Sarsıntı

Işıma:

Karanlık ışımıyor. Binlerce voltluk elektrik ışığıyla kararıp görünmeyen gökyüzündeki ayla yıldızlar ışımadıkça.

Yeryüzü Tanrıları:

Dronlar izliyor içimizi dışımızı. Dronlara izletiyorlar gökyüzünden. Tanrı yerine. Yeryüzünün yeni tanrıları.

Soru:

Her sorunun bir karşılığı vardır. Verilecek karşılıklar, yeni sorulara gebe karşılıklar olmadığı sürece.

Sarsıntı:

Sarsıntı sürüyor. Sürekli. Depremle de, depremsiz de. Yer çöküyor çünkü. Kazıla kazıla çöküyor. Kaza kaza çöktürüyorlar. Kendilerine diktikleri yapılara yer açmak için.

Sorgu:

Sorgudayız. Kimi, neyi, niçin sorgulayacağımızı bilmediğimizden birbirimizi sorguluyoruz. Bizi bize sorgulatıyorlar. Yargıçlık onlara kalıyor. Suçlu çıkmaksa bize.

Gelecek:

Gelecek diyoruz ya hep. Karanlıktayken aydınlığı bekleyerek. Karanlıktan aydınlığa diyerek. Aydınlık gelecek, sanki kendiliğinden gelecek. Oturup durduğumuz yerde, parmağımızı bile kıpırdatmadan. Ayağa kalkmadan biz, yürüyüp gitmeden hepimiz gelir mi hiç gelecek?

Ölüm Sessizliği:

Şarkılar sustukça, susturuldukça şarkılar, kuşlar da susacak. Ne bir halay, ne bir horon, ne bir hora o zaman. Susacak, birbiriyle konuşan insanlar. Gülüyorken kahkahalarla. Koşturup duran çocuklar, oyunlarını kesecek yarıda. Şarkılar sustukça, susturuldukça şarkılar, bir ölüm sessizliği havada.