Şer'i hukuk

Yavaş yavaş şeriat sistemine gidiliyor. Kazı bağırtmadan tüylerini tek tek yolma yöntemi ile.

Geçenlerde Konya’da verilen karar ürpertici.

Olayı kısaca aktaralım. Konya’da sokaklara ve belediyenin bilbordlarına “Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar, birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, o da onlardandır” şeklinde afiş asılmış. Asanlar, Anadolu Gençlik Derneği Konya Şubesi ve Milli Gençlik Vakfı Konya Şubesi imiş. (Benzer afişler imzasız olarak İstanbul’da da pek çok yere asılmıştı. Konya’da failler belli olduğu için İnsan Hakları Derneği Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon Avukatları Eren Keskin ve Jiyan Kaya eliyle savcılığa halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme suçunu işledikleri için şüpheliler hakkında suç duyurusunda bulunulmuş.

Savcılık şikayetle ilgili takipsizlik kararı vermiş. Gerekçe şöyle: “Yapılan soruşturma sonucunda söz konusu afişlerde Maide Suresi’nin 51. ayetinin bir kısmının yazılı olduğu ve söz konusu afişlerde ihbar edenin iddia ettiği gibi bir suç ve suç unsuruna rastlanmadığı, …” demiş. Acaba, Konya’nın ve Türkiye’nin pek çok yerine birileri Müslümanlardan dost edinmeyin gibi sözler yazılı afişler assaydı sonuç aynı mı olurdu? Olmayacağı kesin. O zaman savcı Müslümanların aşağılanmasından, ayrımcılıktan, ırkçılıktan söz ederek hemen dava açardı.

Türkiye Cumhuriyeti devletinde, Yahudi ve Hristiyan yurttaşlar da yaşıyor. Anayasa ve kanunlara göre her bir yurttaş ırkına, milliyetine, dinine, mezhebine veya inancına bakılmaksızın eşittir. Hiç kimse farklı ırk, milliyet, din, mezhep ve inancından ötürü farklı muamele göremez, eleştirilemez, kınanamaz, aşağılanamaz, alçaltılamaz vs. vs.

Dini, inançları vb. ötürü bir tek yurttaş, diğer bütün yurttaşlardan farklı dahi olsa Anayasa ve yasalardaki haklarını kullanır. Yani, onlar çoğunluktu, bunlar azınlıktı falan denemez.

Bir savcının bir surede belirtilen sözleri, sure olduğu için suç saymaması Anayasa ve yasalara göre mümkün değildir. Bu durumda savcı Anayasa ve yasaları değil, Kur’an hükümlerini uyguluyor demektir. Yani, yasalar yerine şer’i hukuku geçiriyor demektir.

Şer’i hukukun kaynaklarını Kur’an, hadis ve kıyas oluşturuyor. Cumhurbaşkanı Eski Savunma Başdanışmanı Adnan Tanrıverdi’nin şeriat devleti anayasasında belirtildiği gibi yasaların ve hukukun Kur’an’a tabii olması mevcut Anayasa’ya göre mümkün değildir Türkiye’de. Ama, birileri demek ki, Şer’i hukuku uygulamaya cesaret edebiliyor. Orada bir savcılık kararı, burada bir mahkeme kararı, MEB bir okuldaki uygulaması, Diyanet İşleri Başkanı’nın bir beyanı… Yavaş yavaş, gürültü koparmadan, halkı galeyana getirmeden Adnan Tanrıverdi’nin emelleri birer birer gerçekleştiriliyor.

Nereye doğru gittiğimiz, cihatçıları desteklemek için Suriye ile topyekün savaşın dahi göze alınmasından belli olmuyor mu?