Yine deprem
Fotoğraf: Envato
Birkaç kez yazmış olacağım.
Sanırım biliyorsunuz. Ben Denizliliyim. Bir başka deyişle deprem bölgesi çocuğuyum. Depremden korkuyu da bilirim, korkmamayı da.
Önlemini önceden almışsam, yapımı ona göre yapmışsam depremden neden korkayım?
Elazığ’dan yayınlananları hepimiz gördük. Kesin siz de şaşırmışsınızdır. Sağdaki, soldaki, öndeki, arkadaki yapılar sağlam, (en azından içindekileri öldürmemişlerdi) bir tek o yapı yerle bir. Bundan önceki yazımda sözünü ettiğim Varto depreminde, Varto’daki bölge yatılı okulu da böyleydi. Sözüm ona betonarme (?) yapının üç kat döşemesini, ahşap bir kapının kasası delip geçmişti. Üç katın döşemesi, börek yufkaları gibi üst üsteydi. Neyse ki öğrenciler dinlencede oldukları için yapı boştu.
(54 yıl önceki Varto depreminden çektiğim görselleri, Siyasal Bilgiler Okulunda sergilemiştim. Gören Ankaralılar şaşırıp kalmışlardı).
Ben Varto’dan sonra bir başka yerde, eş tasarımlar (projeler) uyarında yapılmış yine bir bölge okulunda geceleyecektim. Siz geceleyebilir miydiniz? Ben yüklenicisinin kim olduğunu sordum. Güvenilen, namuslu, hırsız olmayan bir kişiydi. Onun için, o gece orada yatmakta hiçbir sakınca görmedim.
Ne demek istediğimi anladınız elbette.
Hanımefendiler, ya da beyefendiler, mutfağın fayanslarına bakarlar da “statik” tasarımlarına bakmazlarsa, bilenine sormazlarsa, olacağı önceden görmek zor mu?
Kadıköy’de, sözüm ona ‘kentsel dönüşüm’ için yıkılıp katlar eklenerek (?) yapılan yeni yapıları bir bilene sorayım dedim.
Elbette mimara değil, inşaat mühendislerine soracaktım. Bu yapılardan en azından yüzde otuz ‘kar’ sağlayan yüklenicilere de değil elbette. Tanıdığım, güvendiğim bir inşaat mühendisine sordum… Birçok yapıya eskisinden daha az güvendiğini söyledi.
Bizde herkes her şeyi biliyor. Bilmediğini bir bilene sormayı bilmiyor.
Gelin bir kez daha yazayım:
Bilirsin ki bilmezsin bir bilenden sormazsın,
Bilirsin ki sorarsan bilmediğin bilirler.
Hele kimi yöneticiler, kime soracaklarını, kimin gerçekten uzman olduğunu bilmelerine karşın, ona değil, istediği yanıtı verecek yandaşına sorarlar.
(TV'lerde dört günce yazarı, bir yöneticiyi karşılarına almışlar, ya da onun karşısına oturtulmuşlar desem daha doğru olacak, soruyorlar da soruyorlar. Bir sağırlar söyleşisini dinlemek zorunda kalıyorsunuz. Neden bir bilenine sormuyorsunuz? Soranlar sanki birkaç kanalın yapımına tanık olmuşlar, konuyu biliyorlar. Soru sorabilmek için bile konuyu bilmeniz gerekmez mi?)
Elazığ depremini gününden çok önce kimi uzmanlar bildirmemişler mi? Neden onların söylediklerine kulak kapattınız? Var mı bir soran? Var mı bir öz eleştiri yapan? Var mı bir istifa eden?
Son yazımda da değindim ya, yapay gündemlerle ne kolay oyalıyoruz halkımızı?
Yalnız onları mı?
Gerçek gündemi ortaya getirip, tartışacaklarına, yapayını tartışanlara da soruyorum?
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08
- Yapı yapmak -5 (Cehenneme döndürülen cennetler) 06 Ocak 2020 00:02