararla veya kazançla çıkmasını sağlayacak ancak bölgenin tamamıyla kavgalı bir hariciyenin dümen kırması ne kadar mümkün?

Bu arada, Arap basınında ve sosyal medyadaki Arapça paylaşımlarda öne çıkan bir noktayı da aktararak bitireyim yazıyı; mizahla karışık bir paylaşımda Hafter’in Türkiye sayesinde Hafter olduğu yazıyordu. Mesajın altında onlarca benzer yorum da vardı. Türkiye’nin Hafter’i hedefe koyması Hafter'in bölgesel ittifaklarını güçlendirmesi kadar söylemlerini net bir şekilde ve çok daha geniş bir çevreye duyurmasını da sağladı.

Sarraj’a niyet, Hafter’e kısmet…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa