"FETÖ"nün "siyasi ayağı"
Fotoğraf: Kayhan Özer/AA
Öncelikle Elazığ depreminde yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı diliyorum. Yaralı kurtulanlaraysa acil şifalar.
Elazığ Valisi ve onunla hükümet adına kent yönetimini paylaşanların ölen ve yaralı kurtulanlarla uğraşıp ilgilenmek yerine halkın algısını, şüphesiz AKP’nin işin içinden yara almadan sıyrılmasını yönetmeye çalışmalarından herkes ibret almalı.
Ve bir ibret de “ne yapalım, gücümüz yetmez; deprem Allahtan” içerikli konuşup “kader”e atıfta bulunan hükümet yetkililerinden alınmalı! Dört ay öncesinden Elazığ’da bir deprem olasılığını gündeme getiren konunun uzmanları oldu. İstanbul depremi ise eli kulağında, geldi gelecek diye bekleniyor. Allah’la ilişkilendirilecekse, ancak, işi Allaha havale eden ve aldığı önlem eleştiri yönelten örneğin Berna Laçin hakkında soruşturma açmak olan Hükümet yetkililerini “Allah ıslah etsin” denebilir! Böyle hükümet mi olur?! Önlem almayacak ve depremin onca can alıp götürmesine seyirci kalacak, bir de böyle olur mu diyeni provokasyonla suçlayacak ve soruşturacaksın! Bu, vicdanlara sığmaz, gidicilik göstergesidir.
Aynı gerçekleri tersyüz eden yaklaşımı Fethullah Gülen konusunda da görüp yaşıyoruz.
Gülen Cemaati’nin, cemaatlerin ezici çoğunluğu gibi, yalnızca İslami bir cemaat olmakla kalmayıp “dünya nimetleri” peşine düşerek doğrudan siyasetle uğraştığı bilinmez değildir. Bu siyasal İslamcılık, IŞİD’le Irak ve Suriye’nin kafa kesmeler ve diri diri asker yakmalarla kana boğulmasına; “FETÖ” ile Türkiye’nin bir İslami darbeyle yüzleşmesine götürmüştür. Şimdi ise, Müslüman Kardeşçilik eliyle Türkiye’ye, Suriye’den sonra Libya’da macera aratmaktadır. Tümünün ardında yeşil dolarlarıyla tekelci kapitalist çıkarlar olduğu tartışmasızdır. Bu temel gerçekten bakıldığında, 28 Şubat günlerinin ellerinde değnek, sırtlarında kukuletalı pelerinlerle dolaşan baldırı çıplak yoksul Aczmendilerin değil, ama servet üzerine servet yığan şu şu devlet makam ve dairelerini ele geçiren siyasal İslamcı cemaatlerin halka yönelik tehdit oluşturduğu tartışmasızdır.
Gülen Cemaati ya da FETÖ, bu cemaatlerden sadece biriydi ve şimdi devlet dairelerinin diğerlerince parsellenmiş olduğu bilinmektedir. Şu bakanlık ya da genel müdürlük şunun diğeri bunun…
Kim yapmakta ya da önünü açmaktadır? Ben mi? Hükümet ve yandaş medya köşeleriyle TV kanallarının programlarını dolduran hempaların “FETÖ’nün siyasi ayağı” olarak iddia ettikleri CHP mi ya da? Haklarında “FETÖ’cülükten” dava açılan Sözcü ya da Cumhuriyet gazeteleri mi? Bu arada bir hatırlatma: Milyonların sesi HAYAT TV bile “FETÖ Darbesi” fırsat bilinip gerekçe gösterilerek kapatılmıştı!
Kim “FETÖ’nün siyasi ayağı”? Erdoğan CHP’yi işaret ediyor. MHP reisi Bahçeli buna katılıp Akşener’i ekliyor. Böyle iddialar hangi vicdanlara sığar? Hangi vicdanların ürünüdür?
“Askeri vesayetle mücadele” günlerinde Erdoğan Ergenekon’un savcısı olduğunu ilan etmiş, genelkurmay başkanı Başbuğ dahil neredeyse tüm komuta kademesi hapse atılmıştı. Bu “operasyon”un Gülen Cemaatince düzenlendiğini kim inkar edebilir? Zekeriya Öz’ün komutasındaki savcılarla sonradan “FETÖ’cülük”ten tutuklanıp yargılanmakta olan hakimler eliyle bir tuluat gerçekleştirildi ciddi ciddi. “FETÖ’cüler” bu imkanı nasıl buldular? Savcılığını ilan eden başbakan Erdoğan tarafından desteklenip kollanmasalar bu mümkün müydü?
Gülen ya da “darbenin siyasi ayağı” olmakla kalmayıp ortağı olan, herkesin bildiği gibi, Erdoğan ve AKP değil miydi? Bir iktidar ortaklığı yok muydu? AKP’li onca başbakan, bakan ve vekil Gülen’le görüşüp el öpmeye Pensilvanya’ya gitmezler miydi? Bu gerçek kesinlikle inkar edilebilir türden değildir. Gülen, “Hoca Efendi” olarak, başta Erdoğan olmak üzere AKP’li zevat tarafından el üstünde tutulmaz mıydı? Bunlar TV arşivlerinde belgeli değil midir?
Sonra, “FETÖ”nün, Erdoğan’ın “benim kara kutum” dediği Hakan Fidan’a dava açması girişiminden başlayarak, aralar bozulmuş, hesaplaşma sürecine geçilmiştir. Bu andan itibaren “FETÖ”nün başka yerlere çengel atma çabaları görülmemiş değildir. Ancak bu, ne AKP’nin “FETÖ”nün iktidar ortağı olduğu gerçeğini değiştirir ne de bu partinin hala tomarla FETÖ’yle düşüp kalkmışlarla dolu olduğu gerçeğini.
- Gündem ve saptırma... 14 Ocak 2025 04:53
- Öcalan görüşmeleri ve CHP 07 Ocak 2025 05:17
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50